Dava konusu taşınmaz ile ilgili davalı tarafın fiili taksim savunmasının araştırılarak sonucu doğrultusunda bir karar verilmesi,eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekeceği, davalı taraf eylemli paylaşma iddiasını kanıtlamakla yükümlü olup, eylemli paylaşma savunmasını tanık dahil her türlü delil ile kanıtlayabileceği-
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz, paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanmasının TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmayacağı, eylemli paylaşmanın varlığı halinde açılan önalım davasının reddedileceği-
İşyeri kayıtlarının, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgelerin, işyeri iç yazışmalarının, ücret bordrolarının delil niteliğinde olduğu, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda, tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerektiği-
Temsil yetkisinin de TMK' nın 2. maddesindeki genel ilke uyarınca dürüstlük kurallarına uygun olarak kullanılması gerektiği, bu kurala aykırı olarak kullanılan ve bu yüzden hakkın kötüye kullanılması niteliğinde bulunan bir kullanımın hukuk düzenince korunmayacağı, temsil yetkisinin kötüye kullanıldığını üçüncü kişinin bilmesi ya da ihmal yüzünden bilmemesi durumunda sözleşmenin geçerli olmayacağı-
Çekişme konusu payın davalıya temlikinin 1971 yılında gerçekleştirildiği, miras bırakanın öldüğü 1981 tarihinden itibaren yaklaşık 30 yıldır dava açılmadığı, her ne kadar muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı açılan davalarda zamanaşımı ve hak düşürücü süre sözkonusu değil ise de; aradan bunca zaman geçtikten sonra dava açılmasının dürüst davranma kuralı ile bağdaşmadığı gibi muvazaa iddiasının da kanıtlanamadığı-
2006 yılında satılan fındık satış bedelinin dava tarihi olan 2011 yılına kadar ödenmemesi nedeniyle açılan alacak istemine ilişkin davacının, 2500 kg fındık teslim ettiği ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla mevcut alacak miktarını talep ettiği davada mahkemece fındığın teslim tarihi ile davanın açıldığı tarih gözönünde bulundurularak MK'un 2. maddesi üzerinde de durulmak suretiyle oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
TMK. 'nun 2. maddesi uyarınca, inşaatın % 90 ve üzeri oranına ulaşması ve kalan eksik işlerin sözleşmede amaçlanan kullanıma engel oluşturmadığının belirlenmesi halinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin ileriye etkili fesih koşullarının gerçekleştiğinin gözetilmesi, bu koşulların gerçekleşmemesi halinde ise davacı tarafça feshin ileriye etkili sonuç doğurmasına ilişkin hükmün temyiz edilmemesi nedeniyle davalı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gözetilerek tasfiyeye ilişkin herhangi bir hüküm kurulmaksızın sözleşmenin ileri etkili olarak feshine karar verilmesiyle yetinilmesi gerektiği, inşaatın yasal hale getirilip getirilemeyeceği hususunda herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmadan sözleşmenin ileri etkili olacak şekilde feshine karar verilemeyeceği-
Yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlet’e ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta şeklen iyi niyetli gözükeni değil gerçekten iyi niyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulmasının, bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesinin ve değerlendirilmesinin gerekeceği-
Dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının yerinde olmadığı-
Bedeli ödenmiş olan fatura tutarlarının geç ödenmesi nedeniyle temerrüt faizinin tahsili için girişilen takibe davalının itirazının iptaline ilişkin davada, taraflar arasında akdedilen sözleşmede asıl borç tutarı ödendikten sonra faizin de ayrıca istenebileceğine ilişkin açık bir hüküm bulunmadığından, mahkemece, BK. 113 (TBK. 131) gereğince bir karar verilmesi gerekeceği-