Anlaşmalı boşanma davasından kaynaklanan tapu iptal ve tescil davasına, eski eşin de dahil edilip taraf teşkilinin sağlanması gerektiği-
Mahkemece, öncelikle davalıya usulüne uygun şekilde tebligat yapılması ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27. maddesi, 1982 Anayasası'nın 36. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde değinilen ilkeler doğrultusunda gereken haklarının tanınması, ondan sonra işin esasının değerlendirilmesi yerine, davalının hukuki dinlenilme hakkı bertaraf edilip hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Mahkemece, davalılar vekiline beyanda bulunması için verilen süreye riayet edilmeyerek davanın karara bağlanmasının, hukuki dinlenilme hakkını ihlal ettiğinden, bozma sebebi olduğu- Eldeki davanın konusu maddi tazminat talebine ilişkin olup, dava dilekçesindeki talep tutarı mahkemece aşılarak, daha fazla miktarda maddi tazminatının hüküm altına alınmasının, 6100 sayılı Kanun’un 26. maddesine aykırı olduğu-
Davacının, ön inceleme duruşmasına gelmemesi sebebiyle dosyanın işlemden kaldırıldığı, yenileme dilekçesi verilmesi üzerine, davalının bilinen adresine dilekçenin ve duruşma gününün tebliğe çıkarıldığı, tebligatın iade edildiği- Davalıya, yeniden usulüne uygun şekilde yenileme dilekçesinin ve duruşma gününün tebliğ edilmediği, ön inceleme duruşması yapılmaksızın tahkikat aşamasına geçildiği, tahkikat aşamasında duruşma gününün davalının "mernis" adresine tebliğ edilerek yargılamanın davalının yokluğunda sonlandırıldığı- Bu hususların davalının savunma hakkını kısıtlayan ve adil yargılanma hakkını etkileyen önemli usul hataları olduğu-
Asil cezaevinde hükümlü olarak bulunduğundan, dava dilekçesinin usulüne uygun olarak vasiye tebliğ edilmesi gerektiği-
Mahkemece, tarafların evliliğinin boşanmayla değil, ölümle sona erdiği, velayete ilişkin hüküm kesinleşmediği gibi anne ve babadan birinin ölümü halinde velayetin sağ kalana ait olacağı dikkat alınmaksızın, daha önceden müşterek çocuklarla ilgili alınmış bir karar olduğu gerekçesiyle velayet hususunda "karar verilmesine yer olmadığı" şeklinde karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davalı Güvence Hesabı vekiline .......... tarihli Adli Tıp Kurumu raporu, .......... tarihli maluliyete ilişkin bilirkişi raporu ve yargılama esnasında alınacak aktüer bilirkişi raporunun usulüne uygun şekilde tebliğ edilerek iki haftalık beyan süresinin dolması beklenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davalı tarafın savunma hakkını kısıtlayacak şekilde yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Davalıya, dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir davetiyenin ikametgah adresi olmayan farklı bir adres esas alınarak tebliğe çıkartıldığının, bilirkişi raporu ve yeniden işleme konulma dilekçesinin farklı adreslere gönderildiğinin , davalının dava ve duruşmalardan haberdar olmadığının anlaşıldığı, mahkemece taraf teşkili usulüne uygun olarak sağlanmadan işin esasına girilmesinin hatalı olduğu, bu durumda, dava dilekçesi, bilirkişi raporu Tebligat Kanunu ve ilgili tüzük hükümlerine uygun şekilde tebliğ edilmek suretiyle taraf teşkilinin sağlanması ve taraf delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Dava dilekçesinin tebliği ile davalı savunma hakkını kullanma olanağını kazanacağı ve cevap süresinin işlemeye başlayacağı- Esasa ve usule ilişkin savunma ve delillerini, dava dilekçesinin içeriğine göre ileri sürebilmesi için dava dilekçesinin tebliğinin zorunlu olduğu-
Davacı vekili yeni duruşma gününü UYAP marifetiyle öğreneceğini beyanla mazeret bildirerek celseye katılmamış, mahkemece davacı vekilinin bildirdiği mazeretin kabulüne karar verildiği halde, yeni bir duruşma günü verilerek mazereti kabul edilen davacı vekilinin talebi gibi yeni duruşma gününü UYAP marifetiyle öğrenmesine karar verilmesi gerekirken, aynı celsede yargılamaya devam edilerek mazereti kabul edilen davacı vekilinin yokluğunda karar verilmesinin savunma hakkının kısıtlanması mahiyetinde olduğu-