Sözleşme yapıldığı andaki, karşılıklı edimler arasında var olan dengenin, sonradan şartların olağanüstü değişmesiyle, taraflardan biri aleyhine katlanılamayacak derecede, büyük ölçüde bozulması durumunda, sözleşmeye bağlılık ve sözleşme adaleti ilkeleri arasında bir çelişkinin hasıl olacağı ve artık bu ilkeye sıkı sıkıya bağlı kalmanın adalet, hakkaniyet ve objektif hüsnüniyet kaidelerine aykırı bir durum yaratır hale geleceği– Uyarlama davasının dinlenebilirlik koşulları...
Davalı bankaca belirlenen faiz oranının makul olup olmadığının tespiti için, davalı banka ile aynı sektörde faaliyet gösteren bankaların faiz oranlarının tespiti ve onlarla mukayesesi yapılarak arttırılan faiz oranlarının ayrıca objektif iyi niyet kurallarına uygun olduğunun denetlenmesi gerekeceği–
MK’nun 2. maddesinde ifadesini bulan evrensel nitelikteki dürüstlük kuralları ışığında, 1 günlük, en önemlisi nitelik ve kapsamı ortaya konmayan, kuşkulu ve hayat deneyimlerine uyun düşmeyen olgulara dayanmak suretiyle, davacının SSK nezdinde isteğe bağlı sigortalı olmak istemesinin kabul edilemeyeceği–
Davacılar mirasbırakanlarının ölümünü bildikleri halde menfaatleri icabı ses çıkarmayıp, hesaplayamadıkları sonuçları gördükten sonra bu durumu ileri sürmelerinin hakkın kötüye kullanılması olacağı-
Ayıp ihbarına ilişkin yasal sürelerin geçmesinden çok sonra, davacı satıcı şirketin, alıcı davalı şirkete, makinelerdeki ayıpların varlığını kabul ettiğini açıkça gösterecek ve bunların giderilmesini taahhüt ettiğini ortaya koyacak nitelikte bir çok yazı gönderdiğinin anlaşılması durumunda, artık, satıcının ayıp ihbarının süresi içerisinde olmadığı gerekçesiyle, bu ayıplar nedeniyle tekeffülünün bulunmadığını ileri süremeyeceği, böyle bir iddianın MK’nun 2. maddesindeki iyiniyet kurallarına da aykırı düşeceği– .
Kurum’un, davacıyı kapsama alıp, bunun bildirimi ve vermiş olduğu güven duygusu ile dışarıdan tüm primleri 1992 yılında tahsil edip 2000 yılına kadar kullandıktan sonra sigortalılığın kesintiye uğradığından bahsedilerek, ödenen süreleri geçersiz saymasının, MK’nun 2. maddesinde açıklanan «objektif iyiniyet» kuralı ile bağdaşmayacağı ve Anayasal sosyal güvenlik görevi ve MK’nun 2. maddesi gereğince, davalı Kurum’un yapmış olduğu iptal işleminin yerinde olmadığı–
Her olayın özelliğine göre koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin, MK. 2. maddesindeki hususlar dikkate alınarak hakimin takdirine bırakılması gerekeceği - MK’nun 2. maddesi uyarınca sözleşme fiyatlarıyla işe devam etmesini yükleniciden beklemenin iyiniyet kurallarıyla bağdaşıp bağdaşmayacağının, tarafların durumu ve sözleşmedeki amaç dikkate alınarak değerlendirilmesi gerekeceği–
Önalım bedelinin satıcı ile davalı arasındaki anlaşmada kararlaştırılan bedel olması gerekeceğine dair yasada açık bir hükmün yer almadığı ve bu nedenle nesnel olayların yarattığı kıymet değişikliklerinin, satıştan uzunca bir süre geçtikten sonra açılan önalım davalarında, davayı açan paydaşın ödeme borcuna yansıtılması gerekeceği–
Önalım davasına konu edilen payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlar arasında aynen bölünerek kullanılması halinde payın satışı sebebiyle önalım hakkının kullanılması dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı-
Asli müdahillerin davanın tarafların bağımsız bir haklarının ve menfaatlerinin olduğu açıkca görüldüğünden; asli müdahillerin istemleri ve sundukları delillerle diğer taraf delillerini birlikte değerlendirmek; davacı ve asli müdahillerin istekleri hakkında (ayrı veya birlikte) karar verilmesinin gerekeceği- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ve Yargıtay’ın kökleşmiş içtihatlarına aykırı olarak farklı hukuki sonuçlara yol açacak bir uygulama ile asli müdahalenin fer’i müdahale olarak kabulüne karar verilemeyeceği-