Süre tutum dilekçesinin davacı vekilince mahkeme kalemine aynı gün verildiği ancak mahkeme zabıt katibince hemen temyiz defterine kayıt edilmeden ve harcı alınmadan dosyanın temyiz incelemesine gönderildiği geri çevirme kararı üzerine yapılan incelemede anlaşıldığından, temyiz harcının alınarak temyiz dilekçesinin deftere kaydı yapılmasıyla temyizin yasal süresinde yapıldığının kabul edilmesi gerekeceği- Fazla mesai alacağı istemine ilişkin davada ilamlara konu çalışmaların farklı işyerlerinde geçen çalışmalara dair olması karşısında kesin hükümden söz edilemeyeceği-
Direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için, mahkemenin bozmadan esinlenerek, yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermesi gerekeceği- Bozmaya konu ilk kararda dayanılmayan ve hüküm tarihinde yürürlüğe girmiş bulunan 6100 s. HMK.’nun Kanunun 193/2. maddesinin “...taraflardan birinin ispat hakkının kullanılmasını imkansız kılan veya fevkalade güçleştiren delil sözleşmelerinin geçersiz olacağına...” dair hükmü dayanak alınarak verilen bu yeni yeni hükmün temyizen incelenmesi görevinin H.G.K.’na değil, Özel Daireye ait olacağı-
Davalı tarafından yasal cevap süresi geçtikten sonra zaman aşımı definde bulunulmuş ise de, daha sonra davacı tarafından savunmanın genişletildiği yönünde bir itiraz ileri sürülmeyip, açıkça zaman aşımı def’ine karşı çıkılmadığından, zaman aşımı def’inin geçerliği olduğu kabul edilerek; gerekirse davalı şirketin tüm kayıtları getirtilerek davaya konu paranın davalıya veriliş sebebinin ve taraflar arasındaki hukuki ilişkinin kesin olarak tespit edilmesi, belirlenecek bu hukuki ilişkiye göre zaman aşımı süresinin ve başlangıç tarihinin belirlenmesi ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
Trafik kazası sebebiyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin uyuşmazlıkta; mahkemece zarar raporunun üzerine davacı tarafından maddi tazminat talebi ıslah edilerek artırıldığı ve bir davada ancak bir kere ıslah yapılabileceği (İBK. 04.02.1948 T. E: 1944/10 K: 3) hususları dikkate alınarak; karar gününe en yakın gündeki verilere göre düzenlenen ek bilirkişi raporuna göre ancak ıslah edilen miktarla sınırlı olmak üzere, sürekli işgöremezlik zararının ödetilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Mahkeme dosyasına giren her kağıt ve evrakın dosyanın kapağında gösterilen belli hanelere düzgünce yazılması ve bu hanelerde yer alan numaraların dosyadaki evrak üzerinde de aynı sırayla gösterilmesi, tek kartona sığmayan dosyalarda başka bir kartona geçilmesi halinde de aynı kurallara uyularak iki ya da daha fazla kartonun sırasıyla birbiriyle ilgilendirilmesi gerektiği- Uygulamada dizi pusulası olarak adlandırılan bu belgenin, dosyanın temyiz incelemesine eksiksiz gönderilmesini sağlayacağı ve zaman ve evrak kaybını da önleyeceği-
İtirazın kaldırılması davasından kaynaklanan uyuşmazlığın çözümü ve sağlıklı bir temyiz incelemesi yapılabilmesi için dava dosyası ile eklerinin ve icra takip dosyası aslının Hukuk ve Ticaret Mahkemeleri Yazı İşleri Yönetmeliği hükümleri gereğince dizi pusulasına bağlanması ve eksiksiz şekilde gönderilmesinin zorunlu olduğu-
Yargılamanın yenilenmesi davasında; mahkeme kararının kesinleşen iki adet karara dayanılarak verildiği oysa dayanak alınan bu kararların ise henüz geçerliliğini koruduğu ve ortadan kaldırılmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerekeceği (HUMK. mad. 445/3)-
Hata ve hileye dayalı tapu iptali ve tescil davası ile taraf muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil davasında taraflar ve konu aynı olmakla birlikte hukuki sebepler açıkça birbirinden farklı olduğundan kesin hüküm olgusundan söz edilemeyeceği-
Uyuşmazlığın çözümü ve sağlıklı bir temyiz incelemesi yapılabilmesi için dava dosyasında yer alan bilirkişi raporlarının, Hukuk ve Ticaret Mahkemeleri Yazı İşleri Yönetmeliği hükümleri gereğince dizi pusulasına bağlanması ve eksiksiz şekilde gönderilmesinin zorunlu olduğu-
Hukuk yargılamasında, kamu düzeninden olan durumlar hariç olmak üzere, taraflar arasında ihtilaf konusu olmayan, diğer bir deyişle tarafların üzerinde anlaştıkları maddi hususların tekrar tartışma konusu yapılarak bu konunun taraflardan ispatlanmasının beklenemeyeceği ve tarafların maddi olgunun tespitine dair kabullerinin hukuk hakimini bağlayacağı, genel kredi sözleşmesinde kefalet limitinin sonradan doldurulduğuna dair maddi olgu tarafların kabulünde olduğundan, bu konudaki ceza yargılamasının sonucunun ve kararın kesinleşmesinin beklenmesine gerek bulunmadığı-