Dava dilekçesinin HMK mad. 122 uyarınca davalı şirkete tebliğ edilmediği, bu sebeple davalı şirkete usulüne uygun şekilde dava dilekçesi tebliğ edilip davalı vekilinin cevap ve delillerini bildirilmesi için yasal sürenin beklenmesi ve sonucuna göre tüm deliller toplanıp karar verilmesi gerektiği-
Dosyadaki belgeler ve bilirkişi raporları özetlendikten sonra hiçbir gerekçe gösterilmeden davanın kabulüne karar verilmiş olması, kabul hükmünün hangi maddi ve hukuki gerekçe ve nedenlere dayandığının belirtilmemiş olması halinde hükmün bu nedenle bozulması gerektiği-
Mahkemenin gerekçeli kararında, "tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere" ibaresinin bulunduğu, davalının yanıltıldığı, dolayısıyla davalının istinaf yoluna başvuru hakkını zamanında kullanamadığı, bu itibarla istinaf süresinin dolmadığı ve esastan incelenmesi gerektiği- Mahkemelerin kanun yolunu ve süresini taraflara doğru gösterme yükümlülüğü altında olduğu-
Dava dilekçesinin tebliği ile davalı savunma hakkını kullanma olanağını kazanacağı ve cevap süresinin işlemeye başlayacağı- Esasa ve usule ilişkin savunma ve delillerini, dava dilekçesinin içeriğine göre ileri sürebilmesi için dava dilekçesinin tebliğinin zorunlu olduğu-
Uyuşmazlık hakem heyeti kararına esas alınan bilirkişi raporu davalıya tebliğ edilmediğinden, hukuki dinlenilme ve savunma hakkı kısıtlanarak davalı aleyhine hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Konkordato komiserinin emirlerine uyulmaması nedeniyle İİK. mad. 292/c gereğince iflas kararı verildiğinden, borçlunun dinlenmesi gerektiği, davacı vekiline bu hak tanınmadan karar verilmesinin savunma ve hukuki dinlenilme hakkının ihlali olacağı-
Cevap dilekçesinde herhangi bir delil (HMK. mad. 129/1-e) sunmayan ve sonradan delil gösterilebilmesi için (HMK. mad. 145. maddesinde) belirtilen istisnai hâllerin mevcudiyetini de ileri sürmeyen davalıya delil bildirmesi için süre verilemeyeceği-
TMK. mad. 181/2 uyarınca, ölen eşin mirasçılarının kusur tespiti yönünden davaya devam edebilecekleri- "Bozma kararının boşanma davasına ilişkin olduğu, ancak bozma sonrası davacının ölümü nedeniyle boşanma davasının konusuz kaldığı ve mahkemece de kabul gördüğü üzere boşanma hakkında hüküm oluşturulmasının mümkün olmadığı, bu durumda mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, yeni hüküm niteliğinde olduğu ve bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevinin Özel Daireye ait olduğu" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-