Davacının, ön inceleme duruşmasına gelmemesi sebebiyle dosyanın işlemden kaldırıldığı, yenileme dilekçesi verilmesi üzerine, davalının bilinen adresine dilekçenin ve duruşma gününün tebliğe çıkarıldığı, tebligatın iade edildiği- Davalıya, yeniden usulüne uygun şekilde yenileme dilekçesinin ve duruşma gününün tebliğ edilmediği, ön inceleme duruşması yapılmaksızın tahkikat aşamasına geçildiği, tahkikat aşamasında duruşma gününün davalının "mernis" adresine tebliğ edilerek yargılamanın davalının yokluğunda sonlandırıldığı- Bu hususların davalının savunma hakkını kısıtlayan ve adil yargılanma hakkını etkileyen önemli usul hataları olduğu-
Asil cezaevinde hükümlü olarak bulunduğundan, dava dilekçesinin usulüne uygun olarak vasiye tebliğ edilmesi gerektiği-
Davalı Güvence Hesabı vekiline .......... tarihli Adli Tıp Kurumu raporu, .......... tarihli maluliyete ilişkin bilirkişi raporu ve yargılama esnasında alınacak aktüer bilirkişi raporunun usulüne uygun şekilde tebliğ edilerek iki haftalık beyan süresinin dolması beklenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davalı tarafın savunma hakkını kısıtlayacak şekilde yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Mahkemece, tarafların evliliğinin boşanmayla değil, ölümle sona erdiği, velayete ilişkin hüküm kesinleşmediği gibi anne ve babadan birinin ölümü halinde velayetin sağ kalana ait olacağı dikkat alınmaksızın, daha önceden müşterek çocuklarla ilgili alınmış bir karar olduğu gerekçesiyle velayet hususunda "karar verilmesine yer olmadığı" şeklinde karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davalıya, dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir davetiyenin ikametgah adresi olmayan farklı bir adres esas alınarak tebliğe çıkartıldığının, bilirkişi raporu ve yeniden işleme konulma dilekçesinin farklı adreslere gönderildiğinin , davalının dava ve duruşmalardan haberdar olmadığının anlaşıldığı, mahkemece taraf teşkili usulüne uygun olarak sağlanmadan işin esasına girilmesinin hatalı olduğu, bu durumda, dava dilekçesi, bilirkişi raporu Tebligat Kanunu ve ilgili tüzük hükümlerine uygun şekilde tebliğ edilmek suretiyle taraf teşkilinin sağlanması ve taraf delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Dava dilekçesinin tebliği ile davalı savunma hakkını kullanma olanağını kazanacağı ve cevap süresinin işlemeye başlayacağı- Esasa ve usule ilişkin savunma ve delillerini, dava dilekçesinin içeriğine göre ileri sürebilmesi için dava dilekçesinin tebliğinin zorunlu olduğu-
Davacı vekili yeni duruşma gününü UYAP marifetiyle öğreneceğini beyanla mazeret bildirerek celseye katılmamış, mahkemece davacı vekilinin bildirdiği mazeretin kabulüne karar verildiği halde, yeni bir duruşma günü verilerek mazereti kabul edilen davacı vekilinin talebi gibi yeni duruşma gününü UYAP marifetiyle öğrenmesine karar verilmesi gerekirken, aynı celsede yargılamaya devam edilerek mazereti kabul edilen davacı vekilinin yokluğunda karar verilmesinin savunma hakkının kısıtlanması mahiyetinde olduğu-
Yemin delili değerlendirilmeksizin hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilerek eksik dosya kapsamına göre karar verilmesinin hatalı olduğu- Mahkemece davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. maddesine göre belirsiz alacak davası olduğu belirtilerek hüküm kurulmuş ise de, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmadığının açık olduğu, hal böyle olunca, mahkemece davanın kısmi dava olduğu dikkate alınarak, kısmi davaya ilişkin kurallara göre görülüp sonuçlandırılması gerektiğinin gözetilmemesi, hüküm altına alınan tutarların tamamına dava tarihinden faiz işletilmesinin hatalı olduğu-
Fazla çalışmanın belirlenmesinde ara dinlenme sürelerinin dikkate alınması gerektiği, buna bağlı olarak ara dinlenme süresinin, dört saat veya daha kısa süreli günlük çalışmalarda en az onbeş dakika, dört saatten fazla ve yedibuçuk saatten az çalışmalarda en az yarım saat, günlük yedibuçuk saati aşan ve onbir saatten az çalışmalarda en az bir saat, onbir saatten fazla çalışmalarda ise en az birbuçuk saat olarak belirlenmesi gerektiği- Mahkemece yıllık ücretli izin ve fazla çalışma ücreti alacağının dava dilekçesinde talep edilen tutarına dava tarihinden, ıslah dilekçesinde talep edilen tutarına ıslah tarihinden faiz yürütülmesine karar verilmiş ise de; fazla çalışma ve yıllık ücretli izin alacağı bakımından dava dilekçesinde talep edilen bir miktar bulunmadığı anlaşıldığından, bu alacaklara ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiği- Hüküm altına alınan alacakların net ya da brüt olduğunun kararda gösterilmemesi infazda tereddüte yol açacağından, hükmün bu haliyle doğru bulunmadığı-
Yabancı mahkeme kararlarının tanınmasına ve tenfizine ilişkin davaların basit yargılama usulüne tabi olduğu ve mümkün olan hallerde duruşmasız görüleceği-Davacı temyiz dilekçesinde tanıma ve tenfiz koşullarının oluştuğunu, mahkemece yabancı mahkeme kararının yazışma yapılarak yabancı mahkemeden istenmesini talep etmiş olup; bu durum ve davanın niteliğinin, duruşma açılarak incelenmesi gerektiği-