Ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal ve tescil isteğini içeren davada, dosyanın Adli Tıp Kurumuna gönderilerek temliki işlemde kullanılan vekaletnamenin düzenlendiği tarihte davacının hukuki ehliyete sahip olup olmadığının raporla saptanması, ehliyetsizliğin saptanması halinde davanın kabul edilmesi aksi halde vekalet görevinin kötüye kullanılmasına ilişkin ilkeleri karşılayacak şekilde soruşturmanın tamamlanması gerektiği-
Davacının özlük dosyasında davacıya iş yapış şeklindeki hatalar ve müşteri şikayetleri nedeniyle 27.07.2012 hatalı sarım nedeniyle müşteride gıda güvenliğine neden olan olay nedeniyle ihtar, 14.03.2013 aktarma için çıkan bobini deşeye atma nedeniyle 1 yevmiye kesme cezası ve orsiyal kalınlığı siparişe uygunsuzluk nedeniyle ihtar, 28.5.2013 alan tertip düzenine uymadığından ihtar, 28.5.2013 siparişte müşteri şikayetine neden olduğundan ihtar, 22/7/2013 siparişteki ciddi ihmali nedeniyle 1 yevmiye kesme cezası, 08/01/2014 baskı yerinde bozuk mamülün müşteriye gönderilmesinde hatalı olduğundan 2 yevmiye kesme cezası, aynı tarihte Eylül ayında 13 kez çay molasını aştığından İHTAR (25/10/2013 tr savunmasında farkında olmadan aşmış olabileceğini bildirmiş) cezası verildiği, raporlarına gelince; 20.02.2012 2 gün viral siğiller, 9-15/3/2012 7 gün el bileği ve elin açık yarası, 7-8/4/2012 2 gün yumuşak doku tramvası, 13-22/4/2012 10 gün yumuşak doku tramvası, 12/5/2012 1 gün bel ağrısı, 12/6/2012 1 gün gastroenterit, 9-18/8/2012 10 gün septoplasti, 19-23/8/2012 5 gün septoplasti, 13-15/2/2012 3 gün bel ağrısı, 12/5/2013 1 gün bel ağrısı, 10/06/2013 1 gün bel ağrısı, 12/6/2013 1 gün lumbolji, 19/7/2013 4 gün iş kazası, 23/7-01/8/2013 10 gün yara, 27/10/2013 1 gün bel ağrısı, 16-17/11/2013 2 gün bel ağrısı, 27/11/2013 1 gün miyalji, 21/12/2013 2 gün bel ağrısı nedeniyle raporları bulunduğu, davacı hakkında tutulan müteaddit tutanaklar ve dinlenilen tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde davacının genel olarak verilen işi olması gerektiği gibi yapmadığı; bu davranışlarının uyarılara rağmen bir kaç kez tekrarlandığı anlaşılmakla davacının eylemleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde geçerli fesih nedeni oluşturacak nitelikte bulunduğundan ve işyerinde olumsuzluklara neden olduğundan işverence iş ilişkisinin sürdürülmesi beklenemeyeceği-
Aidat yükümlülüğü bulunan bir kooperatifte ortağın uzun süre kooperatife uğramaması ve aidat borcunun bulunup bulunmadığını takip etmemesi, üyeliğinin sona erdiğini zımnen kabul ettiği, yani üyelik haklarından zımnen vazgeçtiği, eylemli olarak ortaklıktan çıkma iradesini yansıttığı anlamına geleceği, böyle bir ortağın açtığı davanın da iyiniyet kuralına (TMK. mad 2) aykırı düştüğünün ilke olarak kabul edilmesi gerekeceği- Ortaklık hak ve sıfatına bağlı olarak dava açan kişinin, yargılama sırasında bu sıfatı sona erecek olursa artık davayı takip ve sonuçlandırmakta hukuki yararının kalmayacağı-
Üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekâlet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması gerekeceği-
