Taraflar arasında gecikme cezasının davalı tarafça ödenmesi ve davacı tarafça tahsil edilmesi şeklinde zımni irade beyanları uyuşmuş ve taraflar arasında bu yönde karşılıklı güven oluşmuş ve âdeta yeni bir sözleşme ilişkisi kurulmuş olup, daha sonra tapu devrinin yapılmış olduğu anlaşıldığından, bu yeni sözleşme ilişkisinde resmi yazılı şekle uyulmadığının ileri sürülmesinin iyiniyet kuralları ile bağdaşmayacağı, artık davalının, sözleşmenin davacı tarafça feshedildiği ve feshe rağmen gecikme cezası talep edilmesinin TMK'nın 2. maddesine aykırı olduğu yolundaki savunmalarının, TMK'nın 2. maddesine aykırı olduğunun kabulü gerektiği- 
İyiniyetli olan davacı işçiye karşı taraf olmadığı muvazaanın ileri sürülemeyeceği, akdin hükümsüzlüğünün davacıya karşı ileri sürülmesinin T.M.K.nun 2. maddesindeki iyiniyet kurallarına aykırı olması ve hiç kimsenin kendi hilesinden yararlanamayacağı ilkesi gereğince muvazaalı işlemi yapan davalı limited şirketin davacının hüküm altına alınan işçilik alacaklarından diğer davalıyla birlikte sorumlu tutulması gerekeceği-
Tarafların artık o akitle bağlı tutulmasının adaletsizliğe yol açacağı durumlarda T.M.K.nun 2. maddesindeki dürüstlük kuralının bir gereği olarak hakimin sözleşmeye müdahalesinin istenebileceği-
Taşıma sigorta poliçesine dayalı rücuan tazminat istemine yönelik davada, davacı nezdinde sigortalı emtianın davalı tarafından İtalya'dan Türkiye'ye taşıması sırasında hasarlandığı, taşımaya konu yük, kimyasal madde veya ilaç ve benzeri nitelikte bulunmadığından, istiflenmesi ya da yüklenmesinin özel veya teknik nitelikte bir bilgiyi gerektirmediği, dosyada mevcut fotoğraflardan yüklemenin hatalı yapıldığı açıkça görüldüğünden bu durumun tespitinin uzmanlık veya araştırma yapılmasını gerektirmediği, bu durumda davalı taşıyıcı tacir olup, basiretli biçimde hareket etmek zorunda olduğundan, davacı vekilinin rapora ilişkin itirazları nazara alınıp, davalı taşıyıcının yükleme ve istifleme bakımından nezaret yükümlülüğünü ihlal ettiği ve müterafik kusurlu olduğu kabul edilip, kusur oranları yönünden gerektiğinde ek rapor alınması ya da yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması ve neticesine göre karar verilmesi gerekeceği-
Önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescili istemine ilişkin davada, zeminde davacının ve davalının veya davalıya pay satan kişilerin kullandığı yer olup olmadığının belirlenmesi ve davacının taşınmazın belli bir yerini kullandığı ve önceki paydaş zamanında hak iddia etmediği yere karşılık gelen payın satılması üzerine önalım hakkını kullanıp kullanmadığı araştırılması gerektiği-
Muris muvazaasına dayalı davalarda zamanaşımı söz konusu olmayıp, işlemin muvazaalı olması durumunda üzerinden bir zaman geçmesi halinde geçerli hale gelmeyeceği ve herhangi bir süreye bağlı olmaksızın her zaman açılabileceğinden; muris muvazaasına dayalı olarak dava açılmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde değerlendirilemeyeceği-
Vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiası bakımından bir inceleme yapılmadan sadece ehliyetsizlik yönünden karar verilmesinin hatalı olduğu-
Üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, davacının, vekili davalının kendi talimatına uygun davranmadığını, vekilinin sadakat ve özen borcuna aykırı hareket ettiğini tanık bildirmek suretiyle ispat edemediği, bu sebeple davanın reddine karar verilmesi gerekeceği- Davacı ile davalı arasında inşaat yapımına dair sözleşme yapıldığı, davacı adına dava dışı vekilinin inşaat işinden dolayı eksiksiz olarak konutları teslim aldığına dair tutanak imzaladığı, ancak davacı ile dava dışı vekili arasında başka bir mahkemede görülmekte olan tapu iptali ve tescil davaları olduğu, eldeki davada ise, davacının çekişme konusu taşınmaz temliki bakımından vekili davalının vekalet görevinin kötüye kullandığı iddiasını ispat ettiğini söyleyebilme imkanının olmadığı, yani, davacının, vekilinin kendi talimatına uygun davranmadığını, vekilinin sadakat ve özen borcuna aykırı hareket ettiğini tanık bildirmek suretiyle ispat edemediği-
Taraflar arasında imzalanan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin geriye feshinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin davada, davalıya ait iki dairenin tamamen, bir dairenin ise kısmen tamamlandığı iddia edilmiş olup, uyuşmazlık konusu işin mevzuata uygun olması ve davacı tarafından yapılmış olması halinde davalının faydalanabileceği kısımlara ilişkin olmak üzere dava tarihindeki rayiç bedeli üzerinden inşaat bedelini, davacının talep edebileceği, imara aykırı inşaat için ise davacının bir hak iddia edemeyeceği-
Davacının vekiline satış yetkisi vermiş olmasının vekilin vekâlet görevini kötüye kullanmak suretiyle vekil edeni zararlandırma amacıyla hareket etmesini gerektirmeyeceği-