İİK'nin 68/son maddesinde; “İtirazın kaldırılması talebinin esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde borçlu, talebin aynı nedenlerle reddi halinde ise alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine icra tazminatına mahkum edilir.” hükmünün olduğu, mahkemece, davanın kısmen kabulü ile itirazın kısmen kaldırılmasına karar verildiğine göre, davacı alacaklı lehine itirazın kaldırılmasına karar verilen miktar üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, davacı alacaklının icra inkar tazminat talebi hakkında olumlu olumsuz karar verilmemesinin doğru olmadığı-
Dava konusu taşınmaz miras bırakandan intikal etmiş olup, davacının dışında başka mirasçıların bulunmadığı anlaşıldığından, davacının tek başına tahliye davası açma hakkının bulunduğu- Davalı kiracının takibe konu kira bedellerinin ödendiğini İİK'nin 269/c maddesi gereğince noterlikçe resen tanzim veya imzası tasdik edilmiş veya alacaklı tarafından ikrar olunmuş bir belge yahut resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre bir makbuz veya vesika ile ispat etmeye mecbur olduğu-
Taraflar arasındaki kira ilişkisi 01.09.2014 tarihinde başlamış olup, takibe konu edilen 2014 yılı Temmuz ayı itibariyle taraflar arasındaki kira ilişkisinin başlamamış olduğu gibi, kira sözleşmesinde 2014 yılı Temmuz ayı kirasına ilişkin bir düzenlemenin de bulunmadığı, bu durumda 2014 yılı Temmuz ayı kirası yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davalının tacir olması durumunda muacceliyet şartının geçerli olacağı ve kira alacağının buna göre hesaplanacağı gözetilerek mahkemece, davalının Ticaret Sicili ve Odasında kaydının bulunup bulunmadığı, Vergi Dairesi veya Mal Müdürlüğünden bilanço esasına göre defter tutup tutmadığı hususları sorulup gerektiğinde davalının ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak Türk Ticaret Kanunu’na göre tacir olup olmadığının araştırılması gerektiği-
2007'de başlamış olan 3 yıl süreli kira sözleşmesinde, kira bedellerinin “%10’dan az olmamak üzere TEFE+TÜFE/2 oranında” artırılacağı düzenlenmiş olup, bu artış şartının TBK.'nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önceki kira bedelleri için uygulanacağı- Takip dayanağı kira sözleşmesinde kiralananın işyeri olarak mı, yoksa konut olarak mı kiralandığı hususunun çelişkili olması nedeniyle, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren TBK'nin 344. maddesi hükmünün tarafları bağlayıp bağlamayacağı ve 15.08.2012 tarihinden sonraki aylık kira miktarının tespiti yargılamayı gerektirdiğinden, icra mahkemesince yalnızca 15.08.2012 tarihinden sonraki kira farkı alacakları yönünden davanın reddine karar verilmesi ve bu tarihe kadarki kira alacağı yönünden ise sözleşmedeki artış şartına göre kira miktarının tespiti ile eksik kalan kira alacağı yönünden itirazın kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği-
Borçlular, "kiralanan taşınmazın harabe bir bina olup otel ve pansiyon olarak kullanılmak üzere kiralandığını, ancak taşınmaza "tadilat, onarım ve inşaat izni" verilmediğinden taşınmazın kullanılamadığını, bu sebeple kira sözleşmesinin feshedildiğini, feshedilmiş kira sözleşmesi nedeniyle icra takibi başlatılamayacağını" belirterek borca ve takibe itiraz etmiş olduğundan, borçluların ödeme emrine itirazları, kira akdi dışındaki itirazlardan olup, "kiranın sair bir sebeple istenemeyeceğinin" İİK. mad. 269/c'de belirtilen belgelerle ispatlamalarının zorunlu olduğu- Borçluların taşınmaza tadilat, onarım ve inşaat izni verilmemesi nedeniyle kiralananı kullanamadıklarından dolayı kira sözleşmesini haklı sebeple feshettikleri iddiaları, yargılamayı gerektirdiğinden, "kira bedelinin sair bir sebeple istenemeyeceği" iddiasının İİK. mad. 269/c kapsamında