Davada, sonradan adiyen yapılan 27.10.1998 tarihli protokolde belirlenen ifaya ekli ceza istenmesi üzerine, düzenleme şeklinde yapılmayan bu protokol yüklenicinin durumunu sonradan ağırlaştırdığı için -kural olarak- geçersiz ise de, davacıların bu protokolede dayanarak yaptıkları itiraza uğramayan icra takipleri sonucu istedikleri önceki döneme ilişkin cezalar, davalı yüklenici tarafından kabul edilerek ödendiğinden, bu protokolün artık yüklenici tarafından ifa suretiyle benimsendiği aşikar olduğundan, bu durumda, protokolün geçersizliği savunmasının, MK’nun 2. maddesindeki objektif iyiniyet kuralıyla bağdaşmayacağı–
Hukukça yasaklanan amaca dolambaçlı yollardan ulaşıldığı ve kanuna karşı hile yapıldığı, davalı tarafından değil de başka yayın tarafından yapılıyormuş gibi gösterilerek gazetenin satışını arttırılmak suretiyle kâr elde edilmesi durumunun MK’nun 2. maddesine aykırılık teşkil edeceği–
İşin yürütülmesinin devredilmesine ve doğabilecek zararlardan yüklenicinin sorumlu olacağının sözleşmede belirtilmesine rağmen, ilgili kamu kurumunun, sorumluluğa ilişkin bu devri ortadan kaldıracak ve bunu işi yüklenenle birlikte üstlendiğini gösterecek tutum ve davranışlar bulunduğu taktirde, artık kendi sorumluluğunun mevcut olmadığını ileri süremeyeceği, böyle bir savunmanın MK’nun 2. maddesindeki hakkın kötüye kullanılması yasağına aykırı olacağı–
Medeni Kanunun 2. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen «hakkın kötüye kullanılması yasağının» amacının hakime özel ve istisnai hallerde (adalete uygun düşecek şekilde) hüküm verme imkanı sağlamak olduğu, bu kuralla kanun ve hakkın mutlaklığı ilkesine istisna getirildiği, ancak bu kuralın taliliği (ikinciliği) gözetilerek öncelikle her meseleye ona ilişkin kanun hükümleri tatbik edileceği, uygulanan kanun hükümlerinin adalete aykırı olabileceği bazı istisnai durumlarda da 2. maddedeki kuralın haksızlığı tashih edici bir şekilde uygulanabileceği–
Davalının henüz vesayeti sona ermeden imzaladığı kefalet akdinin geçerliğinden söz edilemeyeceği, olayda da MK. 2. maddesi hükmünün uygulanma olanağının da olmayacağı–
Dışarıya (başkalarına) karşı kendisini bir gazetenin sahibi olarak ilan eden kişinin, “ o gazetenin eylemlerinden sorumlu olmayacağını ve kendisine husumet yöneltilemeyeceğini” ileri sürmesinin, “dürüstlük kuralı” (MK.2) ile bağdaşmayacağı –
Haksız iktisap kuralları uyarınca, geçersiz sözleşmelerde taraflardan herbiri diğer tarafın ifa ettiği edimi iade ederken harici satış günü ile geri ödemenin istendiği tarih arasında geçen sürede; enflasyon ve diğer objektif nedenlerle meydana gelen artışların gözetilmesinin gerekeceği–
Ekonomik gelişmelerden (4 Nisan 1994 Kararlarından) 1 yılı aşkın bir zaman geçtikten sonra uyarlama talebinde bulunulmasının iyiniyet kurallarına aykırı düşeceği–
Her bir paydaş pay karşılığı belli bir yer kullandığından yukarıda belirtildiği üzere davacının tapudaki pay satışından yararlanarak şufa hakkı kullanması Medeni Kanunun 2. maddesi gereğince objektif iyiniyetle bağdaşmayacağından davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Vekil ile sözleşme yapan kişinin Medeni Kanunun 3. maddesi anlamında iyiniyetli olması halinde, yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşmenin geçerli olacağı ve vekil edeni bağlayacağı, vekilin vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu hususun vekil ile vekalet eden arasından bir iç sorun olarak kalacağı, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olmayacağı, ancak üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmamasının Medeni Kanunun 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmesi gerekeceği–