Kötü niyetli olmasa da alacaklı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesinin hakkın kötüye kullanılması teşkil edeceği; bu durumun hukuk düzeni tarafından korunamayacağı- Mahkemece " aynı ilamda hüküm altına alınan alacak kalemleri için tek ve aynı dosya ile ilamlı icra takibinde bulunulmasını zorunlu kılan türden yasal düzenlemenin mevcut olmadığı, borçlunun yalnızca takip dosyalarının birleştirilmesini talep edebileceği" gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Borçlu ile alacaklının danışıklı sözleşme veya belgelere dayanarak, muvazaalı olarak birlikte hareket etmesi; çeşitli sebeplerle aralarında borç ilişkisi bulunmadığı halde alacaklının gerçekte olmadığı halde alacaklıymış gibi icra takibine başladığı durumlarda, bir kişinin, yasaların kendisine verdiği hakkı kötüye kullanarak yarar elde etmesi, iyi niyet kuralları ile bağdaşmayacağından, bu durumlarda, davacı üçüncü kişinin, istihkak davası içinde muvazaa iddiasında bulunarak, muvazaa iddiasını muvazaalı işlemin tarafı olmadığından tanık ve yemin dahil her türlü delille ispat edebileceği- Geçerli bir borç ilişkisinin varlığının, istihkak davasının görülebilmesi için şart olduğu- Mahkemece, öncelikle davacı üçüncü kişinin takibe dayanak borç ilişkisinin muvazaalı olduğu yönündeki iddiasının değerlendirilerek, bu konuda tarafların tüm delilleri toplanarak, bunun yanı sıra, bonoda yazan "nakden" kaydı da gözetilerek ve "nakden" kaydının aksinin iddia edilmesi halinde ispat külfeti de değerlendirilerek, alacaklının borç ilişkisinin doğduğu zaman itibariyle ekonomik durumunun ve takibe dayanak bonodaki miktar itibariyle ticari iş yapabilme olanağının bulunup bulunmadığının araştırılması, bu kapsamda gerek görülürse zabıta araştırması yapılması, banka kayıtlarının, borçlu şirket kayıt ve defterlerinin araştırılması gerektiği-
Sözleşmeye bağlılık ilkesinin, hukuki güvenlik, doğruluk, dürüstlük kuralının bir gereği olarak sözleşme hukukunun temel ilkesini oluşturduğu- Davacının istemi kira bedelinin tespiti olup kira uyarlaması istemi bulunmadığından mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacı işçi yasal koşullara sahip olmasına rağmen, önce iş bulmuş ve sözleşme imzalamış, daha sonra ise iş sözleşmesini yaş hariç emeklilik koşullarını taşıdığı gerekçesi ile feshetmiş, davacı işçi fesih hakkını dürüstlük kuralına uygun kullanmamış olup, davacının kıdem tazminatı isteğinin reddi gerekeceği-
Vekalet görevinin kötüye kullanılması nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin davada, taşınmazın akit tarihindeki gerçek değeri keşfen belirlenmemiş olup, intikal işleminin davacıların tarafından mı, yoksa onlar adına vekil eliyle mi gerçekleştirildiği, temliki işlem sonrasında davacılara bir bedel ödenip ödenmediği, temlikin davacıların gerçek iradesini yansıtıp yansıtmadığı da açıklığa kavuşturulmamış olduğundan, mahkemece, uzman bilirkişi aracılığıyla keşif icra edilip, taşınmazların gerçek değerinin saptanması, intikal işlemine esas resmi akitin incelenmesi, davalı vekilin HMK. mad. 169 gereğince isticvabına karar verilip, satış bedelinin ödenip ödenmediği, ödenmiş ise ne şekilde ödendiğinin sorulması ve bunların sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davaya dayanak kredi sözleşmesinin akdolunduğu tarihten onbir yıl geçtikten sonra davalılar vekilince TBK 584. maddesi uyarınca kefillerin eşlerinin rızası olmadığının ve böylece kefaletin geçersiz bulunduğunun savunulmasının iyiniyetle bağdaşmayacağı-