Harici satış nedeniyle ödenen bedelin davalıya ödenmesinden itibaren hapis hakkının ortadan kalkacağı, davalının taşınmazı bu tarihten sonra kullanımının geçerli bir nedene dayanmayacağı ve iyiniyetli olarak değerlendirilemeyeceği gözetilerek, harici satış bedelinin davalıya ödenme tarihinden, davalının anahtarları teslim tarihleri arası dönem için ecrimisile hükmedilmesi gerekeceği-
Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden BK'nun 125. (TBK'nun 146.) maddesi hükmü gereğince on yıllık zaman aşımı süresi uygulanacağı ve bu sürenin sözleşmenin ifa olanağının doğması ile işlemeye başlayacağı, ancak satışı vaat edilen taşınmazın, sözleşme ile veya fiilen satış vaadini kabul eden kişiye yani vaat alacaklısına teslim edilmiş ise on yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan davalarda zamanaşımı savunması TMK.'nun 2. maddesinde yer alan “dürüst davranma kuralı” ile bağdaşmayacağından dinlenmeyeceği-
Satışı vaat edilen taşınmaz, sözleşme ile veya fiilen satış vaadini kabul eden kişiye yani vaat alacaklısına teslim edilmiş ise on yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan davalarda zamanaşımı savunmasının, “dürüst davranma kuralı” ile bağdaşmayacağından dinlenmeyeceği; mirasçılar arasında zamanaşımının cereyan etmeyeceği- Elbirliği ortaklığına dahil paydaşlar arasında satış vaadi sözleşmesi yapılmışsa iştirak bozulmamak kaydıyla satıcı ortağın payının alıcı ortağın payına ilave edilmek suretiyle satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı olduğu- Murisin kendisinin vefatının öncesinde ve sonrasında geçerli olmak üzere satış vaadinde bulunması için yetki verdiği ve sözleşme tarihinden önce vefat ettiği durumda; vekil aracılığıyla yapılan satış vaadi sözleşmesi muris açısından geçerli olup, murisin ölümünden sonra kanuni mirasçılarına geçen vekaletten azil hakkının murisin mirasçıları olan davalılar tarafından kullanıldığına dair bir savunmada bulunulmadığından mirasçılar yönünden de geçerli olduğu-
Tapu iptali ve tescil davasında haricen satışın yapıldığı tarih itibariyle tapulama öncesi ve sonrası tapu kaydı olmadığı için temliken tescil davasına da konu olamayacağı-
Davalı taşınmazı aslında kendisinin aldığını askerde olması nedeniyle satış vaadi sözleşmesinin murisi tarafından yapıldığını, esasen tüm bedelin de kendisi tarafından ödendiğini savunmakta ise de dosyadaki ödeme belgelerine göre ödemenin önemli bir kısmının vaat alacaklısı muris tarafından yapıldığı anlaşılmış olduğundan; davalının bir kısım ödemeleri yapmış olduğunun kabulü ayrı bir davanın konusu olmakla birlikte taşınmazın adına tescilini gerektirmeyeceğinden satış vaadi sözleşmesinin alacaklısı muris mirasçıları olan davacıların miras payları oranında tapu iptali ve tescil davasının kabul edilmesi gerektiği-
Tapu iptali ve tescil, alacak davasında, sözleşmenin yapıldığı tarihten itibaren sözleşmede yer alan bedelin TEFE – TÜFE endekslerindeki artışlar ile, altın, döviz fiyat ve kurlarındaki artışlar, işçi ve memur aylıklarındaki artışlar gözetilerek denkleştirici adalet kuralları uyarınca, dava tarihine kadar uyarlaması yapılarak dava tarihinde harici satış senedindeki miktarın ulaştığı değerin (miktarın) hüküm altına alınması gerekeceği-
Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden BK'nun 125. (TBK'nun 146.) maddesi hükmü gereğince on yıllık zaman aşımı süresi uygulanacağı ve bu sürenin sözleşmenin ifa olanağının doğması ile işlemeye başlayacağı, ancak satışı vaat edilen taşınmazın, sözleşme ile veya fiilen satış vaadini kabul eden kişiye yani vaat alacaklısına teslim edilmiş ise on yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan davalarda zamanaşımı savunması TMK'nun 2. maddesinde yer alan “dürüst davranma kuralı” ile bağdaşmayacağından dinlenmeyeceği-
Tapulu taşınmazların TMK.nun 706, TBK'nun 237 ( 818 sayılı BK'nun 213) Tapu Kanunu'nun 26. maddesi hükümleri uyarınca haricen satışının geçerli bulunmadığı-
Tapuda kayıtlı taşınmazların harici satışının TMK'nun 706, 6098 sayılı TBK'nun 237, 818 sayılı BK'nun 213, 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26 ve Noterlik Kanunu'nun 60 ve 89. maddeleri gereğince resmi şekilde yapılmadıkça hukuken geçerli bir sonuç doğurmayacağı ve satın alana herhangi bir hak bahşetmeyeceği-
Taşınmaz davacılar arasında elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olduğu ve taraflar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan tüm mirasçıların davayı takip etmesine gerek bulunmayıp, mirasçılardan birinin davayı takip etmiş olmasının gerekli ve yeterli olduğu-