Hukuki dinlenme hakkının gereği olarak, taraflar duruşmaya çağrılmadan hüküm verilememesinin, Anayasa'nın 36. maddesi ile düzenlenen iddia ve savunma hakkının kullanılmasına olanak tanınması ilkesinin doğal bir sonucu olduğu, aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılama hakkının da en önemli unsuru olduğu, bu nedenlerle, duruşma açılmak suretiyle inceleme yapılması ve delillerin değerlendirilerek sonuca göre karar verilmesi gerekirken, dosya üzerinden inceleme yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
HMK mad. 177/2'de, ıslahın, sözlü veya yazılı olarak yapılabileceği, karşı taraf duruşmada hazır değilse veya ıslah talebi duruşma dışında yapılıyorsa, bu yazılı talep veya tutanak örneğinin, haber vermek amacıyla karşı tarafa bildirileceği belirtildiğinden, davacı tarafından sunulan ıslah dilekçesi davalı vekiline tebliğ edilmeksizin, dava konusu alacaklar hakkında karar verilmesi, yukarıda açıklanan Anayasa ve Kanun maddelerine aykırı olduğu-
Davalının süresinde ibraz ettiği cevap dilekçesinde tanık deliline dayandığı ancak mahkemece davalıya tanık listesi vermek için kesin süre verilmeksizin, davalının ......... dilekçesinde bildirdiği tanıkları dinletme talebi de reddedilerek davalının ispat hakkı ve dolayısıyla hukuki dinlenilme hakkı kısıtlanarak karar verilmesinin hatalı olduğu- Davalı tarafça ibraz edilen yıllık izin belgeleri değerlendirilmeksizin karar verilmesinin, ayrıca ikisi işyerinde çalışmayan ve dolayısıyla çalışma koşullarını bilebilecek durumda olmayan, diğeri ise davacı ile menfaat birliği içinde olan davacı tanıklarının beyanlarına atıfla fazla çalışma alacağına hükmedilmesinin isabetli olmadığı-
Mahkemece hesap raporu davalı şirket vekiline tebliğ edilmiş ise de, rapora karşı kanunda belirtilen itiraz süresinin dolmasının beklenmediğinin, ........... tarihli karar celsesinde duruşmada hazır bulunmayan davalılara sözlü yargılamaya geçileceğine dair içeren tebligat gönderilmediğinin, bu davalıların yapılan duruşmada karar verildiğinin anlaşıldığı, dosyada aldırılan hesap raporuna karşı davalı şirket vekilinin iki haftalık beyan süresinin dolması beklenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken ve 6100 sayılı HMK ile öngörülen yargılama aşamalarına uyulmadan, usulüne uygun sözlü yargılama yapılmadan davalının savunma hakkının kısıtlanmasına sebebiyet verecek şekilde, eksik inceleme ile ve adil yargılanma hakkını etkileyecek şekilde yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davalıya usulünce yapılmış tebligat olmadan ve davalının savunma haklarını kısıtlar biçimde yargılamaya devam edilip hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Mutlak butlan davası açma Cumhuriyet savcısı için bir görev olduğundan duruşmalarda hazır bulunmasının da görevin doğal sonucu olarak bir zorunluluk olduğu, bu nedenle Cumhuriyet Başsavcılığının duruşmalara katılması sağlanmadan, yokluğunda yargılamaya devamla hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu- Mutlak butlan sebebiyle evlenmenin iptali davalarında nüfus müdürlüğünün taraf sıfatı olmadığından, nüfus müdürlüğü hakkındaki davanın "husumet yönünden" reddine karar verilmemesinin doğru olmadığı- Mahkemece davalılara usulüne uygun şekilde tebligat yapılmadan yokluklarında karar verildiği, bu şekilde dosya üzerinden, yokluklarında hüküm kurulmasının kanunun ağır ihlali niteliğinde olduğu-
Bozma sonrası verilen davaya konu kararda, davalı eş yönünden karar kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına, davalı üçüncü şahıs yönünden mahkemenin görevsizliğine hükmedildiği -Davalı eş yönünden karar kesinleşmemiş olup davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesi gerektiği-
8. HD. 14.02.2019 T. E: 2018/2913, K: 1494-
Anlaşmalı boşanma davasından kaynaklanan tapu iptal ve tescil davasına, eski eşin de dahil edilip taraf teşkilinin sağlanması gerektiği-
Mahkemece, öncelikle davalıya usulüne uygun şekilde tebligat yapılması ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27. maddesi, 1982 Anayasası'nın 36. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde değinilen ilkeler doğrultusunda gereken haklarının tanınması, ondan sonra işin esasının değerlendirilmesi yerine, davalının hukuki dinlenilme hakkı bertaraf edilip hüküm kurulmasının doğru olmadığı-