Tapu iptali ve tescil- alacak-
Mahkemece,davalının işyerinde yakalanan ürünlerin taklit olduğu, yakalanan ürünlerin ve üzerinde bulunan markaların davacının tescilli markasıyla aynı olduğu, ürünlerin faturasız olduğu, davalının mesleği ve meslekî tecrübesi gereği ürünlerin taklit olduğunu bilerek basiretli bir tacir gibi davranması gerektiği, davalının bu eyleminin MK’nun 2. maddesi kapsamında dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının, davacının tescilli markasına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitinin gerektiğine, davalının bu şekildeki kullanımının engellenmesine karar verildiği
Mahkemece, zaman içerisinde diğer bağımsız bölümlerin kullanım biçimlerinin değişerek eylemli olarak “işyeri- ofis” olarak kullanılır hale geldiği belirtilmiş ise de, mesken niteliğinde kullanılması gereken diğer dairelerin de yeniden mesken niteliğine dönüştürülmesi için her zaman dava açılması olanaklı olup, davacı kanundan doğan hakkını kullandığından kendi taşınmazını evvelce işyeri olarak kiralamasına rağmen bu davayı açmasının TMK madde 2'ye aykırılık oluşturduğunun söylenemeyeceği-
Taraflar arasındaki kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali davası-
Borçlunun, babasının ölümü ile kendisine intikal edecek taşınmazdaki miras payının intikalini önlemek için mirası reddetmiş olması ve mirasın reddi şeklinde gerçekleşen bu tasarrufun yapıldığı tarihten itibaren 5 yıl içinde alacaklı tarafından dava açılmış olduğundan, mahkemece davanın İİK. mad. 277 vd. uyarınca açılan "tasarrufun iptali" isteğine ilişkin olduğu kabul edilerek, alacaklı tarafından ileri sürülen iptal isteminin, mirasın reddi ile ilgili mahkeme ilamı olmayıp, mirasın reddi suretiyle borçluya geçecek malvarlığının karşılıksız olarak diğer kardeşin malvarlığına aktarması sonucunda oluşan değerin şartları varsa alacaklının alacağı kadar bölümün iptal edilmesi olduğunun düşünülmesi, kardeşler arasında gerçekleştirilen bu tasarrufta davalı borçlunun yasal yönden yararı bulunup bulunmadığının üzerinde durulması, murisin terekesinin borca batık olup olmadığının belirlenerek davalı borçlunun, alacaklılarına zarar verme kastının bulunup bulunmadığının irdelenmesi, diğer davalının da reddeden mirasçının kötü niyetini bilebilecek durumda olduğu değerlendirilerek karar verilmesi gerektiği-
Ölünceye kadar bakım sözleşmeleri taraflara hak ve borçlar yükleyen sözleşmelerden olup, bakım borcuna karşılık bir taşınmazın devri kararlaştırıldığında, bakım alacaklısının ölümünden sonra onun mirasçıları mülkiyeti geçirme borcu ile yükümlü olduğu, bu yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde, sözleşmeye dayanılarak tapu iptali ve tescil istemi ile dava açılabileceği,somut olaya bakıldığında; davacı resmi şekilde yapılmış bir sözleşmenin varlığını iddia ve ispat edemediğinden tescil isteminin reddine karar verilerek ikinci kademedeki istemin değerlendirilmesi gerekirken hayatın olağan akışına aykırılıktan söz edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı-
Üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmamasının, Medeni Kanunun 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmesinin gerekeceği- Davacılar tarafından davalıya verilen vekaletnamelerin içeriğinden de anlaşıldığı üzere davacıların ve dava dışı mirasçıların mirasbırakanlarından kalan taşınmazların intikali yanında, açıkça taksim sözleşmesi yapma konusunda davalıyı yetkilendirdikleri, davalının da bu yetkisini kullanarak, diğer mirasçıların vekili ve bizzat bir kısım mirasçılarla birlikte çekişme konusu taşınmazların bedel ve miktar farkı gözetmeksizin taksimini sağladıkları, akde bizzat katılanların dava açmadıkları, tasarrufun akitteki paylaşıma uygun olarak sürdürüldüğü anlaşıldığından temliklerin iradi olduğu ve vekalet görevinin kötüye kullanılmadığı sonucuna varılması gerektiği-
Vekalet görevinin kötüye kullanılması ve hile hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal ve tescil isteği-
Zaman geçmekle veya kabulle geçerli hale gelmesi mümkün olmayan bir muvazaalı işlemde her zaman için kaydın temelinin yolsuz olması nedeniyle iptal isteminde bulunulmasının, bundan zarar gören kimsenin yasal hakkı olduğu- Süre geçmekle muvazaalı işlemin taraflarının kazanılmış her hangi bir haklarından söz edilemeyeceği ve davacıların miras bırakanın ölümünden itibaren uzun süre dava açmamış olmaları ve taşınmazın değer kazanması nedeniyle dava açmış bulunmalarının, TMK. 2'ye uygun düşmeyeceği yönündeki görüşün isabetsiz olduğu-