Askeri Yüksek İdare Mahkemeleri 1602 sayılı kanun hükümlerine kurulmuş ve yargılama yapan mahkemeler olup, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulüne göre yargılama yapmadığından, bu mahkemeler kendi özel kanununa göre yargılama yapıp karar verdiğinden, takip konusu Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kararının icrasında İYUK'un 28.maddesinin uygulanmayacağının gözetilmesi gerektiği-
Feshin geçersizliği ve işe iade kararı sonrası, işçinin işe başlatılması için başvurusu ile işverenin işe davetinin de dürüstlük kuralı kapsamında samimiyet noktasında sorgulanması ve işverenin sözleşme ile kararlaştırılan nakil veya başka yerde görevlendirme yetkisini saklı tutan kuralın da objektif iyiniyet kuralı kapsamında değerlendirilmesi gerekeceği-
Taşınmaz devri yükümlülüğü getiren sözleşmelerin resmi şekilde yapılmasının zorunlu olduğu, 818 sayılı BK'nın 11. (TBK'nın 12.) maddesi uyarınca, kural olarak kanunun emrettiği şekle uyulmaksızın yapılan sözleşmelerin ise geçersiz olduğu, ancak, şekil koşuluna uygun olmadığı için geçersiz olan arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesinin fiilen hayata geçirildiği, tarafların edimlerini ağırlıkla yerine getirdiğinin anlaşıldığı durumlarda artık bu sözleşmelerin geçersizliğinin ileri sürülmesinin mümkün olmadığı- Sözleşmeyle yükleniciye bedel olarak verilmesi kararlaştırılan taşınmazın devrine ilişkin yüküm, taşınmaz tapuda yükleniciye devredilerek gerçekleşmişse, başlangıçta geçersiz olan sözleşmenin geçersizliğinin ileri sürülemeyecek hale gelmesinin, şekil zorunluluğunun istisnası olduğu- Paylı taşınmaz malın özgülendiği amacın değiştirilmesinin, korumanın veya olağan şekilde kullanmanın gerekli kıldığı ölçüyü aşan yapı işlerine girişilmesi olağanüstü tasarruflardan sayıldığından, oybirliği ile aksi kararlaştırılmış olmadıkça, bütün paydaşların kabulüne bağlı olduğu, öncelikle sözleşme konusu taşınmazlar üzerine arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapılabilmesi ve yapılan sözleşmenin paydaşları ve yükleniciyi bağlayıcı olması için tüm paydaşlarca ya da yetkili temsilcilerince sözleşmenin imzalanmış olması veya yapılan sözleşmeye "onay" verilmesinin zorunlu olduğu, sözleşmenin feshi ya da iptali davasının "olağanüstü tasarruf" niteliğinde olduğu-
Murisin davalıyı vekaletten azletmemiş olması, aradaki güven ilişkisinin devam etmesi, vekilin sadakat, özen borcuna aykırı davranmasını, murisi zararlandırmasını, vekalet görevinin kötüye kullanılmasını haklı kılamayacağı-
Önalım davalarında fiili taksime değer verilmesi için taksimin yazılı olarak yapılması ya da taşınmazın çok sayıda paydaşının bulunması halinde tüm paydaşları tarafından fiilen kullanılan bölümlerin olmasının gerekmediği- Davacının kullandığı ve davalıya pay satan kişilerin kullandığı ayrı ayrı bölümler var ise satıcı zamanında kullanıma karşı çıkmayan, o yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda pay satışı nedeni ile önalım hakkını kullanmasının dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı-
Yazılı boşanma anlaşmasındaki boşanmanın fer'i niteliğinde olmayan mali haklara ilişkin düzenleme, anlaşmalı boşanma şartına bağlı bir sözleşme niteliğinde olup, anlaşmalı boşanma şartı gerçekleşmediğinden herhangi bir hukuki sonuç doğurmayacağı, taraflar anlaşmalı olarak boşanmadıklarına ve bu sebeple taraflar arasındaki yazılı boşanma anlaşması, boşanmanın eki haline getirilmediğine göre, bu yazılı boşanma anlaşmasına aykırı davranmanın dava hakkının kötüye kullanılması (TMK. mad. 2) olarak değerlendirilerek davanın reddine karar verilmesinin isabetli olmadığı-
Satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanmasının TMK’nın 2.maddesinde düzenlenen dürüst davranma ilkesi ile bağdaşmayacağı, dolayısıyla, davacının isteminin reddi gerekeceği-
Belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışan işçinin iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedilemeyeceği- İşyerinden otuzdan az işçi çalışıyor, işçinin işyerinde altı aydan az kıdemi var, işçi belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışıyor veya işçi işveren vekili veya yardımcısı konumunda çalışıyor ise iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacağı- Herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğu, bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeninin korumayacağı- İşçinin iş sözleşmesinin altı aylık kıdem koşulunu doldurmasına yakın bir süre kaldığında feshedilmesi halinde, iş güvencesi hükümlerinden yararlanıp yararlanmayacağının tartışmalı olduğu- Hakkın kullanılırken dürüstlük kuralına uyulması ve işçi lehine yorum ilkelerinden hareket ederek, somut olayın özelliğine göre 6 aylık kıdem koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin değerlendirilmesi gerektiği- Altı aylık kıdemin hesaplanmasında çalışılan gün ile fesih bildiriminin yapıldığı tarihte çalışılan(veya çalışılmış sayılan) günün dikkate alınması gerektiği-
Davacının, dava dışı X şirketi ile kar payı ortaklık sözleşmesi yaparak sessiz ortak olup bir miktar para yatırdığı- Ortaklık sertifikası aslını düzenleyen dava dışı Y ile davalı şirketlerin X Şirketler topluluğuna dahil şirketler olup, tüzel kişilik perdesinin aralanması kuralı gereği davalıların sorumluluğunun söz konusu olduğu-
Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir hak olduğu, bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğcağı ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale geleceği-Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmayacağı-