Doğrudan doğruya iflâsı düzenleyen İİK.nun 177/II-4 maddesinin "şekli" nitelikte bir hüküm olduğu, bu nedenle davalı borçlunun aciz halinde olup olmamasının önem taşımadığı–
Para alacağına ilişkin ilam hakkında, Yargıtay'dan "yürütmenin durdurulması kararı" alınmadıkça, bu -kesinleşmemiş- ilama dayanılarak iflâs davası açılabileceği–
Türkiye’de yerleşim yeri veya temsilcisi bulunan borçlunun dinlenmek üzere mahkemeye çağırılmadan iflas kararı verilmesinin doğru olmayacağı-
İflâs davalarının -İİK. 154/I-III uyarınca mutlak surette davalı borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerde görüleceği, mahkemenin buradaki yetkisinin kamu düzeninden olduğu–
İİK. 177/II'ye göre doğrudan doğruya iflâs talebini içeren davalarda, "Türkiye'de bir yerleşim yeri veya temsilcisi bulunan borçlunun dinlenmek için mahkemeye çağırılması" gerekeceği–
Kural olarak, "tacirler" ile "iflâsa tabi oldukları özel düzenlemeyle kabul edilmiş olan kişiler"in iflâs edebileceği - İİK.nun 177/2 ve 3. bentlerdeki hallerin bulunup bulunmadığı konusunda uzman bir bilirkişiden rapor alınarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği–
İİK. mad. 177/II-4 gereğince takipsiz iflâs yoluna başvurabilmek için, ilamın kesinleşmiş olmasının gerekmediği–
Davalı borçludan doğrudan iflâsına karar verilebilmesi için,davalı hakkında kesinleşmiş bir takibin bulunmasının zorunlu olmadığı–
Doğrudan iflâs davalarında önceden takip yapma zorunluluğu bulunmadığı - Kollektif şirketle ilgili doğrudan iflâs davası sonucunda, kollektif şirket ortaklarının iflâsına karar verilemeyeceği–