Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmişse bunu bilen veya bilmesi gere­ken üçüncü kişilerin yolsuz olan bu tescile dayanma olanaklarının olmadığı- Yasa ve uygu­lamadaki deyimiyle bağlayıcı olmayan bir hukuki işleme dayanan ve hukuki sebepten yoksun bulunan tescillerin yolsuz tescil sayıla­cağından, hakkı zedelenen üçüncü kişinin iyi niyetli olmayan malike karşı doğrudan doğruya şahsi hakkına dayanmasının mümkün olduğu-
Davacının tapuda kayıtlı taşınmazı haricen satın almasına TMK.nun 706, BK.nun 213. maddesi (şimdi; TBK. mad. 237) karşısında değer verilemeyeceğinden tapu iptali tescil davasının reddine karar verilmiş olmasında usul ve kanuna aykırı bir yön bulunmadığı-
Bir mirasçının miras hakkı ile tenkis hükümlerinden kaynaklanan hakkı birbirinden tama-men ayrıdır ve farklı farklı sonuçlan olduğu gibi yasal açıdan da değişik hüküm ve düzenlemelere tabi oldukları-
Görülmekte olan bir davada birden fazla hukuki neden ileri sürülebileceğinden;öncelikle kamu düzeni ile ilgili taleplerin değerlendirilerek oluşacak sonuca göre diğer taleplerin incelemesine geçilmesi gerekeceği, bu cümleden olmak üzere ‘ehliyetsizlik ve muris muvazaasına’ dayanan tapu iptal ve tescil istemli davada, öncelikle ehliyetsizliğin karara bağlanarak sonucuna göre diğer talebin incelemesi yapılması gerekirken,ehliyetsizliğin yeterince araştırılmadan diğer talebin değerlendirme konusu yapılmasının bozma gerektireceği-
Murisin; taşınmaz temlikinde gerçek amacının mirasçıdan mal kaçırmak olmayıp, mal varlığının mirasçılar arasında paylaştırmak olduğunun belirlenmesi durumunda, hoşgörü sınırları içerisinde kalacak şekilde bir mirasçıya biraz fazla değerdeki taşınmazı vermesi miras bırakanın mal kaçırma kastıyla hareket ettiğini göstermeyeceğinden, açılan muvazaa davasının davanın reddi gerekeceği-
Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın,tüm mamelekine oranı,bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekeceği-
Taraflar arasında açılan ‘muris muvazaası davasında’ miras bırakanın yapmış olduğu temlikte elde ettiği semenin mutlaka para olmayıp belirli bir hizmet veya emek olduğunun kabulü halinde yaptığı temlikin mirasçılardan mal kaçırma olmadığından, muvazaa isteminin reddi gerekeceği-
İcra Dairesinde gerçekleştirilen cebri ihale sonucunda mülkiyet ihale anında alıcıya intikal edeceği; bu noktada taşınmaz malikinin malik sıfatının sona ereceği ve taşınmazın eski, malikinin mülkiyetini gösteren tapu kaydı da yolsuz hale geleceğinden tapu kaydına bakarak eski malikten mülkü satın alanın mülkiyeti kazandığının kabul edilemeyeceği-
Tenkis davalarında öncelikle terekenin (temlik içi-temlik dışı) mahkemece re’sen araştırılıp, murisin ölüm tarihi itibarıyla değerinin tespiti ile sabit tenkis oranın hesaplanıp ihlal edilen mahfuz hissenin belirlenmesi gerekeceği, tasarrufa konu taşınmazlar ayrı ayrı sabit tenkis oranına bölünebiliyor ise, bu kısımların bağımsız bölümler halinde taraflar adına tesciline, sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın tercih hakkının kullanıldığı gündeki fiyatlara göre değeri belirlenip, bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpılmasından bulunacak nakdin ödetilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasında açılan “muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tenkis” davasında, dava konusu mallar, miras bırakan tarafından dava dışı kişilerden bedelini ödeyip doğrudan davalıya intikali sağlandığından, davalıya yapılan doğrudan bir temlik olmayıp muvazaa talebinin reddi gerekeceği, ama anılan işlem gizli bağış niteliğinde olup ‘tenkis talebi’ varsa koşulların gerçekleşmesi halinde tenkis hükümleri uygulanarak sonuçlandırılması gerekeceği-