ispatlanamamış olduğu ve bu nedenle, mahkemece itirazın kaldırılmasına ve tahliyeye karar verilmesi gerektiği- 6570 s. Gayrimenkul Kiraları Hakkındaki Kanun ve TBK. mad. 347/1 kapsamında, konut ve çatılı işyeri kiralarında kiracının, belirli süreli sözleşmelerin süresinin bitiminden en az onbeş gün önce bildirimde bulunmak suretiyle kira sözleşmesini tek taraflı olarak sona erdirilebileceği, ancak TBK. mad. 347/2 gereği, genel hükümlere göre fesih hakkının kullanabilmesi için şartların oluşup oluşmadığı yargılamayı gerektirmekte olup, bu durumun dar yetkili icra mahkemesinde irdelenemeyeceği-
Davacı tarafça karara karşı, kararın tebliğinden itibaren 10 günlük yasal süre içerisinde istinaf yoluna başvurulduğu ve gerekçeli istinaf dilekçesinin süresinde verildiği, bu durumda; Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf dilekçesinde başvuru sebeplerinin veya gerekçesinin hiç gösterilmediği gerekçesiyle başvurunun usulden reddine ilişkin kararının doğru olmadığı, belirtilen sebeple; davacının istinaf başvurusunun süresinde kabul edilip, işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekeceği-
Kiralananı satın alan davacı, TBK. mad. 310 uyarınca önceki malik kiralayanın haklarına halef olmuş ise de, bunun için öncelikle kiralananı satın aldığı ve kira paralarının bundan sonra kendisine ödenmesine yönelik ihtar göndermesi gerektiğinden ve davacı tarafından davalıya iktisaptan sonra kira bedellerinin kendisine ödenmesi hususunda usulüne uygun tebliğ edilmiş ihtar gönderilmediğinden (tebligat, muhatabına tebliğ edilemeden iade edildiğinden), davalı tarafından önceki malike yapılan ödemelerin geçerli olduğu- Borçlu kiracı takibe dayanak yapılan kira sözleşmesine itiraz etmekle birlikte, imzasını açıkça inkar etmediğinden, İİK. mad. 269/2 gereğince, kira ilişkisi ve kira miktarının kesinleştiğinin kabulü gerektiği- Takibe dayanak kira sözleşmesinde kira bedeli aylık belirlenip, "kira bedeline ÜFE ve TÜFE ortalaması oranında artış yapılacağı" kararlaştırıldığına göre, davalı borçlunun, kira sözleşmesine göre kiranın ödendiğini veya istenemeyeceğini İİK. mad. 269/c'de belirtilen belgelerle kanıtlaması gerektiği- Ödeme dekontlarına göre takibe konu aylar kira bedelinin eski maliklere 10.000,00 TL olarak ödendiği anlaşıldığından, davalı kiracı tarafından eski maliklere yapılan ödemelere ilişkin ödeme belgeleri bankadan istenerek ve önceki maliklere davaya konu kira alacakları bakımından yapılan tüm ödemelerin mahsubu ile sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Davalı icra takibine itirazında borcu olduğunu kabul ettiğinden, mahkemece icra takibinde itiraza uğrayan kısım yönünden değerlendirme yapılarak sonucuna göre itirazın kaldırılmasına ve icra inkar tazminatına karar verilmesi gerektiği-
Davacı tarafından başlatılan takip ile 2012 yılı Ocak ayından 2014 yılı Aralık ayına kadar kira farkı alacağının faiziyle tahsilinin istenildiği, davalı borçluların itiraz dilekçesinde, alacaklı tarafa herhangi bir borçları bulunmadığını bildirerek borcun tamamına, faize ve fer'ilerine itiraz ettiği, bunun üzerine davacı alacaklının dava dilekçesi ile itirazın kaldırılmasını istediği, İİK'nin 68/son maddesinde “itirazın kaldırılması talebinin esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde borçlu, talebin aynı nedenlerle reddi halinde ise alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine icra tazminatına mahkum edilir.” hükmünün yer aldığı, davalılar vekili, davanın reddi istemi yanında, davacının %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini de talep ettiğinden, mahkemece davacı tarafın itirazın kaldırılması talebi reddedildiğine göre davalı tarafın tazminat isteminin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-