Tescilli bir tasarımın, hukuken korumadan yararlanabilmesi için bazı özelliklere sahip olması gerektiği; bunların en başında kamu düzeni ve genel ahlaka aykırı olmama halinin geldiği- Davacı işletmesindeki üretim araçlarına el konulması sebebiyle davacının üretim yapmasının davalı tarafından bir hakka dayalı olmaksızın kötüniyetle engellenmiş olduğundan, davacının meydana gelen zararının tazmini yoluna gidilmesi gerekeceği-
Tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımının korunacağı,bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişinin bu tescile dayanamayacağı-
Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken 3 ncü kişinin bu tescile dayanamayacağı, bir hal yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken 3. kişinin bu tescile dayanamayacağı, yasa koyucunun amacının ilk bakışta, şeklen iyi niyetli gözükeni değil, gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu-
Yalnızca karar harcı ve temyiz peşin harcının ödenmesinde kullanılmak üzere ve davanın kazanılması halinde yatırılan harca ilişkin tutarın faizi ile birlikte iade edilmesi kaydıyla Maliye Bakanlığı'nca şikayetçi belediyeye gönderilen ve mahkeme ilamıyla belediye iadesine karar verilen paranın haczedilemeyeceği- Anılan harç bedelinin, Maliye Bakanlığı'nın bütçesinden gönderilen yardım niteliğinde olduğu ve bu özelliği gereği doğrudan kamu hizmetine tahsis edilmiş bir para oldupu ve dolayısıyla da devlet malı olduğundan haczedilemeyeceği-
Önalım hakkının kullanılabilmesi için satış sözleşmesinin geçerli olarak kurulması yeterli olup payın davalı adına tapuda tescilini beklemeye gerek bulunmadığı- TMK. mad. 733'de,  sadece “cebri satışlarda” önalım hakkının kullanılamayacağının vurgulanmış olduğu; ihtiyari açık artırma suretiyle yapılan satışlar için önalım hakkının kullanılamayacağına dair bir düzenlemeye yer verilmediği- Davacı (ihtiyari açık artırmadan) ihaleden haberdar olduğu halde, ihaleye katılmayıp pay almamışsa da, bu durumun, davacıya yasa ile tanınmış önalım hakkını kullanmasına engel teşkil etmeyeceği ve davacının kötüniyetli olduğunu göstermeyeceği-
Kira sözleşmesi akdedilirken iskânın bulunmadığını davalının davacı kiracıya bildirmekle yükümlü olduğu- Tarafların sözleşmenin kurulması sırasında birbirlerine tam ve doğru bilgi vermek zorunda olduğu, yanlış görünüm yaratmanın, en azından dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edeceği- Bir binanın iskân raporunun bulunmasının asıl olduğundan, iskan raporunun alınıp alınmadığını araştırma yönünden kiracıdan bir özen beklemek ve istemenin mümkün olmadığını- Dava konusu yerin, sözleşme gereğince kiranın başladığı tarihte, kullanılmaya elverişli iskan raporu alınmış hukuki ayıptan ari bir şekilde teslim edilmediği böylece kiraya verenin kiracıya karşı yasal borcunu ifa etmediği anlaşıldığından, davacının akdi fesihte haklı olduğu kabul edilerek, davalı kiraya verenin sorumluluğu yönünde hüküm kurulması gerektiği-
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının yerinde olmadığı-
Vekalet sözleşmesinin büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayandığı- Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğduğu- Açılan davanın vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapunun iptali ve tescili, birleşen davanın ise vekaletnamenin iptali istemine ilişkin olduğu- Mahkemece öncelikle ipotek bedeline ilişkin ödemelerin kim tarafından yapıldığının, davalı S.'ın tüketici kredisi alıp almadığının, aldı ise hangi tarihte aldığının kayden araştırılması, daha önce dinlenilen tanıkların bilgilerine yeniden başvurularak vekilin vekalet görevini kötüye kullanıp kullanmadığı hususunun araştırılması ve varılacak sonuca göre karar verilmesinin gerektiği- 
Taraflar arasındaki üyeliğin tespiti davası-
Davacı-davalı kocanın güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, geçim ve bakım yükümlülüğü ile ilgili birlik görevlerini yerine getirmediği, eşinin ortak konutta olduğu sırada konutun kapısını kilitlemek suretiyle kişisel özgürlüğünü sınırlamaya çalıştığı; bu olaylar sonrasında, davalı-davacı kadının ortak konuttan ayrılmak durumunda kaldığı ve davacı-davalı kocanın bu şekilde gerçekleşen ayrı yaşama durumu devam ederken, eşine TMK. 164.maddesi uyarınca "terk ihtarı" tebliği ettiği, davacı-davalı kocanın, gerek ihtar öncesi, gerekse ihtar sonrasındaki davranışlarında, kocanın gerçekte barışma, birlikte yaşama iradesiyle hareket etmediği, salt boşanmayı sağlamak için terk ihtarı çektiği, bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumayıp(TMK.md.2/2), kocanın terk ihtarının sonuç doğurmayacağı-