Mahkemece yenileme talebinde bulunan davacıya harç yatırması için uygun bir süre verilerek, verilen süre içinde ilgilinin yenileme harcını yatırması halinde davaya kaldığı yerden devam edilmesi, harcın yatırılmaması halinde ise şimdiki gibi davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekeceği-
HUMK.’un 440/III-3. maddesi uyarınca, Hukuk Genel Kurulu’nun davanın açılmamış sayılmasına ilişkin bozma kararına karşı karar düzeltme yoluna başvurulamayacağı-
Temyiz etmeyen ihtiyari dava arkadaşı yönünden kararın kesinleşeceği, hükmü temyiz etmemiş olan bir ihtiyari dava arkadaşının diğer dava arkadaşının temyizi üzerine verilen bozma kararına karşı mahkemenin verdiği direnme kararını temyiz edemeyeceği, ihtiyari dava arkadaşlığında hükmü temyiz etmemiş olan dava arkadaşının, diğer dava arkadaşlarının temyizi üzerine verilen bozma kararından yararlanamayacağı, iki taraf da Yargıtay Özel Dairesinin bozma kararına uyulmasını isterse, mahkemenin buna rağmen direnme kararı veremeyeceği, bozmaya uymakla yükümlü olacağı-
Mahkemece bozma kararına uyulduğu, kural olarak bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hakla aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluğun doğacağı, öte yandan bozma dışında kalan yönlerin ise kesinleşeceği, mahkemece bozma kararına uyulduğu halde gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği-
Tespit davasının, öncüsü olduğu eda davası gibi konusu malvarlığı (mamelek) hakkı olduğu ve belli bir değer (para veya para ile değerlendirilebilen bir şey) ile ilgili bir dava niteliğini taşıdığından 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 16.maddesi uyarınca “Değer ölçüsüne göre harca tabi” işlemlerden olduğu, (1) sayılı tarife uyarınca nispi harç alınmasının gerekeceği-
Basit yargılama usulüne tabi olan kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davalarının, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 176/11.maddesi uyarınca adli ara vermede bakılabilecek işlerden olduğu, işte bu nedenledir ki, bu davalarda süre yönünden Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 177. maddesinin uygulanmayacağı, adli ara vermede geçen günlerin de süreye dahil olacağı- Direnme kararını süresinde temyiz etmeyen davalı tarafın geçerli bir temyiz talebi olmadığından, davacının ona katılmasının ve bu suretle direnme kararını temyiz etmesinin olanaklı olmayacağı-
Adli tatilde bakılamayacak olan davalarla ilgili olarak Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu tarafından belirlenen sürelerin son günü adli tatile rastladığı takdirde, bu sürelerin, adli tatilin bittiği günden itibaren yedi gün uzatılmış sayılacağı, önemle vurgulanmalıdır ki; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 177.maddesinde öngörülen yedi günlük uzamanın, sadece sürenin adli tatil içerisinde bitmesi, eş söyleyişle, sürenin son gününün adli tatil içerisinde kalması halinde mümkün olacağı, buna karşılık, sürenin son günü adli tatilin bitiminden sonraki bir tarihe rastladığı takdirde, herhangi bir uzamanın söz konusu olamayacağı, adli tatilin bitiminden sonraya rastlayan son günün resmi tatil olmasının da bu yönden sonuca etkili olmayacağı-
Söz konusu davada birden fazla davalı bulunmakta olup; dava sebebi ve konusu aynıdır, davalılar arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunmaktadır, davalı-karşı davacı vekili davanın işlemden kaldırılmasını talep etmiş diğer davalı R. Kaşlı'nın vekili ise, "...önceki beyanlarımı tekrar ederim. Esasa ilişkin beyanda bulunacağım..." şeklinde açıklamada bulunmuş ve böylece asıl davayı takip etmek istediğini zımnen açıklamıştır. Aynı oturumda mahkemece dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir. Bu karar, mecburi dava arkadaşlığı olan durumlarda aynı tarafta olanlardan birinin davayı takip edeceği yönünde irade açıklaması karşısında usule ve kanuna aykırıdır. Mecburi dava arkadaşlarından diğerinin davayı takip etmeyeceğini, işlemden kaldırılmasını istemesine değer verilemeyeceği-
‘Konutta ödemeli’ gönderildiği ileri sürülen PTT havalelerinin akıbeti araştırılmadan hüküm kurulamayacağı-