Türk Medeni Kanununu 27.maddesine göre, haklı sebebin varlığı halinde adın değiştirilmesi mümkün olup, Yargıtay uygulamalarında kişinin toplum içerisinde bilinip tanındığı adı ile anılmayı ve bunu kayden de taşımayı istemesinin haklı sebep teşkil edeceği-
Yayına konu eylemlerden dolayı yayından önce; müfettiş soruşturması geçirilmesi ve "Görevi Kötüye Kullanma" suçundan Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanarak cezalandırılması karşısında görünürdeki gerçeğe uygun olan yayının kişilik haklarına saldırı oluşturmayacağı-
Haberin, resmi bir kurum olan Anadolu Ajansı kaynaklı olması ve diğer kanıtlar gözetildiğinde yayın görünür gerçekliğe uygun olduğundan manevi tazminat isteminin reddinin gerekeceği-
Yayında özle biçim arasındaki denge aşılmış olduğundan amacı aşan, konu ile anlatım arasında düşünsel bağ bulunmayan davaya konu yayının hukuka uygun sayılmasına olanak bulunmadığından; mahkemece davacılar yararına manevi tazminata hükmedilmesinin gerekeceği-
Yayınının yapıldığı tarih itibariyle görünürdeki gerçekliği yansıttığı bu görünen gerçeğe uygun olarak yayın yapıldığı kanaatine varıldığından manevi tazminat isteminin reddinin gerekeceği-
4331 sayılı Kanunun sadece mazbut ve mülhak Vakıflar için uygulanabilir nitelikte olduğu-
4721 sayılı MK’nun 111. maddesi ve anılan kanunun uygulanmasına ilişkin esasları düzenleyen Vakıflar Hakkındaki Tüzüğün 22. maddesine aykırı olarak verilen, Başbakanlık Sosyal yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fon Kurulu kararlarının uygulanma olanağı bulunamayacağı–
Kendisine karşı bile mutlak korunması gereken kişinin onuruna, kişiliğine, sır alanına giren gizli yaşamına yönelik saldırının (yayının) onun rıza ile bile yapılsa, hukuka aykırı sayılacağı ve kişinin özel yaşamının açık bir şekilde topluma sunulmasının kişilik haklarına saldırı teşkil edeceği–
Vakıf yöneticilerinin görevden azli için açılan davalarda, husumetin, görevden azlı işlenen kişiler ile vakıf tüzel kişiliğine birlikte yöneltilmesi gerekeceği–
Mahkemece; vakfa ait defterler ile dava konusu yıllara ilişkin hesap özetleri veya bilanço, kar ve zarar hesaplarını gösterir çizelgeler getirtilip, davalı vakfın teftiş ve denetleme giderlerine katılma payı borcunun bulunup bulunmadığı ve varsa miktarı tüzüğün yukarıda sözü edilen 22.maddesi hükmü esas alınarak bilirkişi marifetiyle tespit ettirildikten sonra talep edilen faiz yönünden, davacı alacaklı tarafından davalının bu borcu nedeniyle ihbar veya ihtar edilmek suretiyle mütemerrit duruma düşürülüp düşürülmediği belirlenip, bu hususla birlikte faize faiz yürütülmemesi kuralı da gözönünde bulundurularak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesinin gerekeceği-