Sigortalıya yersiz ödenen yaşlılık aylıklarının davalılardan tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkin davada, davalıların murisinin yurt dışında bulunduğu sürelerde kendi nam ve hesabına çalışmasının bulunmaması nedeni ile zorunlu sigortalılık şartlarının bulunmadığı belirgin ise de, Medeni Kanunun 2. maddesinde düzenlenen iyiniyet kuralları çerçevesinde, anılan döneme yönelik primlerin Kurumca tahsil edip uzun süre nemalandırmasından sonra, sigortalılığın iptalinin iyiniyetle bağdaşmayacağı-
Faizin, asıl alacağın bir bölümü olmayıp, asıl alacağa bağlı fer’i nitelikte bir hak olduğu- Dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 113. maddesi (TBK m. 131.) uyarınca, asıl alacak sona erince fer’i hakların da sona ermiş sayılacağı- Faizin, asıl alacağa bağlı olmasına rağmen, asıl alacaktan ayrı olarak dava veya takip konusu edilebileceği- Asıl alacak için açılan davada faize ilişkin hakkın saklı tutulmamış olmasının, daha sonra faiz için ayrı bir dava açılmasına engel teşkil etmeyeceği, ancak, faiz isteğinin ayrı bir davaya konu yapılması halinde, dava tarihi itibariyle asıl alacağın ödenmemiş olması, ödenmiş ise ihtirazi kayıt konulması şart olup aksi halde faiz alacağının da sona ermiş sayılacağı-
Şeklen mevcut olan batıl bir hukuki işlemin konversiyon (hukuki tahvil) yolu ile bir hukuki sonuç bağlanabilmesi mümkün olduğu gibi; bir hukuki işlemin butlanının da dürüstlük kuralına (TMK md. 2) aykırı olarak ileri sürülemeyeceği, iptali kabil kararların ise, daha çok ortakların menfaatlerini koruyan düzenlemelere aykırılık teşkil eden, emredici kurallar dışında, yorumlayıcı ve şekle ilişkin kuralların ihlâl edildiği kararlar olup baştan itibaren geçersiz olmadıklarından, iptal edilinceye kadar geçerli bir kararın hüküm ve sonuçlarını doğurdukları- Genel kurul toplantısının yönetim ve denetim kurulu üyelerinin seçiminin açık oylama ile yapılacağına dair maddesinin 1163 s. Koop. K.'nun emredici nitelikteki 48. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle batıl olduğunun tespitine karar verilmesi gerekeceği-
Eşlerin boşanma iradeleri gerçek/samimi olsun veya olmasın, eylemli birlikteliklerini 5510 s. Kanunla getirilen yeni düzenleme sonrasında da sürdürdüklerinin veya söz konusu düzenlemeden itibaren anılan tür ve nitelikte bir beraberliğe başladıklarının kanıtlanması durumunda, başka bir anlatımla eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun saptandığı durumlarda, MK. mad. 2 kapsamında hakkın kötüye kullanımının varlığı kabul edilerek ilgililere gelir/aylık tahsisi yapılmaması, bağlanan gelirin/aylığın da kesilmesi gerekeceği-
Yersiz ödenen ölüm aylıklarının 5510 sayılı K.'nun 56. maddesi uyarınca yasal faiziyle tahsili istemine ilişkin davalarda, eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulmasının önem arz edeceği-
Sigortanın tespiti ve yaşlılık aylığı bağlanmasına ilişkin davada, davacının düzenli prim ödediği sürenin isteğe bağlı sigorta kapsamında değerlendirilmesi gerekeceği, aksinin TMK'nun 2. maddesinde ifadesini bulan objektif iyiniyet kuralları ile bağdaşmayacağı-
