Mirasbırakanın dava konusu olan taşınmaz payını ilk eşinin kardeşi olan davalıya temlikindeki gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırmak olduğu dolayısı ile temlikin muvazaalı yapıldığı, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebileceği-
Miras bırakanın kendisinden 15 yaş küçük olan davalı ile evlenebilmek amacıyla dava konusu taşınmazın çıplak mülkiyetini davalıya devrettiği, aynı gün de davalı ile evlendiği, esasen bu durumun davacılar ile mahkemenin de kabulünde olduğu, o halde, miras bırakanın diğer mirasçılardan mal kaçırma amacıyla değil, kendisinden küçük olan davalı ile evlenmek amacıyla temliki yaptığının kabulü gerektiği, mirasçıların dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyemeyecekleri-
Hakimin, eksik harcın tamamlanabilme süresini, takip eden duruşma gününe kadar olan süreden daha az bir süreyle sınırlandırmasına yasal olanak olmadığı-
Mirasbırakanın davalı yanında aynı akitle diğer mirasçılara ve başka bir akitle diğer mirasçılara da taşınmaz temlik ettiği gibi bir parça taşınmazını ise üçüncü kişiye satarak elde ettiği para ile davacıya da bir taşınmaz aldığı dosya kapsamıyla sabit olduğundan, temliklerin mal kaçırma amacı ile yapılmadığı murisin mallarını paylaştırma amacı ile hareket ettiği sonucuna varılması gerektiği-
İ.lı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkin davada, taraflar arasındaki çekişmenin inançlı işlemden kaynaklandığı davalının satın alma savunması ve davacının da bu ödemenin başkaca taşınmazların satışına ilişkin olduğuna dair iddiasının dinlenmesi gerekeceği-
İptal edilip davacı adına tesciline karar verilen ve davalı üzerinde bırakılan pay ve paydaların hükümde açıkça belirtilerek tarafların taşınmazlarda paydaş kılınması gerekeceği-
Görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanununun 706, Türk Borçlar Kanununun 237 ve Tapu Kanununun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebileceği-
Kadastro tespitine konu taşınmazlarda, öncesinde tapuda kayıtlı taşınmazların tapu dışı yolla satışına değer verilebilmesi için, haricen satın alan kişi tarafından kadastro tespitine kadar taşınmazın, kesintisiz çekişmesiz malik sıfatıyla en az 10 yıl zilyet bulunması gerektiği- Kadastro tutanağının düzenlenmesinin öncesinde de tapuda kayıtlı bir yer olan dava konusu olan taşınmazın, haricen satın alma tarihi, tespit tarihinden sonra olduğuna göre, tespit tarihinden sonraki zilyetlik hangi süreye ulaşırsa ulaşsın hukuki değer taşımayacağından ve davacının dava konusu taşınmaza revizyon gören tapu kaydının, dava konusu taşınmaza ait olmadığına ilişkin bir iddiası da bulunmadığından; 3402 s. K. mad. 13/B-b hükmünde belirtilen koşulların davacı yararına oluşmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmasının, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiğinin ispatanılmasının, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, TMK'nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmesinin gerekeceği-
Dosya kapsamından mirasbırakanın hem davacıya, hem dava dışı kıza temlikler yaptığı kayden sabit olduğundan, bu durumda, mirasbırakanın mal kaçırma amacı ile değil, denkleştirme amacı ile hareket ettiği sonucuna varıldığı, davanın kabulü halinde mirasçı sıfatı ile hak sahibi olabilecek dava dışı mirasçılar da bu şekilde beyanda bulunduğundan, denkleştirme sözkonusu olduğunda mirasçılara verilen taşınır ya da taşınmaz değerlerin eşit olmasının aranmayacağının açık olduğu, davada tenkis istenmediği de gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-