Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanmasının TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmayacağı-
Kooperatiften çıkarılan ortağın hak ve borçlarının, 1163 s. Kooperatifler Kanunu’nun 16/son maddesi gereğince ihraç kararının kesinleşmesine kadar devam edeceği, aidat yükümlülüğü bulunan bir kooperatifte ortağın uzun süre uğramaması, aidat borcunun bulunup bulunmadığını takip etmemesi halinde üyeliğinin sona erdiğini ortağın zımnen kabul ettiği, diğer anlatımla üyelik haklarından zımnen vazgeçtiği, eylemli olarak ortaklıktan çıkma iradesini yansıttığı ve böyle bir davacının açtığı davanın TMK'nın 2. maddesinde öngörülen iyiniyet kuralına aykırı düştüğünün ilke olarak kabul edilmesi gerekeceği-
Kötü niyetli olmasa da alacaklı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesi hakkın kötüye kullanılması olup, bu durumun hukuk düzeni tarafından korunmaması gerekeceği-
Vekil ile sözleşme yapan kişinin iyi niyetli olması halinde yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşmenin geçerli olduğu ve vekil edeni bağlayacağı-
Vasiyete konu taşınmazın objektif imkansızlık nedeni ile davacı adına tapuya tescilinin mümkün olmadığı durumlarda, bu taşınmazın davacıya aidiyeti yönünden tespit kararı verilmesi gerekeceği-
Yönetim kurulu ihraç kararının iptali istemine ilişkin davada, kooperatif hissesinin devrinin yapıldığı tarihten sonra davacının, davalı kooperatifçe üye olarak benimsenmesine ve hakkında işbu dava konusu ihraç kararından önce bir kez ihraç kararı alınmasından sonra ve devirden itibaren 18 yıl 10 ay 11 gün geçtikten sonra devrin işleme konarak, davacının ortaklığının sona erdirilmesinin TMK. 2'deki dürüstlük kuralına aykırı olduğu-
Hukuken geçersiz olan sözleşmelerin haksız iktisap kurallarına göre tasfiyesinde, satış bedeli olarak verilen paranın, dava tarihindeki ekonomik etkenlerle birlikte ortalamaları alınarak, yapılan uyarlamalar sonucu ulaştığı alım gücü ve reel değerlerinin tespit edilmesi ve bu bedelin alıkoymada hükme esas alınması gerekeceği-
Sözleşmenin konusu, niteliği ve ödenecek miktar gibi hususlarda dikkatsizliği veya bilgisizliği sonucu gerçek iradesine uymayan beyanda bulunmak suretiyle esaslı hataya düşen tarafın sözleşme ile bağlı sayılamayacağı ve hataya düşen tarafın, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabileceği ve verdiği şeyi geri isteyebileceği-
Dava konusu haciz borçlu adresi dışında üçüncü kişi adresinde ve elinde yapılmış, bu haciz işleminden sonra takip dosyasında başka bir işlem yapılmamış olup üçüncü kişi "takibin danışıklı olduğunu ve amacın dava konusu iş makinesinin elinden alınmasının amaçlandığını" iddia ettiğinden, icra mahkemesince "borç kaynağı bono alacağının gerçek olup olmadığını tacir olan borçlunun ticari defterleri üzerinde yapılacak inceleme ile araştırılması gerektiği-
Davacının kendi rızasıyla geçtiği sürekli işçi kadrosunda on yıldan fazla bir süre geçirdikten sonra ''fark ücret isteği''nde bulunmasının dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı-