Davalı vekilinin süresinde sunduğu cevap ve delil dilekçelerinde bildirdiği tanıklar hakkında dosyada masraf bulunmadığı gerekçesiyle talimat yazılmadığı ve beyanları alınmadan davanın sonuçlandırıldığı görülmüş ise de davalı tarafça talimat masraflarının dosyaya yatırıldığı anlaşılmış olup tanık beyanları alınmadan işin esası hakkında karar verilmesinin yerinde olmadığı-
Muhdesatın tespiti davalarının, ortaklığın giderilmesi davasının yargılaması sırasında muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğini açıkça kabul edenler dışında kalan ve muhdesatın üzerinde bulunduğu taşınmazda paydaş olan tapu maliklerine karşı açılacağı-
Davacı alacaklı vekili tarafından iddianın ispatına yönelik olarak takip dosyaları, ticaret sicil kayıtları, SGK kayıtları, tanık beyanı ve bilirkişi incelemesi deliline dayanılmış olup mahkemece bu deliller toplanmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu-
Hükme esas alınan bilirkişi ek raporunda; fazla çalışma alacağının hesabı yönünden, ücret bordrolarının imzasız olduğu ve banka hesap cetvelinin bulunmadığı 17.01.2012-30.11.2012 tarihleri arasındaki dönem ile ücret bordrosundaki tahakkuklar ile tediye kayıtlarının uyuşmadığı 2012/Aralık-2014/Şubat dönemi yönünden tanık beyanlarına itibar edilmesinin uygun olduğu belirtilmiş ve bu dönem için tanık beyanlarına göre fazla çalışma alacağı belirlenmiş ise de davalının ek rapora karşı itirazlarının değerlendirilmemesinin isabetli olmadığı-
Üçlü vardiya şeklindeki çalışma düzeni uygulanan işyerlerinde çalışma saatlerin belirli olması nedeniyle fazla çalışma yapılamayacağı- Davalının ıslaha karşı beyan ve itirazlarını sunması için süre verilmeden karar verildiği, bu halde ıslah beyanını içerir dilekçe örneğinin 6100 sayılı Kanun’un 177/2. maddesi uyarınca davalı vekiline tebliğ edilmesine rağmen beyan ve itirazlarını sunması için süre verilmeyerek veya bu sürenin geçmesi beklenilmeyerek karar verilmesinin yerinde olmadığı, anılan sebeple, davalı vekiline, davacının ıslah beyanını içerir dilekçeye karşı beyan ve itirazlarını sunması için imkan tanınması; itirazlarını sunması halinde bu itirazların değerlendirilmesi ve sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Savunma hakkını güvence altına alan T.C. Anayasası’nın 36. maddesi ile 6100 sayılı HMK.nin 27. maddesinde açıkça belirtildiği üzere, mahkemece, davalı taraf dinlenmek ve savunması alınmak üzere kanuni şekillere uygun olarak davet edilmedikçe hüküm verilmesinin mümkün bulunmadığı, bu nedenlerle, duruşma açılmak suretiyle inceleme yapılması gerekirken, dosya üzerinden inceleme yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davacı vekilinin mazeretinin kabulüne karar verilerek duruşmanın ertelenmesi kararlaştırıldığı ve duruşma gününün UYAP üzerinden öğrenilmesine karar verildiği anlaşıldığından, bu haliyle davacı avukatına duruşma gününün usulüne uygun tebliğ edilmediği, davacı vekilinin duruşma gününden haberdar edilemediğinin kabulüyle; yeniden duruşma günü bildirilerek yargılamaya devam edilmesi gerektiği-
Mahkemece yapılacak işin; davalı tarafa dava dilekçesinin tebliği ile cevap ve delillerini bildirdikten sonra tarafın bildireceği deliller toplanıp, birlikte değerlendirerek bir sonuca ulaşmaktan ibaret olduğu, açıklanan bu hususlara riayet edilmeksizin yazılı şekilde davalının yokluğunda hüküm tesisinin hukuki dinlenilme hakkının ihlali niteliğinde olduğu-
Dava dilekçesi, davalının "mernis" adresine tebliğe çıkarılmış olup bu adreste tanınmadığı belirtilerek evrakın muhtara teslim edildiği, davalının aynı tarihte hükümlü olarak cezaevinde bulunduğu, vasiye yapılması gereken tebligatın asile yapılmasının usulsüz olduğu- Öninceleme duruşma günü tebliğinin, davalı asılın tahliye olması nedeniyle usule uygun olmadığı -Yargılamanın devam eden aşamalarında davalı asıl adına tebligatların usule aykırı şekilde doğrudan mernis adresine yapılmaya devam edilmesinin hukuki dinlenilme hakkına aykırılık teşkil ettiği-