Gazetelerde yer alan, ancak davalı tarafından söylendiği kanıtlanamayan sözlerden dolayı davalının sorumlu tutulamayacağı-
Yayının, salt toplumun yararı gözetilerek yapılması gerekeceği, toplumun çıkarı dışında hiçbir kişisel çıkarın, gerçeklerin yanlış olarak sunulmasına neden olmaması gerekeceği, haberin olduğu biçimi ile verilmesi gerekeceği ve kişisel katkının yer almaması gerekeceği, gerek yazılı ve gerekse görsel basının bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, yayında kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini ve haber verilirken özle biçim arasındaki dengeyi de koruması gerekeceği, bu ilke ve kurallar gözetilmeden yapılan yayının hukuka aykırılığı oluşturacağı ve böylece kişilik haklarının saldırıya uğramış olacağı, aksi bir yayının ise, gerek Anayasa ve Basın Yasası ve gerekse basının genel işlevi karşısında hukuka uygun olduğu, kişilik değerlerine saldırı teşkil etmediğinin kabul edilmesi gerekeceği, yine basının, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapması gerekeceği-
Yayında geçen ifade ve sözlerin davacının görev yaptığı dairenin başkan ve üyelerine yönelik olduğunda kuşku olmadığından matufiyet unsurunun varlığı gerçekleşmiş olup; açıklanan nedenlerle manevi tazminat koşullarının gerçekleşmiş olduğu-
Basının, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapması gerekeceği, o an için o olay veya konu ile ilgili olan, görünen bilinen herşeyi araştırmak, incelemek ve olayları olduğu biçimi ile yayınlaması gerekeceği, bu işlevi ile gerek yazılı ve gerekse görsel basının, somut gerçeği değil, o anda belirlenen ve var olan ve orta düzeydeki kişilerce de yayının yapıldığı biçimi ile kabul edilen olguları yayınlaması gerekeceği, o anda ve görünürde var olup da sonradan, gerçek olmadığı anlaşılan olayların ve olguların yayınından basının sorumlu tutulmaması gerekeceği-
Başbakanlık Müsteşarlığı görevini yürüten davacının Atatürk devrimlerinin değişmesine yönelik, laiklik ilkesini zedeleyerek rejimin İslami rejime dönüşmesi yönündeki beyanlarının ağır bir şekilde eleştirilmesinin kaçınılmaz olduğu-
Basının ayrıcalık taşıyan konumu ve özgürlüğünün, tüm özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayacağı, yayınlarında kişilik haklarına saygı göstermesinin ve gerek Anayasanın Temel Hak ve Ö.lükler bölümünde yer alan ve gerekse MK.nun 24 ve 25. maddesinde ve yine özel yasalarda güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunmamasının da yasal ve hukuki bir zorunluluk ve gereklilik olacağı, bunun için temel ölçütün kamu yararı olacağı, yayının, salt toplumun yararı gözetilerek yapılması gerekeceği, toplumun çıkarı dışında hiçbir kişisel çıkarın, gerçeklerin yanlış olarak sunulmasına neden olmaması gerekeceği, haberin olduğu biçimi ile verilmesi ve kişisel katkının yer almaması gerekeceği, gerek yazılı ve gerekse görsel basının bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, yayında kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini ve haber verilirken özle biçim arasındaki dengeyi de korunması gerekeceği-
M.K.nun 15.maddesinde ifade edildiği üzere temyiz kudreti olmayan bir şahsın geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle muayyen istisnaların dışında yapacağı işlemlere bir sonuç bağlanamayacağından karşı tarafın iyi niyetli olmasının o işlemi geçerli kılmayacağı-
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün “İdare Amirlerinin görevleri” başlıklı 17. maddesi hükmünün İdare Amirlerine yüklediği görevlerin ve verdiği yetkilerin kapsamı itibariyle, güvenlikten sorumlu T.B.M.M. İdare Amiri olan davalının, davadaki manevi tazminat isteminin dayandırıldığı, dağıtımı yapılmak üzere başka bir milletvekilince gönderilen CD’lerle ilgili olarak, herhangi bir içerik denetimi yapma görevi ve bunun sonucuna göre de, gerektiğinde dağıtım izni vermeme yetkisinin bulunmadığı, dolayısıyla, davalının, kendisince hazırlanmayan, başkalarınca hazırlanıp, dağıtımı yapılmak üzere bir milletvekili tarafından gönderilen söz konusu CD’lerin sadece dağıtımına izin vermek şeklinde gerçekleşen eyleminden dolayı, davacıya karşı herhangi bir tazminat sorumluluğundan söz edilemeyeceği-
Davalı tarafından davaya konu mektupların Emniyet Müdürlüğüne teslim edildiği, başka biri ile ilgili olarak görülen ceza davalarında delil olarak değerlendirilmesi nedeniyle gizliliğinden söz edilemeyeceği, bu mektupların davacılara ait olmadığı, Daire ilamında belirtilen kararın davacısının Y. M. D.el olduğu, görülmekte olan davacıların önceki davada yer almadığı ve bu kişiler yönünden önceki davanın bağlayıcılığının bulunmadığı gibi, Y. M. D.el tarafından yapılan tedbir talebinin mahkemece reddedildiği, tekzip başvurusunun da yine mahkemece reddedildiği, karara karşı yapılan itirazın da reddedildiği, bu kararlara karşı yapılan yazılı emir başvurularının da reddedildiği, bu nedenlerle yapılan yayında kişilik haklarına zarar veren ve özel hayatın dokunulmazlığını ihlal eden bir yön bulunmadığının anlaşıldığı-
Hakimin hak ve nesafete göre manevi tazminat miktarını takdir edeceği-