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davalı M.’ye husumet yöneltilemeyecek olmasına, davalı şirketin genel kurulunda dağıtılmasına karar verilen karın dağıtılmış olmasına, tahsil edilmesi gereken kira bedellerinin eksik tahsil edildiği, şirket gelirlerin az, giderlerinin ise olduğundan fazla gösterildiği kabul edilse dahi bu hususun davacıların dolaylı zararını teşkil etmesine ve dolaylı zararın şirkete ödenmesinin istenebilecek olmasına göre davacılar vekilinin davalı M. hakkında verilen karara ilişkin tüm temyiz itirazları ile aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddinin gerektiği-
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanmasının TMK'nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmayacağı ve kötüniyet iddiasının davanın her aşamasında ielri sürülebileceği-
Davacının prim ödemeleri gerçekleştirilmiş olup, davalı Kurumca primlerin uzunca süre kullanılmaması halinde bu ödemeye göre Sosyal Güvenlik Hukuku ilkeleri ve MK. 2 uygulanmasının zorunlu bir sonucu olarak sigortalıya uzunca bir süre sigortalı olduğu inancının verilmesi ve uzun süreli prim kullanımından söz edilemeyecek ve davacıya hak bahşetmeyeceği-
Şekil koşuluna uygun olmadığı için geçersiz olan arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesinin fiilen hayata geçirildiği, tarafların edimlerini ağırlıkla yerine getirdiğinin anlaşıldığı durumlarda bu sözleşmelerin geçersizliğinin ileri sürülememesi gerektiğinden sözleşme adi yazılı şekilde olsa bile, yüklenici edimini (bina meydana getirme borcunu) tamamen veya reddolunmayacak oranda yerine getirmişse, arsa sahibinin artık bu sözleşmenin geçersizliğini ileri sürmesinin hakkın açıkça kötüye kullanılması (TMK. 2) olacağı- Arsa payının tapuda yükleniciye geçirilmesi halinde de şekil eksikliğinin ileri sürülemeyeceği- Mahkemece, arsa sahibinin elinde teminat dairesi olarak tuttuğu anlaşılan bağımsız bölümün tapu kaydının iptaline karar verilen davaya konu inşaata ilişkin Belediye Başkanlığı'ndaki işlem dosyası getirtildikten sonra mahallinde uzman bilirkişi kurulu aracılığı ile keşif ve inceleme yapılması, inşaatın varsa tasdikli proje ve inşaat ruhsatı ile imar mevzuatına ve Deprem Yönetmeliği'ne uygun olarak yapılmadığının belirlenmesi halinde ilgili Belediye Başkanlığı'ndan tadilat projesi yapılarak inşaatın yasal hale getirilip getirilemeyeceği, getirilebilecek ise ruhsata aykırılığın giderilmesi için yapılması gereken işlemler ile giderlerinin keşif yapılarak bilirkişi kurulundan sorulması, davacıya bu konuda yetki ve makul süre verilmesi, davacının projeye aykırılığı verilen sürede gidermesi ve bu hususu mahkemeye bildirmesi halinde, mahkemece mahallinde uzman bilirkişi refakatinde keşif ve inceleme yapılması, yasal hale getirilmiş ise, davalı tarafından tamamlandığı anlaşılan eksikliklerin bedelinin; şayet inşaatın proje ve ruhsatı ile imar mevzuatı ve Deprem Yönetmeliği'ne uygun olarak yapıldığının tespiti halinde davalı tarafından tamamlanan eksikliklerin bedelinin; hükme en yakın tarih itibariyle mahalli piyasa rayiç bedelleri bulunup bu miktarın faizi dahil edilmeden mahkeme veznesine depo ettirilmesi ve karar kesinleştiğinde davalıya ödenmesi koşulu ile, yani birlikte ifa suretiyle davacı yüklenicinin tescil talebinin kabulüne karar verilmesi; davalının dava tarihi itibariyle davaya karşı çıkmakta haklı olduğundan yargılama giderleri, harç ve vekalet ücretinin davacıya yüklenmesi, inşaatın tadilat projesiyle yasal hale getirilmesinin mümkün olmadığının tespiti halinde ise davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-