Yazıda, Galatasaray Spor Kulübü ile American İnternational Group İnc. pay alım ve ortaklık sözleşmelerinin bu haliyle onaylanmaması gerektiği, aksinde bu durumun Galatasaray Spor Kulübü aleyhine olarak önlenemeyecek zararlar doğuracağının savunulduğu, bu nedenle Kulüp Başkanı olan davacının eleştirildiği, eleştirinin biraz sert olmasının ise, ele alınan konunun özelliğinden kaynaklandığı, yazı tüm olarak değerlendirildiğinde, davacının kişilik haklarına hukuka aykırı olarak saldırıda bulunulduğunun kabul edilemeyeceği-
Yayınlanmasında kamu yararı bulunan gerçek ve güncel haberin özle biçim arasında denge kurularak verilmesi halinde hukuka aykırılıktan söz edilemeyeceği, dava konusu yayın eleştiri nitelikli olup hukuka aykırı unsurlar içermediğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabul kararı verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olacağı-
Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimsenin manevi tazminata hükmedilmesini isteyebileceği, hakimin manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumları da dikkate alması gerekeceği, miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermesi gerekeceği, çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nısfetle hüküm vereceği Medeni Kanun'un 4. maddesinde belirtildiği, hükmedilecek bu paranın ,zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşıyacağı, bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmediği, o halde bu tazminatın sınırının onun amacına göre belirlenmesi gerekeceği, takdir edilecek mikt
Basın özgürlüğünün kamuyu aydınlatma, haber verme, eleştiri ve incelemede bulunma haklarını basına sağlayacağı, verilen haberde veya eleştiride hukuka aykırılık bulunmadıkça sorumluluğa gidilemeyeceği, hukuka aykırılığın ise, gerçeklik, güncellik, kamusal ilgi, toplumsal yarar, haber verme ve eleştirme hakkının sınırlarının aşılmış olmasıyla belirleneceği-
Bir şirketin ticari itibarını sarsacak nitelikteki ifadelerin kişilik haklarına saldırı teşkil edeceği–
Haberde geçen tümcelerin yayının yapıldığı andaki görünürdeki gerçeklik ilkesine uyduğu, haberin güncel, toplumu ilgilendiren bir konu olduğu, bu nedenle kamu yararının da bulunduğu, eleştiri sınırlarının içinde kaldığı, kişilik haklarına saldırı oluşturacak nitelikte abartılı ifadelere yer verilmediği, bu yönü ile, benzer biçimdeki tazminata konu yayınlardan ayrıldığı anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekeceği-
Davacı hakim hakkında gerçekten rüşvet ve diğer bazı iddialar ileri sürülerek HSYK’na şikayet olunduğu ve soruşturma sonrasında rüşvet iddiası varit görülmemiş ise de davacı hakimin, davasına baktığı ve mahkum ettiği bir kişiden, daha sonra ödemiş olsa bile para aldığının belirlendiği, önce yer değiştirme cezası, daha sonra itiraz üzerine derece yükseltmesini durdurma cezasının verildiği, dava konusu yazıda ise bu olayların ve HSYK.nun kararının anlatıldığı, kurulca yapılan soruşturmada davacının yargıladığı bir kişiden, sonradan ödenmiş olsa bile para aldığının belirlenmiş olması karşısında dava konusu haber görünen gerçeğe uygun olduğundan ve yazıda yer alan ifadelerle özle biçim arasındaki denge de aşılmamış bulunduğundan yazının hukuka uygun olacağı-
Basın haber verme fonksiyonunu yerine getirirken kullanacağı hakkın özel hukuk alanında sınırının gerçeklik, kamu yararı ve toplumsal ilgi, güncellik, konu ile ifade arasında düşünsel bağlılık kuralları ile belirlendiği, haber verme hakkının bu sınırlar içinde kaldığı sürece hukuka uygun olacağı-
Tanınmış kişilerin davranışlarını, yaşayış tarzlarını halkın bilmesinde yarar bulunduğu, toplumun bu sayede siyasî kişiliği bulunanları tanıyacağı ve ilerde ona göre davranacağı, olayda, davacıların davranışları kamuoyuna yansıtılırken aynı zamanda eleştirilmiş olup konu ile ifade arasında da düşünsel bağın bulunduğu, haberde; suçlayıcı, küçültücü, kamuoyunu yanıltıcı sözlere yer verilmemiş olup, basının “haber verme hakkı”nın sınırları içinde kalındığı, bu durumda hukuka aykırılıktan ve kişilik haklarına saldırıda bulunulduğundan söz edilemeyeceği-
Yargıcın manevi tazminat miktarını belirlerken saldırı oluşturan eylemin ağırlığını, olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sosyal konumlarını ve ekonomik durumlarını da dikkate alacağı, bu miktarın belirlenmesinde karşılaşılan her somut olaya göre ve ona özgü değerlendirme yapılması, ancak bu değerlendirmenin MK. m.4 de açıklanan hak ve nısfetle karar verme kuralına aykırı olmaması, zarara uğrayanda tinsel iç rahatlığını doğurmayı gerçekleştirecek düzeyde ve bununla sınırlı olması gerekeceği-