Alacaklının talebi üzerine, doğrudan doğruya borçlunun iflâsına karar verilebilmesi için, iflâsın talebinin İİK. 166/II'deki usule göre ilan edilmesinin zorunlu olduğu–
Lehine %40 tazminat hükmedilen alacaklı, yabancı para üzerinden takip yapamayacağından, böyle bir takibe dayanılarak iflâsa karar verilemeyeceği–
Mahkemece "iflâs kararı verildikten sonra" takip konusu ilamın, davalının temyizi üzerine Yargıtayca bozulmuş olması halinde, mahkemece bu davanın kesin sonucu beklenerek, uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceği–
İflâs tasfiyesi devam eden tacir hakkında tekrar iflâsına karar verilemeyeceği–
İlama bağlı alacağın ödenmemesi halinde, alacaklının, haciz yolu ile açtığı takibi; iflâs yoluna çevirmeden, borçlunun doğrudan doğruya iflâsını isteyebileceği–
Takip konusu borcun ödenmiş olduğunun anlaşılması halinde, mahkemece "konusuz kalmış olan davanın reddine" karar verilmesi gerekeceği–
Doğrudan doğruya iflâs talebinde bulunabilmek için, daha önce borçlu hakkında "iflâs yoluyla takip"te bulunmuş olmaya gerek bulunmadığı–
İİK. 301/I'de öngörülen on günlük dava açma süresinin başlangıcı- Bu sürenin "konkordatonun reddine dair kararın kesinleşmesi"nden itibaren mi yoksa "kesinleşen kararın ilanı"ndan itibaren mi başlayacağı–