Kişilik haklarına saldırının koşul ve kapsamının, M.Y.nın 24. maddesinde belirtildiği, Borçlar Yasasının 49. maddesinde ise saldırının varlığı halinde yaptırımının düzenleme altına alındığı, her iki maddenin temel öğesinin hukuka aykırılık olduğu, eylemin hukuka aykırılığının varlığı için öze ve biçime ilişkin koşulların irdelenmesinin gerekeceği, öze ilişkin koşulların; gerçeklik, güncellik ve kamu yararı olduğu, kamu yararı öğesinin, toplumsal ilgi olarak da tanımlanabileceği, biçime ilişkin koşulun ise, anlatımda ve konunun sergilenişindeki ölçülülük olduğu, davalı aleyhine tanıklık eden kişiler ile davalı arasında çeşitli idari, hukuki ve cezai davaların bulunması nedeni ile husumet olduğu, bu durumda bu tanık beyanlarına dayalı olarak hüküm kurmanın mümkün olmadığı-
Şahsiyet hakkı hukuka aykırı şekilde tecavüze uğrayan kişinin, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebileceği-
Hakimlerin, uzmanlık isteyen konularda, bilirkişi yerine geçerek kendi kişisel düşünce ve görüşlerine dayanarak hüküm veremeyecekleri,mahkemenin de bilirkişi düşüncesini benimsememesi durumunda kendisini bilirkişi yerine koyamayacağı, bu durumun yerel mahkeme için geçerli olduğu gibi Yargıtay için de geçerli olacağı, aksi halde usuli kazanılmış hak kuralının yukarda açıklandığı gibi ihlal edilmiş olacağı, basın yolu ile kişilik haklarına saldırıdan dolayı manevi tazminat istenebilmesi için hukuka aykırılık, kusur, zarar ve uygun neden - sonuç bağı koşullarının birlikte gerçekleşmesinin gerekeceği, yayımlanan bir haber ya da yapılan bir eleştirinin hukuka aykırı sayılması için ise, gerçeklik, güncellik, kamu yararı, toplumsal ilgi ve konu ile ifade arasında düşünsel bağlılık koşullarından birine aykırılık bulunmasının gerekeceği-
İzinsiz olarak köyde ders veren kurs hocalarının şikayet edilmesinin Anayasalarca yurttaşlara tanınan özgürlük haklarından olduğu, davacının böyle bir hakkı kullanması en tabii hakkı olduğu gibi, böyle bir hakkı kullanmadığı halde, kullanılmış gibi (şikayet etmiş gibi) gösterilmesinin de davacıyı üzecek, toplum içinde tartışılmasına ve dolayısıyla yaralanmasına neden olacak bir husus olmayacağı, kaldı ki, dinlenen tanık beyanlarına göre; davalının şikayeti davacının yapmış olabileceğini söylediği, söylenen sözün, davacının onurunu incitici ve manevi tazminatı gerektiren bir olgu olarak kabul edilmesinin düşünülemeyeceği-
Davalının, (5 yıl sonra suçlanmanın hukuki dayanaktan, yoksun olduğu) esasına dayanarak "davanın reddi" isteğini ileri sürmesi, davada zamanaşımı definin ileri sürüldüğü anlamına gelmektedir; zira, beyanda bulunan davalının aktarmak istediği görüş, zaman geçmiş olması nedeniyle davanın dinlenemeyeceği olgusu olup, böyle bir iddianın hangi hukuki temele dayanacağını saptama görevinin, HMK uyarınca, olaya uygulanacak kanun hükmünü kendiliğinden bulmak ve uygulamakla yükümlü olan hakime düşeceği-
Davacının görev süresinin uzatımının iptalinin davalı Kültür Bakanının takdirine dayalı yapıldığı, bu durumun davacının kişilik haklarının ihlali niteliğinde olmayacağı-
Şikayet, yanlışları tartışmanın ve bunlara olası çözümler bulabilmenin bir yolu olduğuna göre serbestçe dile getirilmesi gerekeceği, şikayetin kullanılmasının bir hak olmasının yanında, kişiye sorumluluk da yükleyeceği, yazıda sunulan olaylar zincirinin bütünüyle yanlış olduğu sonucu ortaya çıkıyorsa, bu hakkı kullananın iyi niyet savunmasının, gerçeğin kanıtlanması gereğinin yerini alamayacağı, ancak, davalı burada meşru bir amaç güdüyorsa, konu kamuyu ilgilendiriyorsa ve olayları doğrulamak için makul bir çaba gösterdiyse, söz konusu olguların yanlış da çıksa sorumlu tutulmayabileceği, bu noktada, belirli görevi paylaşanların görev ve sorumluluğunun özel bir önem taşıdığının da hatırda tutulması gerekeceği, hak arama özgürlüğünün, aynı zamanda başkalarının da şöhretinin ve kişilik haklarının korunması gerektiği temelinde değerlendirildiğinde, iddia konusunda yeterli bilgi, bazı emare ve olguların bulunup bulunmadığının önem kazanacağı-
‘Yorum’ başlıklı haber/yazıda gerekli, yararlı ve ilgili olmayan nitelemeler ve yorumlar yapıldığı, haberin içeriğine uygun düşmeyen, tahrik edici, kamuoyunda husumet ve kuşku yaratıcı, güveni zedeleyici bir üslubun kullanıldığı ; böylece, eleştiri sınırları aşılarak öz ile biçim arasındaki dengenin bozulduğu belirgin olup, hukuka aykırılık unsurunun gerçekleşmiş olduğu, yayında kullanılan bu sözler amacı ne olursa olsun başlı başına kişilik haklarına ağır ve haksız bir saldırı oluşturduğundan manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Tapu kaydında idari yoldan işlenen vakıf şerhi bulunması, vakıf kaydının yargısal yoldan işlenmesinin dava edilmesine engel teşkil etmediğinden davalı idarenin, şerhin yargısal yoldan tapu kaydına işlenmesi istemiyle dava açmakta hukuki yararı bulunduğu gibi mevcut şerhin dayanağı olan işlem ile dava konusu istemin hukuki sebeplerinin de farklı olduğu-
Gizli kamera ile yapılan bir çekim, sadece kişi ve kişilerin özel yaşamlarına ilişkin olursa yayınlanması kişilik haklarına bir saldırı olarak nitelendirilir; ancak somut olayda böyle bir durum söz konusu olmayıp kamuyu ilgilendiren bir çalışmanın yansıtılması için yapılmış bir çekim olduğundan davacının kişilik haklarına bir saldırıdan bahsedilemeyeceği- Gizli kamera ile yapılan bir çekim, sadece kişi ve kişilerin özel yaşamlarına ilişkin olursa yayınlanması kişilik haklarına bir saldırı olarak nitelendirilir; ancak somut olayda böyle bir durum söz konusu olmayıp kamuyu ilgilendiren bir çalışmanın yansıtılması için yapılmış bir çekim olduğundan davacının kişilik haklarına bir saldırıdan bahsedilemeyeceği-