Tahliye işleminin durdurulmasına ilişkin tavzih kararı icra müdürlüğü karar tarihinden önce bozulduğundan ortadan kalkmış, uygulanabilirliği kalmamış olup, borçlu şirketin dava konusu taşınmazda hissedar olmadığı anlaşıldığından, Sulh Hukuk Mahkemelerince verilen tahliye kararları kesinleştiğinden, icra müdürlüğünce davalı şirketin dava konusu taşınmaz yönünden de tahliye kararının infazının kabulü gerekli olup, icra müdürlüğünün dava konusu taşınmaz yönünden tahliyesinin durdurulmasına dair memur işleminin iptaline karar verilmesi gerekeceği, o halde ilk derece mahkemesinin borçlu yönünden şikayetin kabulü kararının yerinde olduğu-
Alacaklının kira tespit davası açmak üzere borçluya gönderdiği ihtarnamedeki “ödenmekte olan” tabirinin aylık kira bedelinin "1.250TL" olduğunun kabul edildiği anlamına gelmeyeceği- Söz konusu ihtarnamenin, aylık kiraya itirazın ispatı için İİK. 269/c'de yazılı olan belgeler niteliğinde olmadığı- İhtarnamede takip talebinde istenen kira farklarına ilişkin kira döneminden sonraki kira dönemi için aylık kiranın "10.000TL+kira stopajı" olarak ödenmesi, aksi takdirde kira bedelinin artırılması için dava açılacağının ihtar edilmesinden, aylık kira bedelinin 1250TL olduğu anlamının da çıkarılamayacağı- Borçlunun örnek 13 ödeme emrine karşı 7 gün içinde icra dairesine kira akdi dışında aylık kiranın 1.250TL olduğu ve bu miktarda ödeme yaptığı için borcu olmadığı itirazında bulunduğu, 30 günlük ödeme süresi içinde icra dairesine bir ödeme yapmadığı ve İİK. 269/c 'deki belgelerle itirazını ispatlayamadığı anlaşıldığından, kira sözleşmesindeki artırım oranına uygun kira borcunu ödemeyen borçlu temerrüde düştüğünden mahkemece itirazın kaldırılması ve tahliyeye karar verilmesi gerektiği- "Borçlu tarafından İİK’nın 269/c maddesinde düzenlenen kira borcunun sair bir sebeple istenemeyeceği hükmüne göre, noter ihtarnamesi ile aylık kira bedelinin 1.250TL olduğu ispatlandığı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Kefili koruyucu hükümlerden kurtulmak amacıyla, başka adlar altında yapılan sözleşmelere de kefalet hükümlerinin uygulanacağı, garantörlük sözleşmesine de kefalet sözleşmesi hükümleri uygulanacağından, TBK mad. 583'te belirtilen yazılı şekilde yapılma ve azami miktarın belirtilmesi şartlarına uyulmadan yapılan garantör sözleşmesinin geçersiz olacağı-
Takip dayanağı olan ve taraflar arasında düzenlenen bila tarihli "protokoldür" başlıklı demirbaş eşyalara ilişkin kira sözleşmesinin taraflar arasında karşılıklı edimleri içeren sözleşme olup, kayıtsız şartsız borç ikrarını ihtiva etmediğinden, dolayısıyla alacağın tahsil edilip edilmeyeceği yargılamayı gerektirdiğinden, bu haliyle sözleşmenin, İİK. nun 68/1. maddesinde yer alan ve alacaklıya genel haciz yolu ile takip yapma imkanı tanıyan borç ikrarını içeren bir belge niteliğinde olmadığı, borç da kabul edilmediğine göre, iki tarafa edimler yükleyen sözleşme kapsamında alacaklının alacaklı olup olmadığının ve varsa alacak miktarının ne olduğunun genel mahkemelerde yapılacak yargılama sonucunda belli olacağı, o halde mahkemece, itirazın kaldırılması talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Tahliye tarihinden sonraki dönem kira alacağının varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirdiği- Reddedilen miktar yönünden ortada likit bir alacağın varlığından söz edilemeyeceğinden, reddine karar verilen kısım için davalı lehine icra inkar tazminatına karar verilemeyeceği-
Riskli binada kiracının kiralanana yaptığı masrafların tahsilini talebi-
Davacı tarafça tahliye istemli davanın, İİK'nin 269/1.maddesi uyarınca, yasal 30 günlük süre beklendikten sonra açıldığı, bu durumda davalı kiracının kira bedelinin ödendiğini veya sair bir sebeple istenemeyeceğini İİK'nin 269/c maddesindeki belgelerle ispat etmesi gerekeceği, davalı borçlu İİK'nin 269/c maddesinde belirtilen makbuz ve belgelerden biri ile takibe konu kira bedellerini ödediğini kanıtlayamadığına göre, mahkemece davanın kabulü ile kiralananın tahliyesine karar verilmesi gerekeceği-
İcra Müdürlüğünün İİK:'nun 179/b maddesi uyarınca takibin durdurulmasına ilişkin kararı ile, takibin devamını sağlar nitelikte yapılabilecek tüm takip işlemleri engellenmiş olup, bu hususun zorunlu olarak alacaklının takibine devam etmesini engeller nitelikte olduğu, bu durumda takibin durdurulması kararından itibaren, takibin devamına dair verilen karara kadar geçen süre içerisinde 30 günlük temerrüt ve sonrasında işletilecek altı aylık dava açma süresine ilişkin hak düşürücü sürenin işlemeyeceği, o halde, mahkemece, işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, bozma ilamı doğrultusunda, takip talebi ile istenilen yıllar kirasından kira bedeli brüt belirlendiğinden stopaj tutarı düşülerek ve davalı kiracı tarafından yapılan ödemeleri de mahsup edilmek suretiyle hesap bilirkişisinden takibe konu kira alacağı ve işlemiş faiz alacağının bulunup bulunmadığı hususunda ayrıntılı ve denetime elverişli rapor alındıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünün cevabi yazısı ile, hakkında takip başlatılan, adına sözleşme akdedilen limited şirketin müdürlükleri sicilinde kaydına rastlanmadığının bildirildiği, dosya kapsamından vergi levhasının, sözleşmeyi limited şirket adına akdeden davalı borçlu adına düzenlenmiş olduğunun anlaşıldığı, tüm bu anlatılanlar ışığında, davalının kiracı olduğunun anlaşılmasına göre, davanın kabulü ile kiralananın tahliyesine karar verilmesi gerekeceği-