Taraflar arasında başlangıçtan beri geçerli bir sözleşme bulunmadığına göre, iade anında hapis hakkı tutarının tayininde taşınmazın rayiç değerinin ödenmesinin düşünülemeyeceği- El atmanın önlenmesi davasında belirlenecek rayiç bedel ile zorunlu ve yararlı giderlerin ödetilmesini istemiş olmakla, “çoğun içerisinde az da vardır” kuralı gereğince ödediği bedelin iadesini de denkleştirici adalet ilkesi uyarınca talep ettiği kabul edilerek, sözleşme tarihinde ödenen satış bedelinin yukarıdaki ölçütler gözetilerek dava tarihi itibariyle ulaşacağı alım gücü belirlenerek; güncellenmiş bu bedel üzerinden hapis (alıkoyma) hakkı tanınarak el atmanın önlenmesine karar verilmesi gerekeceği-
Davalı ile dava konusu taşınmazın paylı maliklerinin tamamı arasında resmi şekilde düzenlenmiş arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi bulunmadığından, bu sözleşmenin ifa kabiliyetinin bulunmadığı, önalıma konu payın devredildiği ve gerçek bir satış olduğu gözetilerek, davacıya önalım bedelini depo etmesi için süre verilerek sonucuna göre karar verileceği-
Kural olarak, tapuda kayıtlı bulunan bir taşınmazın haricen satışının Türk Medeni Kanunu'nun 706. maddesi, 818 Sayılı Borçlar Kanunu'nun 213.maddesi (6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 237.maddesi) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddesi hükümleri karşısında geçerli olmadığı-
Tapuda kayıtlı taşınmazların harici satışı, resmi şekilde (resmi şekil bir ispat şartı olmayıp bir geçerlilik şekil şartıdır) yapılmadıkça hukuken geçerli bir sonuç doğurmayıp, satın alana herhangi bir hak bahşetmeyeceği-
Resmi memur önünde yapılmayan harici satış senetlerine değer verilemeyeceği ve buna dayalı olarak iptal ve tescil isteğinde bulunulamayacağı-
Tapuda kayıtlı taşınmazların harici satışının, TMK'nun 706, 6098 sayılı TBK'nun 237, 818 sayılı BK'nun 213, 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26 ve Noterlik Kanunu'nun 60 ve 89. maddeleri gereğince resmi şekilde yapılmadıkça hukuken geçerli bir sonuç doğurmaz ve satın alana herhangi bir hak bahşetmeyeceği-
Davalı ile davacı arasındaki ek sözleşmenin resmi şekle uygun yapılması ve bu sözleşme ile davacıya verilmesi gereken dairelerin tamamının teslim edildiğinin kanıtlanması gerektiği, aksi halde davanın ancak asıl sözleşmede belirlenen bağımsız bölümler için kabul edileceği-
Görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de 4721 s. Türk Medeni Kanununun 706., 6098 s. Türk Borçlar Kanununun 237. (818 s. Borçlar Kanununun 213.) ve Tapu Kanununun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilecekleri-
Kural olarak tapulu taşınmazların istisnalar haricinde TMK 706, B.K. 213, T.K. 26. maddeleri uyarınca harici satış yoluyla devrinin mümkün olmadığı-
Taraflar arasında yapılan sözleşmede gecikme tazminat miktarı gösterilmediğinden, piyasa rayiç bedeli olarak belirlenmesi gereken kira tazminatının miktar itibariyle belirli olmadığı, bu sebeple miktarı önceden belirli bir borç bulunmadığından, ihtara gerek kalmaksızın, her ayın sonunda kendiliğinden temerrüdün gerçekleşeceğine ilişkin sözleşme hükmünün temerrüt bakımından bağlayıcılığı ve geçerliliğinin bulunmayacağı-