Tapuda kayıtlı bulunan bir taşınmazın haricen satışı Türk Medeni Kanunu'nun 706, Türk Borçlar Kanunu'nun 237 ve Tapu Kanunu'nun 26. maddesi hükümleri karşısında geçersiz olup, böyle bir satışın, haricen satın ve devralan kişiye tapu kaydının iptali ve adına tescili yönünde bir hak bahşetmeyeceği; 6100 sayılı HMK'nun 200 md. uyarınca ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçen işlemler için öncelikle yazılı delil ispatının gerekeceği; açık muvafakat halinde tanıkla ispat imkanı sağlanması gerekeceği-
Dava konusu olayda, adı geçen şahısların birbirini temsil yetkisinin bulunmadığı ve yapılan ek sözleşmelerin kanunda belirtilen şekle uygun (resmi şekilde) yapılmadığı anlaşıldığından, bu sözleşmelere dayalı olarak başlatılan icra takibinin yerinde olmayacağı-
Kayıt malikinin terekesi yöntemine uygun olarak paylı mülkiyete dönüştürülmediği sürece elbirliği mülkiyetine tabi olacağından kök murisin mirasçılarından olan davalının murisinin taraf olduğu satış vaadi sözleşmesinin bu aşamada ifa olanağı olmayıp, bu itibarla mahkemece davacının tescil talebinin reddi ile ikinci kademedeki tazminat isteği değerlendirilerek karar verilmesi gerektiği-
Sözleşmelerde, başlangıçta iştirak halinde bulunan taşınmazda zeminde özel parselasyon halinde yer gösterilerek satış vaadinde bulunulmuş ise de satış vaadine konu taşınmaz miktarları da açıkça belirtildiğinden; davacının dayandığı satış vaadi sözleşmelerinin geçerli olduğu ve iştirak çözülmekle de ifa olanağının bulunduğu anlaşıldığından; davacı adına tescili gereken payların hesabında satış vaadi sözleşmelerinde bulunan davalıların murislerinin eşit oranda (1/2) pay sattıkları kabul edilerek ve bu murislerden birinin mirasçıları hakkındaki davadan davacı tarafın feragati de gözetilerek satış vaadi sözleşmelerine konu edilen taşınmaz kısmının 1/2’si olan miktarı karşılığı paylar yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle davalı muris mirasçıları payından iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesi gerektiği-
Tapulu taşınmazın haricen satın alınmasına dayalı tapu iptali ve tescil ve mümkün olmaması halinde alacak isteğine ilişkin davada, sözleşmenin yapıldığı tarihten itibaren sözleşmede yer alan bedelin TEFE– TÜFE endekslerindeki artışlar ile, altın, döviz fiyat ve kurlarındaki artışlar, işçi ve memur aylıklarındaki artışlar gözetilerek denkleştirici adalet kuralları uyarınca, dava tarihine kadar uyarlaması yapılarak dava tarihinde harici satış senedindeki miktarın ulaştığı değerin belirlenmesi gerekeceği-
Davalı arsa sahibinin, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan haklarını davacı tarafa temlik etmek amacıyla düzenlediği temliknamenin hukuken geçerli olması halinde, davacı şirketin 33 daire yönünden arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden doğan haklarını kullanabileceği ve dava konusu taleplerin, davalılardan yüklenici kooperatife de yöneltebileceği-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi'nin zorunlu şekil koşuluna uygun olarak yapılması gerektiği, ancak zorunlu şekil koşuluna uygun yapılmamış olsa dahi; tarafların sözleşme ile yüklenilen edimlerini karşılıklı olarak ifa etmeleri durumunda ya da inşaatın en az kullanılabilir derecede tamamlamış veya çok büyük bir bölümünün yapılmış olması ile arsa sahibinin inşaatın yapımı süresince karşı koymamış ve inşaatın yapılmasına rıza göstermiş olması halinde, veyahut arsa ya da arsa payının, yüklenici adına veya onun bildirdiği kimse adına kayden geçirilmiş olması durumlarında Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesi hükmünde düzenlenen “dürüstlük kuralı” gereğince, sözleşmenin tarafları bağlayıcı olacağı-
Taraflar arasında düzenlenen taşınmaz satış vaadi sözleşmesi noterde resmi şekilde düzenlendiğinden geçerli ve iki taraf için de borç doğurmakta olup, (6098 s TBK. mad. 27 ve 112) sözleşmeden doğan yükümlülükleri yerine getirmemeleri sebebiyle davacının bundan doğacak müspet (gerçek) zararını gidermeleri gerektiği sonucu ortaya çıkmakta ise de, tanık beyanları, satış vaadi ve taksim sözleşmelerine konu muris  adına kayıtlı taşınmazda, tarafların da içinde yer aldığı mirasçılar adına yapılan miras payları oranında intikalden sonra taksim sözleşmesine uygun şekilde mirasçılardan ...’in paylarını üç kardeşine, annenin de miras payını üç çocuğuna devretmeleri, sonrasında davacının da kendi payını önce kısmen sonra tamamen dava dışı gerçek kişilere satması, tapudaki tedavüllerin miras taksim sözleşmesine uygun olarak yerine getirilmesi karşısında, tüm mirasçıların katılımı ile yapılan tarihsiz miras taksim sözleşmesinin davada dayanılan satış vaadi sözleşmesinden sonra düzenlendiğinin, bu durumda da satış vaadi sözleşmesi ile taraflara yüklenen yükümlülüklerin, daha sonra tüm mirasçıların katılımı ve özgür iradeleri ile düzenlendiği anlaşılan ve tapuda da devirlere konu edilen miras taksim sözleşmesi ile ortadan kalktığının, tarafların miras taksim sözleşmesi ile satış vaadi sözleşmesinden caydıklarının (vazgeçtiklerinin) ve satış vaadi sözleşmesinin bozulduğunun kabulü gerektiği, artık tarafların ortak ve özgür iradeleri ile düzenlenen miras taksim sözleşmesi sebebiyle satış vaadi sözleşmesinden sonra davalıların kusuru olmaksızın ortaya çıkan imkansızlık nedeniyle davalılar borçlarından kurtulduklarından, davacı tarafın caydığı (vazgeçtiği) satış vaadi sözleşmesine dayanarak gerek mülkiyet gerek tazminat isteme hakkının da ortadan kalkmış olduğu ve bu sebeple davacı taraf lehine hüküm kurulma imkanının da kalmadığı-
Mülkiyet (tespit istemli) davasında, dava konusu binanın davacılar tarafından meydana getirildiği iddiasının ispat yükünün (TMK.madde 6) davacı taraf üzerinde olduğu-
Kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin resmi şekle bağlı tutulduğu ve sözleşmenin tüm paydaşların katılımı ile yapılmasının zorunlu olduğu-