İşçilerin sendikaya üye olması nedeniyle kapatılıp işçilerin işten çıkarılmalarının eleştirilmesi, davacının Balıkesir’e yapılacak bazı yatırımlara engel olduğunun dile getirilmesinin eleştiri sınırları içinde olduğu-
Yayının doğru olması ve kamu yararı bulunması halinde bile; üslubunun uygun olmaması, aşağılayıcı, küçük düşürücü, abartılı olması halinde hukuka uygunluktan söz edilemeyeceği-
Tapu kayıt malikinin gaipliğine dair verilen kararın iptali istemiyle aşılan davanın; anılan kararın verilmesinden sonra gaibin öldüğüne ilişkin davacı tarafça herhangi bir belge ibraz edilememiş olması mahkemenin yanlış değerlendirme yaparak, tapu iptali ve tescil davasında, davacıya kesin mehil vererek gaiplik kararının iptali davası açtırması, davacının böyle bir davayı açmakta hukuki menfaatinin olmaması, gaiplik kararının iptalini istemesinin kendisinin açtığı tapu iptali ve tescil davasını doğrudan etkilememesi, hatta TMK.m.713/2. maddesine göre, tapu iptali ve tescil davası açabilme şartlarından birisinin de malikin gaipliğine karar verilmiş bulunmasının gerektiği göz önünde tutulduğunda, açılan davanın reddi gerekeceği-
Din Kültürü ve Ahlak B.si dersi öğretmeninin, dersin son 5-10 dakikasında öğrencileri C. namazına gitmeleri için abdest almaya gönderdiği, öğrencilerin dersten çıkmalarına izin verdiği iddiası ve başka iddialar nedeniyle bir öğrenci velisi tarafından verilen dilekçeler üzerine yapılan soruşturmada ve benzer konuda davacı hakkında yapılan başka bir soruşturmada öğrenciler ve öğretmenler tarafından iddiaların doğru olduğu yönünde bilgiler verildiği bu durumda gerçek bir olaydan yola çıkılarak eleştiri sınırlarının aşılmadan güncel bir olayın kamuoyuna açıklandığı, görünür gerçeğe uygun olan yayında kişilik haklarına bir saldırı bulunmadığı-
Hakimin keyfi karar verdiği gibi bir iddianın dayanaksız ve yersiz biçimde, üstelik savunma amaçlı bir dilekçede kullanılmasının hem temsil edilen makam hem de temsil eden hakim için hukuka aykırı bir saldırı niteliğinde olduğu, hakim olan davacının kişilik haklarına saldırı teşkil eden bu ifadeler nedeniyle davalının hukuki sorumluluğunun kabulünün gerekeceği; kişilik haklarının kişinin hür ve bağımsız varlığının önemli bir parçası olduğu; kişinin yaşadığı toplumda, ilişki kurduğu çevrede şerefi ve saygınlığını sarsacak, onu küçük düşürecek, yanlış tanıtacak, zora sokacak, düşmanca bir ortama itecek her türlü davranışın kişilik haklarına saldırı olduğu-
O. E. Tesislerinin kullanıma açılması için hazırlıkların yapılması, davacıların gitmemesi üzerine de kapatılması olayın görünürdeki gerçeğe uygun olduğunu ve davacıların kişilik haklarına saldırı bulunmadığını göstereceği-
Davalı iddia ettiği ilk tacizden sonra gitmesi gereken mercilere gitmemiş; ne emniyetten, ne de Cumhuriyet Savcılığından adli yardım talep etmemiş olduğundan; bu durumun davalılar yönünden kişilik haklarına saldırı teşkil edeceği-
Yazarın yazısı yayınlandıktan hemen sonra söz konusu tabelaların kaldırılmış olduğu, dava konusu yazının davacının kişilik haklarına saldırı mahiyetinde değil eleştiri mahiyetinde olduğu-
Davacının söz konusu kitapta yer alan “İmam Hatip’li ve Fethullahçı” sözleri nedeniyle mesleki kariyerinin zedelendiği ve kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu iddiasının kesinleşen mahkumiyeti dikkate alındığında samimi olmadığı ve davacının, Müsteşarlığa vekalet ederken, daha sonra Müsteşar Yardımcısı vekili olarak atanmasının mesleğine olumsuz yönde etki etmediğinin göstergesi olduğu; bu durum karşısında dava konusu kitaptaki davacı ile ilgili bölümün, basının haber verme hakkını sınırlayan yukarıda açıklanan temel ilkelerden hiçbirisine ters düşmediği ve bu nedenle davacının kişilik haklarına saldırı teşkil edecek nitelikte olmadığı-
Basının haber verme görevinin; gerçeklik, güncelik, kamu yararı, toplumsal ilgi ve konu ile ifade arasındaki düşünsel bağlılık kuralları ile belirlendiği, bu sınırlar içinde haber verme hakkının kullanılmasının hukuk kurallarına uygun olduğu-