Yemin delili değerlendirilmeksizin hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilerek eksik dosya kapsamına göre karar verilmesinin hatalı olduğu- Mahkemece davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. maddesine göre belirsiz alacak davası olduğu belirtilerek hüküm kurulmuş ise de, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmadığının açık olduğu, hal böyle olunca, mahkemece davanın kısmi dava olduğu dikkate alınarak, kısmi davaya ilişkin kurallara göre görülüp sonuçlandırılması gerektiğinin gözetilmemesi, hüküm altına alınan tutarların tamamına dava tarihinden faiz işletilmesinin hatalı olduğu-
Yabancı mahkeme kararlarının tanınmasına ve tenfizine ilişkin davaların basit yargılama usulüne tabi olduğu ve mümkün olan hallerde duruşmasız görüleceği-Davacı temyiz dilekçesinde tanıma ve tenfiz koşullarının oluştuğunu, mahkemece yabancı mahkeme kararının yazışma yapılarak yabancı mahkemeden istenmesini talep etmiş olup; bu durum ve davanın niteliğinin, duruşma açılarak incelenmesi gerektiği-
Fazla çalışmanın belirlenmesinde ara dinlenme sürelerinin dikkate alınması gerektiği, buna bağlı olarak ara dinlenme süresinin, dört saat veya daha kısa süreli günlük çalışmalarda en az onbeş dakika, dört saatten fazla ve yedibuçuk saatten az çalışmalarda en az yarım saat, günlük yedibuçuk saati aşan ve onbir saatten az çalışmalarda en az bir saat, onbir saatten fazla çalışmalarda ise en az birbuçuk saat olarak belirlenmesi gerektiği- Mahkemece yıllık ücretli izin ve fazla çalışma ücreti alacağının dava dilekçesinde talep edilen tutarına dava tarihinden, ıslah dilekçesinde talep edilen tutarına ıslah tarihinden faiz yürütülmesine karar verilmiş ise de; fazla çalışma ve yıllık ücretli izin alacağı bakımından dava dilekçesinde talep edilen bir miktar bulunmadığı anlaşıldığından, bu alacaklara ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiği- Hüküm altına alınan alacakların net ya da brüt olduğunun kararda gösterilmemesi infazda tereddüte yol açacağından, hükmün bu haliyle doğru bulunmadığı-
Kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan hasar tazminat istemi-
Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinin, bilinen en son adres olarak kabul edileceğine ve tebligatın burada yapılacağına ilişkin kuralın, adresin aynı davada "Hasım" olan diğer tarafın adresi olmaması halinde uygulanacağı- Davalı babanın babası kayyım olduğu gibi davalı oğulun da velayeti altında bırakıldığı, davaya konu çocuğu davada temsil etmek üzere yeni bir kayyım atanması için yetkili vesayet makamına ihbarda bulunulması gerektiği-
Koruma kararı ve evlat edinmede ana-baba rızasının aranmamasına ilişkin davada, hüküm davalı tarafından her iki yönden de temyiz edilmiş olup bozma ilamında temyiz sınırlandırması yapılmadan hükmün bozulmasına karar verildiği, sair temyiz itirazlarının incelenmemesinin hatalı olduğu-
22. HD. 07.02.2019 T. E: 523, K: 2681-
2828 sayılı Kanuna göre alınmış olan korunma kararının kaldırılmasına ilişkin davanın çocuk mahkemesinin görevine girdiği, çocuk mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde aile ya da asliye hukuk mahkemelerinin görevli olacağı- Korunma kararının kaldırılmasına yönelik davanın hakkında korunma kararı alınmış olan çocuğa, çocuk ergin değilse yasal temsilcisine (veli veya vasisine) yöneltilmesi gerektiği-
Davacı, dava dilekçesinde davalının cep telefonuna gönderdiği kısa mesajlar ile küfür ve hakaret ettiği vakıasına dayanmış olup ispatı yönünde kendi telefonunda yapılacak bilirkişi incelemesini ikame ettiği, mahkemece, mesaj çıktılarının ibraz edilmesi için verilen süreden sonra, gerekli ihtarat da yapılarak bilirkişi incelemesi için kesin süre verilmediği- Davacıya ait cep telefonunun ibraz edilmesi için kesin süre verilmesi ve verilen süre zarfında cep telefonunun ibraz edilmesi halinde bilirkişi incelemesinin yapılması gerektiği-