Mahalli bilirkişi ve tanık beyanı ile bilirkişi raporlarına göre uyuşmazlık konusu işaretli bölümü dava tarihinden önce kullandığı ve bu bölüme elatması sonucu meralık vasfının kaybına neden olduğu sabit olan davalının bilirkişinin tespit ettiği eski hale getirme bedelinden sorumlu olacağı-
İflâsın ertelenmesi kararıyla birlikte mahkemece alınacak iyileştirme tedbirlerinin, şirketin mali durumunu düzeltmeye elverişli olup olmadığının tespitinin, özel ve teknik bilgiyi gerektirdiği, bu konuda bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekeceği, her ne kadar mahkemenin bilirkişinin oy ve görüşü ile bağlı değilse de, yeterli görmediği bilirkişi incelemesinden sonra, yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekeceği–
HUMK.nun 193.maddesine göre görevsizlik kararının kesinleştiği tarihten itibaren 10 günlük süre içerisinde dilekçeyle başvurulmadığı veya çağrı kağıdı çıkarılmadığı takdirde, davanın aynı maddenin son fıkrası hükmü uyarınca açılmamış sayılacağı, 10 günlük başvuru süresi içinde görevli (veya görevsiz) mahkemeye başvurarak, karşı tarafa yapılacak tebligat giderinin ve varsa dosya gönderme masrafının ödenmesinin gerekli ve yeterli olduğu-
Yargılama aşamasında dayanılıp sunulmayan delillerin, temyiz veya karar düzeltme aşamasında sunulamayacağı, sunulmuş olsalar bile bu aşamalardaki incelemeler sırasında dikkate alınamayacağı; bu kuralın istisnasının, dayanılıp sunulan delilin, o davaya konu borcun sönmüş bulunduğunu ortaya koyan örneğin, davaya konu borcun ödenmiş olduğunu gösteren makbuz, ibraname ve benzeri nitelikte bir belge olduğu-
Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği hükümleri uyarınca ölçü hücresinde bulunan mühürlerin sökülmesinin kaçak elektrik kullanımı fiilini teşkil ettiği, mahkemece bu yön gözetilmeden ve hükme esas alınan bilirkişi raporu ile birinci bilirkişi raporu arasındaki çelişki giderilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemenin, bozma ilamını taraflara tebliğ edip; kendiliğinden tarafları duruşmaya davet etmekle yükümlü olduğu, belirtilen usuli işlemler tamamlanmadan ve bozma sonrası taraf teşkili sağlanmadan, mahkemece direnme ya da uyma kararı verilmesinin olanaklı olmadığı-
Dava konusu olaya bakıldığında, davalı hâkimlerin kasıtlı hareketle yasaya ve adalete aykırı karar verdikleri, kesin bir kanun hükmüne aykırı davrandıkları veya memuriyet görevini savsadıklarını kabule yeterli delil bulunmadığı bu nedenle davanın reddinin gerektiği-
Davacı tarafın, savunmanın genişletilmesine zımnen muvafakat ettiği; zımni muvafakatin, davalı taraf yönünden, genişletilen savunmanın mahkemece dikkate alınmasını gerektiren bir usuli kazanılmış hak doğurduğu, bunun sonucu olarak da, uyuşmazlığın davalı vekilince bildirilen takas-mahsup talebi çerçevesinde çözülmesinin zorunlu olduğu-