Usul hükümlerinin geriye yürüme etkisinin tamamen sözleşmeyle hayat bulan ihtiyari tahkim kuralları hakkında uygulama alanı bulamayacağı, temeli sözleşme olan ve taraf iradelerini baz alan tahkim sözleşmesinde –tahkim şartının konulmasında- tarafların açıkça ortaya koydukları kurallar ve belirledikleri hukukun uygulanacağı, buna ilişkin değişiklik yapılabilmesi şartlarının da sözleşmede belirlenen ilkeler çerçevesinde olacağı-
Tarafların HUMK’nun 293/1 maddesinde yazılı kişilerden olduğu, tanıkla ispat olanağı bulunduğu, Hukuk Genel Kurulu’nun 13.12.1974 gün 1972/T-119 E,1356 K.sayılı ilamında da benimsendiği gibi tüm maddi olaylar hakkında her zaman tanık dinlenebileceği-
Kısmi dava sonucunda, davanın reddine ya da kabulüne karar verilmiş olması ile, tarafların arasındaki borç ilişkisinin varlığının ya da yokluğunun da tespit edildiği, bu tespitin zorunlu olarak borç ilişkisinin tamamını kapsadığı, kısmi dava sonucu verilen ve kesinleşen kararın tespite ilişkin bölümünün, aynı maddi ve hukuki sebebe dayanan sonradan açılan ek dava için kesin hüküm oluşturacağı; kesin hüküm bulunan bir konuda, mahkemenin bu yönün doğruluğunu yeniden inceleme ve araştırma konusu yapmasına hukuken olanak bulunmadığı-
Kural olarak tanık deliline dayanan tarafın karşı tarafın muvafakat ve rızasına gerek olmaksızın her zaman göstermiş olduğu tanıkların dinlenmesinden vazgeçebileceği - Yazılı delil gösteren tarafın, karşı tarafın muvafakat ve rızası olmadıkça ona dayanmaktan vazgeçemeyeceği; bu nedenle bilirkişi ve tanık gibi takdiri delillerden karşı tarafın rıza ve muvafakatına gerek olmaksızın her zaman vazgeçilmesinin mümkün olduğu - Bir tarafın dinlenmesinden vazgeçtiği tanıkların dinlenmesi karşı tarafça istenmemiş ise, mahkemenin, kendiliğinden re’sen vazgeçilen tanığı ya da tanıkları çağırıp dinleyemeyeceği-
Önceki davanın konusu ile söz konusu davanın konusunun farklılık arz etmekte olup, kesinleşen önceki davada verilen kararın bu dava yönünden kesin hüküm teşkil etmeyeceği, mahkemece davacının iddiası doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak taraf delillerinin toplanıp değerlendirilerek; oluşacak sonuç dairesinde karar verilmesinin gerektiği-
Davacının dava dilekçesinde ve delil listesinde her türlü kanıt demek suretiyle yemin deliline de dayandığı, mahkemece davacının bu konuda davalıya yemin teklif etme hakkı olduğu hatırlatılarak sonucuna uygun karar verilmesinin gerektiği-
İ.lı işleme dayalı olup dinlenirliği kabul edilen iddiaların isbatının şekle bağlı olmayan yazılı delil ile olacağı-
Para cezalarının artan enflasyona göre uyarlanması sırasında hata yapılabileceği, reddi hakim talebinin reddi için nadiren para cezası uygulayan hukuk hakiminin bu tür hesabı bilmemesinin mazur görülebileceği- HUMK'un 36/4.maddesinde para cezasının ret talebinde bulunandan alınmasına ilişkin hükmün, Yargıtay içtihatlarıyla avukat yerine taraftan alınacağı kabul edildiğinden; bu durumun hakimin açık bir yasa hükmüne aykırı hareket ettiğini göstermeyeceği- Hakimi ret dilekçesi başlığında kızlık soyadını taşıyan hukuk bürosunun antedinin bulunduğu, hakimi ret talebini içeren dilekçede adı yazılı davacının bu dilekçede imzasının bulunmamasına rağmen adının yer alması ve “ederiz” şeklinde çoğul ifadeler kullanıldığı, davalı hakimin davacı vekillerinden ayrı ayrı para cezası alınmasına karar vermesinin maddi hataya dayandığı- Ret talebinde imzası bulunmayan kişiden para cezası alınmasının sadece vekalet hükümleri nedeniyle mümkün olacağı-
Feragatin, H.U.M.K.nun 91. Maddesinde, taraflardan birinin davadaki neticei talebinden vazgeçmesi olarak tanımlandığı, 95. Maddede ise, feragatin, kesin hükmün sonuçlarını doğurduğu açıklanmış; hükmün kesinleşmesinden önceki herhangi bir aşamada davadan feragat edilebileceği, temyiz edilen ve fakat henüz Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca görüşülmeyen bir direnme kararının, usul hukuku çerçevesinde kesinleşmiş olmadığından, bu aşamada davadan feragatin mümkün olduğu-
Merci tayini kararlarının kesin olduğu, aleyhine karar düzeltme yoluna gidilemeyeceği, bu kararın davaya daha sonra bakacak yerel mahkemeleri olduğu gibi Yargıtay Dairelerini de bağlayacağı (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 10.6.1942 gün ve 1942/26-16 sayılı ilamı)-