Mahkemece uyulan bozma ilamı üzerine, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama gideri takdirine karar verildiği, ancak davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna ilişkin bir gerekçenin yazılmadığı, bu sebeple tüm deliller değerlendirilip, tarafların dava tarihindeki haklılık durumu belirlenerek, yeterli gerekçeyi içeren, temyiz denetimine elverişli şekilde bir karar verilmesi gerekirken, gerekçesiz olarak kurulan hükmün usul ve kanuna aykırı olduğu-
Elektronik tebligat usulünün düzenlendiği Tebligat Kanunu'nun 7/A maddesindeki düzenleme ve Elektronik Tebligat Yönetmeliği hükümleri de dâhil olmak üzere, Tebligat Kanunu ve çıkarılan Tebligat Yönetmeliği hükümleri incelendiğinde, duruşma gününün UYAP'tan öğrenilmesi usulünün uygulanabileceğine yönelik bir düzenlemeye yer verilmediğinin görüldüğü, o hâlde Özel Dairece davacı vekilinin mazereti kabul edildiğine göre, yeni duruşma gün ve saatinin davacı vekiline usulüne uygun davetiye ile bildirilmesinin gerekeceği-
Davanın, soybağının reddi istemine ilişkin olduğu, savunma hakkını güvence altına alan T.C. Anayasası’nın 36. maddesi ile 6100 sayılı HMK'nin 27. maddesinde açıkça belirtildiği üzere, mahkemece davalı taraf, dinlenmek ve savunması alınmak üzere kanuni şekillere uygun olarak davet edilmedikçe karar verilmesi mümkün bulunmadığından; mahkemece, duruşma açılmak suretiyle inceleme yapılıp karar verilmesi gerekirken, dosya üzerinden davanın reddinin doğru olmadığı-
Mahkemece; dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşaması tamamlandıktan sonra, öncelikle dosya üzerinden dava şartları ve ilk itirazların incelenerek olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi, dosya üzerinden karar verilemeyen dava şartları ile ilk itirazlar hakkında karar verilmek ve diğer ön inceleme işlemlerini yapmak üzere tarafların ön inceleme duruşmasına davet edilmesi, ön inceleme duruşmasında gerekli usul işlemleri yapıldıktan sonra gerekli görülmesi halinde tahkikat duruşmasına geçilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, tüm bu hususlar göz ardı edilmek suretiyle tarafların hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilerek ve ön inceleme duruşması yapılmadan yazılı olduğu şekilde davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Mahkemece aynı tarihli duruşmada; sözlü yargılama ve hüküm için duruşma günü tayini gerektirir bir durum görülmediği gerekçesiyle, sözlü yargılama için duruşma gün ve saati tayin etmeksizin davalı vekilinin yokluğunda, kararın hazır olan davacı vekiline tefhim edildiği ancak HMK'nın 184 ve 186. maddeleri gözetilmeden hüküm tesis edildiği, bu durumda mahkemece, HMK'nun 184'nun ve 186. madde hükümleri de gözönüne alınarak işlem yapılması gerekeceği- Tazminat hesabı raporunun mahkemece davalı tarafa tebliğ edilmediği, savunma yapma ve bilirkişi raporlarına itiraz etme veya beyanda bulunma hakkı verilmeden Anayasa ve HMK ile koruma altına alınan hukuki dinlenilme ve savunma hakkı kısıtlanarak davalılar aleyhine hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
6100 sayılı HMK'nin ön incelemenin kapsamı başlıklı, 137. maddesinde dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılacağı, 138. madde dikkate alınarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verileceği, dava şartları ve ilk itirazlar hakkında gerektiği takdirde kararını vermeden önce bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebileceği ön inceleme duruşmasında tarafların iddia ve savunmaları kapsamında uyuşmazlık konularını tam olarak belirleyeceği, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapacağı, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulha veya arabuluculuğa teşvik edeceği ve bu hususların tutanağa geçirileceği, aynı maddenin 2. fıkrasında ise ön inceleme tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemeyeceği ve duruşma günü verilemeyeceğinin belirtilmiş olduğu-
Çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkin davada, dava dilekçesi dahil yargılama aşamasındaki tüm tebligatların davalının mernis adresine yapıldığının, tebligatlarda adresten taşınmış veya adresin boş olduğunun belirtildiğinin, dinlenen tanık beyanlarından da davalının çekişme konusu taşınmazdan ayrılarak Beyoba köyüne gittiğinin belirtildiğinin anlaşıldığı, hal böyle olunca, davalıya usulüne uygun tebligatın yapılarak gereken hakların tanınması, ondan sonra işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken davalının hukuki dinlenilme hakkı bertaraf edilerek sonuca gidilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece, duruşmanın daha önce belirlenen saatten önce yapılarak karar verilmesi nedeniyle davacı vekilinin hukuki dinlenilme hakkı ihlal edildiğinden, kararın bu sebeple bozulmasının isabetli olacağı-
Uyuşmazlığın temelinde 3. kişinin haksız fiili bulunmakta ise de, davalının sorumluluğunun sigorta hukukundan (sigortacılık yasasından) kaynaklandığı, bu durumda, Türk Ticaret Kanunu'nda düzenlenen hususlardan olması nedeniyle, dava mutlak ticari dava olup, asliye ticaret mahkemesinin görev alanı içinde olduğundan, dava ve karar tarihinde Şanlıurfa'da ayrı bir ticaret mahkemesi bulunmadığından davaya ticaret mahkemesi sıfatıyla bakılması gerektiğinin gözetilmemesinin doğru olmadığı- Eldeki dosyada; davacı vekili tarafından .............. tarihinde dosyaya sunulan ıslah dilekçesi davalı tarafa tebliğe çıkartılmadığının, ............ tarihli celsede davalı vekiline elden tebliğ edildiğinin, davalı vekilince ıslah dilekçesine beyanda bulunmak üzere süre istenilmesine rağmen Mahkemece davalı vekilinin bu talebi dikkate alınmaksızın duruşma sonlandırılarak karar verildiğinin görüldüğü, bu durum hukuki dinlenilme hakkının ihlali niteliğinde olup davalı tarafa ıslah dilekçesinin tebliği üzerine beyanda bulunması için iki haftalık süre verilmesi ve sunulan beyanlar değerlendirildikten sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece HMK. mad. 186 uyarınca ,hazır bulunmayan davalıların sözlü yargılama ve hüküm için tayin edilecek gün ve saatte hazır bulunmaları davetiye gönderilmesi ve gönderilecek olan davetiyede belirlenen gün ve saatte hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceğinin ihtar edilmesi gerektiği-