Davacının mirasbırakanının çekişme konusu bağımsız bölümü temlikinde gerçek irade ve amacının mirasçıdan mal kaçırma olmadığı, kendisi ile ilgilenen, bakımını yapan torununa duyduğu minnet sonucu devri yaptığının kabulü gerektiği-
Muris muvazaasına yönelik uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi için, miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılması gerektiği- Miras bırakanın başkaca malvarlığının olup olmadığı, sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, dava dışı mirasçılara temlik ettiği taşınmazlar bulunup bulunmadığı hususları araştırılmamış olduğundan, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve pay oranında tescil isteğine ilişkin uyuşmazlığın bu eksik inceleme çerçevesinde karara bağlanmasının isabetsiz olduğu-
Satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olabileceği, semenin bir başka ifade ile malın bedelinin mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet ya da emek de olabileceği (HGK.'nun 29.4.2009 gün 2009/1-130 S.K.)- Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 1.4.1974 gün 1/2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında miras bırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinin kabulü gerekeceği-Somut olgular, açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde miras bırakanın dava konusu taşınmazın temlikinde gerçek irade ve amacının diğer mirasçılardan mal kaçırma olmadığı, kendisi ile ilgilenen, bakımını yapan kızına duyduğu minnet sonucu devri yaptığının kabulü gerekeceği-
Ortak murisin yeni tarihli bir veraset belgesi temin edilip davalılar üzerindeki kaydın iptaliyle bu veraset belgesine atıf yapılarak davacı adına tesciline karar verilmesi gerekeceği-
Tapulu taşınmazların satışına ilişkin sözleşmelerin resmi şekilde yapılmadıkça geçerli olmayacağı, bu sözleşmelere dayanılarak elde edilen kazanımlar sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri istenebilecek olup, bu davanın TBK'nun 146. maddesi uyarınca (BK. m. 125) 10 yıllık zamanaaşımı süresine tabi olduğu-
Tapu iptali ve tescil, tazminat davasında, davada birden fazla davalı bulunduğu, davalılar hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmasının zorunlu olduğu-
Mirasbırakanın davacı kızından mal kaçırmak amacıyla temlikte bulunduğunun 6100 sayılı HMK' nın 190. ve 4721 sayılı TMK'nın 6. maddeleri uyarınca kanıtlanamadığı gibi davalılara yapılan temlikinin de bedelsiz ve muvazaalı olmadığından; davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacının eldeki davadan önce çekişme konusu taşınmazdaki 1 ve 5 numaralı bağımsız bölümlerin tapularının iptali ile adına tescili için önceki malik aleyhine açtığı dava sırasında taşınmazların el değiştirmiş olması nedeniyle seçimlik hakkını açıkça tazminattan yana kullanarak, davasını önceki malike karşı tazminat davası olarak sürdürdüğü saptanarak, davanın reddine karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik olmadığı-
Davanın bir kısım davacılar yönünden dava açma ve dava takip yetkisi içermeyen vekaletnameler ibraz edilmek suretiyle açıldığı, nitekim davacılar arasında adı yer alan bir davacının mahkemeye hitaben verdiği dilekçesi ile; tarafından dava açılmadığını ve bu davayı açmak için yetki de vermediğini beyan ettiği anlaşıldığından , tüm davacılar yönünden dava açma ve takip yetkisinin bulunup bulunmadığının HMK mad. 77 ve 115. gözetilmek suretiyle denetlenerek açıklığa kavuşturulması, sonucuna göre işlem yapılması gerektiği-
Paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planının olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlığın, TMK'nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği-