Davacı şirketin müşterek imzalardan birisi sahte olarak atılmış 7 adet çek bedelini imza itirazında bulunmaksızın ödemesinin davacının sahte imzayla çek tedavüle koymayı alışkanlık haline getirip bu durumu benimsendiği şeklinde yorumlanamayacağı- Söz konusu çeklerden her biri davacı şirket adına müstakil bir borç ikrarı niteliğinde olduğundan, davacı şirketin sahtecilik suretiyle düzenlenen davaya konu çek nedeniyle sorumlu addedilemeyeceği ve sahtecilik iddiasının herkese karşı ileri sürülebileceği gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Bir belgenin delil başlangıcı sayılması için, bu belgenin kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından gönderilmiş yahut verilmiş olmasının gerektiği- Davacıya vekaletnamenin düzenlendiği gün ödeme yapılmış olmasının HMK’nin 202.maddesinde yer alan koşulları taşımadığından delil başlangıcı olarak kabul edilemeyeceği ve bu hususta tanık dinlenemeyeceği- Tapuda satış bedellerinin yüksek gösterilmesinde davalının kendisinin muvazaası söz konusu olduğu ve kural olarak hiç kimsenin kendi muvazaasına dayanarak bir hak talep edemeyeceği-
Davacının tapusunun iptali sebebiyle bir zararının oluştuğu kabul edilse bile bu zararın tapu sicil kayıtlarının doğru tutulmamasından kaynaklandığı söylenemeyeceği gibi tapu kaydında orman tahdidi sınırları içinde kaldığına dair şerh bulunan taşınmazı bilerek ve isteyerek satın alan ayrıca önceki tapu maliki tarafından şerhin tasarruf hakkını kısıtladığı gerekçesiyle açılan tapu kaydının iptali ile tazminat istemli davadaki alacağı temlik almasından dolayı uğradığı zararı TMK'nın 1007 nci maddesi uyarınca Devlet'ten isteyen davacının uğradığı zarar ile tapu işlemleri arasında nedensellik bağının varlığından da bahsetmek mümkün olmayacağından davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Salt belge eksikliği nedeniyle ödeme yapılmamasının TMK.'nun 2. maddesi gereği dürüstlük kuralına aykırı olduğu, sözleşmenin ifa edildiğinin kabulü gerektiği-
Tüzel kişilik perdesinin kaldırılması (aralanması)- Davanın genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tüzel kişilik perdesi aralanarak tahsili istemine ilişkin olduğu- Uyuşmazlığın, davalı şirketler arasında organik bağ bulunup bulunmadığı, tüzel kişilik perdesinin aralanması ilkesinin uygulanıp uygulanamayacağı, davacının davalı anonim şirketten olan ve genel kredi sözleşmelerinden kaynaklanan alacağını davalılardan talep edip edemeyeceği, talep edebilecek ise miktarı hususlarından kaynaklanmakta olduğu-
Dava konusu taşınmaz halen adına kayıtlı olan davacının uğradığını iddia ettiği bir zararının oluştuğu kabul edilse bile bu zararın sadece tapu sicil kayıtlarının doğru tutulmamasından kaynaklandığı söylenemeyeceği gibi zarar ile tapu işlemleri arasında nedensellik bağının varlığından da bahsetmek mümkün olmayacağından ve kıyı kenar çizgisi şerhli taşınmazı bilerek ve isteyerek satın alan davacının yoğunluğu dosya içeriğine yansıyan kendi kusuruna dayanarak hak talep edemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu payın satış tarihi ile önalıma konu payın davacı adına tesciline yönelik karar tarihi arasında uzunca bir sürenin geçmiş olması göz önüne alındığında bu durumun davacıyı amacı dışında zenginleştirdiği davalıyı da fakirleştirdiği ve bir tarafın diğer taraf zararına azımsanamayacak derecede oransız bir çıkar sağladığı, bu durumun dürüstlük kuralına aykırı olacağı, mahkemelerce, ön inceleme tarihi itibariyle resmi senetteki bedelin, vadeli bir mevduat hesabında depo edilmesine karar verilerek yargılama sürecinin uzaması nedeniyle önalım bedelinde meydana gelecek değer kaybının önüne geçilmesinin sağlanmış olacağı, belirtilen eksiklik giderildikten sonra işin esası hakkında bir hüküm kurulması gerektiği-
Kredi kartı ve taşıt kredi sözleşmesi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemi- Ödeme, borcu sona erdiren işlem niteliğinde olduğundan, her aşamada nazara alınabileceği- Mahkemece bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi de verilerek davacının tüm ödeme iddialarını karşılar, tereddütten uzak biçimde düzenlenmiş bilirkişi raporu alınarak karar verilmesi gerektiği-
Marka haklarına tecavüz- Haksız rekabet-Markalar arasında görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek anlamında benzerlik bulunması- Dürüstlük kuralı- Davalı kullanımlarına davacının sessiz kalması-
Kefalet sözleşmesini imzaladığı sırada eşin rızaya dair imzası yoksa da, daha sonra davalı banka ile yapılan yeniden yapılandırma protokolünde sırasında, davacının eşinin "davalı banka ile yaptığı sözleşmeye muvavafakat ettiğini" beyan etmesi karşısında, artık sözleşmenin başlangıcındaki eş rızasına dair imza eksikliğinin ileri sürülmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olacağı-