Gerekçe kendi içinde çelişkili olup, gerekçe ve hüküm sonucunda da yaratılan bu çelişkilerin tek başına bozma sebebi oluşturduğu-
Mahkemece taraflara sözlü yargılamaya ilişkin duruşma günü tebliğ edilmemiş olup, karar celsesinde davacılar vekiline ıslah fırsatı verilmeden bilirkişi raporuna itirazı reddedilip davanın biteceği ihtar edilmeden sözlü yargılamaya geçilerek duruşmada karar verildiği, o halde, 6100 sayılı HMK ile öngörülen yargılama aşamalarına uyulmadan, usulüne uygun sözlü yargılama yapılmadan ve davacının ıslah etme hakkını kısıtlayarak hukuki dinlenilme hakkını etkileyecek şekilde yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Mahkemece, davalıya, tanıklarının isim ve adreslerini gösteren listeyi sunması ve giderlerini yatırması için usulüne uygun şekilde sonuçları hatırlatılacak şekilde kesin süre verilerek gösterdiği takdirde bu tanıkları Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 240. ve devamı maddeleri uyarınca dinletme imkanı tanınması ve toplanan diğer delillerle birlikte değerlendirilip sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu, davalının hukuki dinlenilme hakkına aykırı olarak yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Mahkemece öncelikle dava dilekçesinin usulüne uygun şekilde davalının bilinen adresine tebliğ edilerek dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasının tamamlanması, ardından ön inceleme duruşmasına taraflar usulünce davet edilerek ön inceleme duruşmasının yapılması ve sonrasında taraflara tahkikata geçildiği bildirilerek, gösterildiği takdirde delillerin toplanması ve gerçekleşecek sonuca göre bir karar verilmek üzere; sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafın da davet edilerek ve taraflara çıkarılacak davetiyede belirlenen gün ve saatte hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu bildirilerek hüküm verilmesi gerekirken bu hususlara riayet edilmeksizin hüküm tesisinin hukuki dinlenilme hakkının ihlali niteliğinde olduğu-
Davalı işletenin, yargılama devam ederken vefat ettiği, ancak mahkemece dava sonuçlandıktan sonra gerekçeli kararın, nüfus aile kayıt tablosuna göre davalı mirasçılarına tebliğ edildiği ve bu suretle davalı mirasçılarının davadan haberdar olduğu, bu durumda mahkemece davalı mirasçılarına usulüne uygun şekilde dava dilekçesinin tebliği ile delillerinin toplanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde taraf teşkili sağlanmadan, yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması savunma hakkının kısıtlanmasına yönelik esaslı usul hatası olduğu-
Davacı vekili tarafından şirketin bulunduğu ili belirterek "ilgili sicil müdürlüğüne yazı yazılması gerektiğini" bildirmesine rağmen mahkemece şirketin güncel adresi araştırılmadan yargılamaya devam olunmmasının hatalı olduğu- Mahkemece davalı şirket vekiline usulune uygun şekilde dava dilekçesinin tebliği ile delillerinin toplanması ve sonucuna göre karar verilmesi geretiği-
Mahkemece yapılacak işin; duruşma gününün 7201 sayılı Kanun ve Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’te belirtilen hükümlere uygun olarak yöntemince tebliği ile taraf teşkilinin sağlanması ve ancak bu usulü eksiklik tamamlandıktan sonra bir karar vermekten ibaret olduğu-
Elektronik tebligat usulünün düzenlendiği Tebligat Kanunu'nun 7/A maddesindeki düzenleme ve Elektronik Tebligat Yönetmeliği hükümleri de dâhil olmak üzere, Tebligat Kanunu ve çıkarılan Tebligat Yönetmeliği hükümleri incelendiğinde, duruşma gününün UYAP'tan öğrenilmesi usulünün uygulanabileceğine yönelik bir düzenlemeye yer verilmediğinin görüldüğü, o hâlde Özel Dairece davacı vekilinin mazereti kabul edildiğine göre, yeni duruşma gün ve saatinin davacı vekiline usulüne uygun davetiye ile bildirilmesinin gerekeceği-
Mahkemece uyulan bozma ilamı üzerine, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama gideri takdirine karar verildiği, ancak davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna ilişkin bir gerekçenin yazılmadığı, bu sebeple tüm deliller değerlendirilip, tarafların dava tarihindeki haklılık durumu belirlenerek, yeterli gerekçeyi içeren, temyiz denetimine elverişli şekilde bir karar verilmesi gerekirken, gerekçesiz olarak kurulan hükmün usul ve kanuna aykırı olduğu-
Davanın, soybağının reddi istemine ilişkin olduğu, savunma hakkını güvence altına alan T.C. Anayasası’nın 36. maddesi ile 6100 sayılı HMK'nin 27. maddesinde açıkça belirtildiği üzere, mahkemece davalı taraf, dinlenmek ve savunması alınmak üzere kanuni şekillere uygun olarak davet edilmedikçe karar verilmesi mümkün bulunmadığından; mahkemece, duruşma açılmak suretiyle inceleme yapılıp karar verilmesi gerekirken, dosya üzerinden davanın reddinin doğru olmadığı-