Davacının, haciz ve ilk kesinti tarihinin üzerinden uzunca bir süre geçmesine rağmen ücret niteliğindeki ikramiye ve izin ücretinden kesinti yapılmasına açıkça karşı koymayarak zımni rıza gösterdiği- Ancak 21/09/2011 tarihinde İcra Hukuk Mahkemesine şikayette bulunarak haciz ve kesinti işlemine karşı açıkça rıza göstermeme iradesini ortaya koyduğu- Bu hal ve şartlar altında, davacının geçmişe dönük yapılan kesintilerin iadesini istemesi Medeni Kanun'un 2. maddesindeki dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edeceği-
Ölümü tarihinde murisin ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise mirasın reddedilmiş sayılacağı-Mirasçıların, mirası kabul anlamına gelecek davranışlarda bulunmadıkça yani zımnen mirası kabul etmiş olmadıkça her zaman murisin ödemeden aczinin tespitini isteyebilecekleri; terekeyi sahiplenmiş olan veya sahiplenme anlamına gelen işleri yapan mirasçıların, bundan sonra terekenin borca batık olduğunu ileri sürmelerinin dürüstlük kuralına aykırı olacağı, hakkın açıkça kötüye kullanılmasını da hukuk düzeni korumayacağı -
Şirketin muamele merkezini taşıdığı -ticaret sicili gazetesinde ilan edilen- yer asliye ticaret mahkemesinde iflasın ertelenmesi davasının görüleceği-  İflasın ertelenmesi davasından önce, şirketin kayıtlı olduğu ticaret sicilinin (ve bunun sonucunda, yetkili mahkemenin) değiştirilmesi, hakkın kötüye kullanılması sayılır mı?
TMK. m. 706, 6098 sayılı TBK. m. 237 ve Tapu Kanunun 26. maddesi hükümlerine göre, tapulu taşınmazların satış ve devri tapu sicil memuru önünde yapılacak resmi sözleşme ile geçerli olacağı- Elbirliği mülkiyetine tabi taşınmazlarda miras payının devri konusunda mirasçılar arasında yapılan sözleşmeler yazılı olmak koşulu ile geçerli olduğu, (TMK.nun 677. mad.) resmi şekil şartı öngörülmediği- Terekeye dahil taşınmazlar, paylaşılması ya da elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete çevrilmesi ile miras malı olmaktan çıkacağı, bu aşamadan sonra paydaşlar arasındaki ilişki miras ilişkisi olmayıp mal ortaklığına dönüştürüldüğünden paylı mülkiyet esaslarına göre malik olan kişiler arasındaki paylaşım ve pay devrinin genel kurala göre tapu sicil memuru önünde resmi şekilde yapılmasının zorunlu olduğu-
E.tmanın önlenmesi, yıkım ve eski hale getirme isteğine ilişkin açılan davada, çekişme konusu taşınmazın paylı mülkiyete tabi olduğu- Tarafların kabulünde olduğu gibi tüm paydaşlar arasında harici bir taksim sözleşmesi bulunduğu gibi uzun zamandan beri kullanım şekli yönünden fiili bir durumun yaratıldığı halde davacının kullanımına bırakılan kısmına ev yapmak suretiyle davalı tarafından tecavüz edildiği- Davacının kullanımına bırakılan bölüm yönünden elatmanın önlenmesine karar verilmesi gerektiği- 
Kötü niyetli olmasa da alacaklı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde borçlu tarafa fazladan masraf yükletilmesine neden olunması hakkın kötüye kullanılmasıdır ve hukuk düzeni tarafından korunamayacağı-
Elbirliği mülkiyetinde paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabileceği, ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı olmadığı- Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekeceği-Men edilmedikçe paydaşların birbirlerinden ecrimisil isteyemeyeceği, intifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlı olduğu- Ecrimisil davalarında davalının uzun süreli kullanımı söz konusu ise, bu kullanıma ses çıkarmayan davacının zımni muvafakatinin var olduğu yönünde “fiili karine” oluşacağı ve bu karinenin aksi davacı tarafından kanıtlanmadıkça, ecrimisil talep edilmesinin Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edeceği-
Paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planının olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulması, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılması, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlığın, TMK'nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği-
Alışveriş merkezinde meydana gelen darp suretiyle yaralanma nedeniyle yeterli güvenlik önlemini almayarak olayın meydana gelmesinde ve faillerin yakalanamamasında kusuru bulunan AVM yönetimi, mağaza ve güvenlik şirketi hakkında manevi tazminat istemi-
Tarafların iradelerini etkileyip sözleşmeyi (boşanma protokolünü) yapmalarına neden olan şartlar daha sonra önemli surette, çarpıcı, adaletsizliğe yol açan olayların gerçekleşmesi ile değişmişse, tarafların artık o akitle (boşanma protokolüyle) bağlı tutulmayacağı ve değişen bu koşullar karşısında TMK.'nun 2. maddesinden yararlanılarak sözleşmenin (boşanma protokolünün) yeniden düzenlenebileceği- Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilip, delilleri toplanıp, iddia ve savunmaları değerlendirilip, nafaka takdir edilirken taraflar arasında mevcut olan denge durumu da dikkate alınarak, hakkaniyet ilkesi (TMK. mad. 4) gereğince nafakanın artırılıp artırılmayacağının değerlendirilmesi gerektiği-