Davacının, aynı konuya ilişkin olarak nüfus kaydının düzeltilmesi davasını ancak bir kere açılabilecek iken, ikinci kez açmasının yasal düzenlemeye aykırı olacağı-
Mahkeme kararına uyulmadığı ve kararın etkisizleştirildiği anlaşıldığından uygun bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Kazanın anne ve babanın gözü önünde meydana gelmesinin anne ve baba üzerinde meydana getireceği şok dikkate alındığında BK 47 maddesinde hukuken korunan ruhi ve asabi sağlık bütünlüğü ağır bir şekilde haleldar olduğu açık olduğundan, davacı anne ve babanın da bir miktar manevi tazminata hak kazanacağı-
Davacı, davalı gerçek kişinin haksız eylemi nedeniyle zarara uğradığını ileri sürüp onun kişisel kusuruna dayanarak istekte bulunduğuna göre gerçek kişiler hakkındaki davanın görüm ve çözüm yerinin idari yargı yeri olmayıp adli yargı yeri olduğu-
Ceza yargılaması sırasındaki davalı beyanı, savunma sınırları içinde olup herhangi bir meclis üyesinin ismi açıklanmadığından matufiyet de söz konusu olmadığından savunma sınırları içinde kalan bu sözlerin davacıya yönelik olmadığı ve kişilik hakkına saldırı oluşturmadığı-
Davacının nüfus kaydında adı bulunan aynı anneden doğan iki çocuk arasındaki 4 ay 24 günlük tıbben mümkün olamayan fark nazara alındığında, davacı iddiasını ispatlamış olup; yeniden araştırma yapılmasını gerektirir bir yön bulunmadığı-
Yaşı düzeltilecek olan kişinin nüfusta ablası olarak görünen kişiden daha önceki tarihte dolmuş olduğu tespit edilerek yaş düzeltilmesinin mümkün olduğu-
Önceki raporlar dosya üzerinde inceleme yapılarak hazırlanmış, sonraki raporu ise Vakıflar Hukuku konusunda uzman olup olmadığı belli olmayan bir bilirkişi hazırlamış olup, raporlar arasındaki bu çelişkinin Vakıflar konusunda uzman olan, üniversitelerin Medeni Hukuk kürsüsünde görevli hocalardan alınacak bir rapor ile giderilmesi ve bundan sonra oluşacak duruma göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Gerçekliği kanıtlanmamış bir olayın daha önce başka yayınlarda anlatılmış olmasının haklılığını göstermeyeceğinden, davacıların kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu benimsenerek uygun bir miktar manevi tazminat takdir edilmesinin gerekeceği-
Davalının şikayet hakkını hak arama özgürlüğü kapsamında kullandığından davacının kişilik haklarına saldırı oluşturmayacağı ve davalının manevi tazminat ile sorumlu tutulmasını gerektirmeyeceği-