Taraflar arasında başka bir mal rejimi seçilmemiş ise, evlenme tarihinden 01.01.2002 tarihine kadar “mal ayrılığı”, bu tarihten boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise yasal “edinilmiş mallara katılma” rejiminin geçerli olacağı-
Taşınmaz üzerindeki ihtilafsız üç katlı binanın her bir bağımsız bölümünün inşaatına başlandığı ve bitirildiği tarihler ve 01.01.2002 ile boşanma davasının açıldığı 03.12.2004 tarihleri itibariyle fiili durumlarının saptanmaya çalışılması inşasına başlanan ve tamamlanan bağımsız bölümler için 743 ya da 4721 sayılı Yasalardan hangisinin uygulanacağının belirlenmesi, dosya kapsamındaki davalıya ait olduğu açıklanan ve ekonomik-sosyal durumuna ilişkin belgelerin yöntemine uygun olarak tercüme ettirilmesi, taraflarca sunulan ödemelere ilişkin makbuzların değerlendirilmesi TMK.nun 6. maddesi uyarınca belgelerin aksini savunan tarafların bu durumu ispatla yükümlü olduğunun gözetilmesi, davacının isteğinin katkı payı ya da katılma alacağı olarak nitelendirilmeye çalışılması, gerektiğinde işin uzmanı bilirkişilerden Yargıtay denetimine açık rapor alınması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Eşler arasındaki mal rejiminin TMK.nun 225/2. maddesi uyarınca boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle sona erdiği-
Katkı paya alacağı davasına konusu taşınmazın edinim tarihi itibariyle, eşler arasında 743 s. MK.nun 170. maddesi hükmü uyarınca mal ayrılığı rejimi geçerli olduğundan uyuşmazlığın Borçlar Kanununun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerekeceği ve buna göre, eşlerin birbirlerinden katkı payı karşılığında tazminat isteyebilmesi için mutlaka parasal veya parayla ölçülebilen maddi bir değer koymak suretiyle katkısının bulunması gerektiği- Harçlandırılan dava değeri ve talep nazara alınarak dava ve ıslah tarihinden itibaren kademeli olarak faize hükmedilmesi gerekirken, hükmolunan alacağın tümünün dava tarihinden itibaren faiziyle tahsiline karar verilmesinin hatalı olduğu-
Katkı payı alacağından söz edilebilmesi için bir eşin, diğer eşin edindiği mala para ya da parayla ölçülebilen maddi bir katkısının olduğunun kanıtlaması gerektiği, TMK. mad. 6. Gereğince, herkesin iddia ve savunmasını kanıtlamakla yükümlü olduğu, anılan taşınmazın edinilmesi sırasında satılan altınların davacıya ait altınlar mı, yoksa davalının yatırım amaçlı aldığı altınlar mı olması karşısında, davacı vekilinin dilekçesinde “sair her türlü delil” demek suretiyle açıkça yemin deliline de dayanmış sayılacağının kabulü gerektiğinden, öncelikle davacı tarafa yemin teklif hakkı bulunduğu hatırlatılarak yemin teklif etmek istiyorsa HUMK.nun 337.maddesine (6100 sayılı HMK.227m. vd) göre usulüne uygun biçimde hazırlanacak yemin davetiyesiyle davalının davet edilmesi ve HUMK.nun (6100 sayılı HMK) yemine ilişkin hükümleri dikkate alınarak usulüne uygun bir biçimde davalının yeminli beyanının alınması ve elde edilecek sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece katılma alacağına ilişkin davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verildiğine ve davalı yargılama da vekili ile temsil olunduğuna göre, karar tarihindeki Avukatlık Ücret Tarifesi’nin maddesi hükmü uyarınca davalı taraf lehine avukatlık ücreti takdir ve tayini gerekirken bu hususta olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olmasının ve yargılama giderlerinin de kabul ve red oranına göre belirlenmemiş olmasının hatalı olduğu-
Davacı harcını yatırmak suretiyle davayı ıslah ettiğine göre, mahkemece usulüne uygun olarak belirlenen miktar üzerinden davacının katkı payı alacağına hükmedilmesi gerekirken davanın ıslah edilmiş olduğu gözden kaçırılarak kurulan hükmün hatalı olduğu-
Mahkemece, davacı kadının dava konusu arsanın alımına ve üzerindeki binanın yapımına 1982-1990 yılları arasında çalışması sonucu elde ettiği gelirlerini vererek katkı yaptığı, gelirleri ile arsa alımı tarihindeki arsa değeri ve üzerine yapılan bina yapım tarihindeki değerler esas alınarak belirlenen katkı oranına göre taşınmazın dava tarihindeki değeri üzerinden katkı payının hesaplanmasında usul ve yasaya aykırı bir yönün bulunmadığı-
Evlilik birliği içinde edinilen taşınmazların satımından elde edilen para ile boşanma kararının kesinleşmesinden (taraflar arasındaki edinilmiş mallara katılma rejimi sona erdikten) sonra davalı adına tescil edilen mallardan kaynaklanan katkı payı talebiyle açılan davada, davacı ve davalı arasındaki mal rejiminin, kabulle sonuçlanan boşanma davasının açıldığı 24.02.2003 tarihinde sona ermiş olacağı ve tarafların bu tarihten sonra 25.11.2005 tarihine kadar birlikte yaşamalarının mallara yönelik, evlilik birliği içinde edinilen mallara ilişkin olan kurallara ve değerlendirmelere dayanılarak katkı payı alacağı, değer artış payı alacağı ve katılma alacağı istekli talepte bulunulmasına imkan vermeyeceği, Borçlar Kanununun genel hükümlerine bu talebin aile mahkemelerinde görülemeyeceği, müşterek çocuk için yapılan yardım giderlerine ilişkin tazminat talebinin de Borçlar Kanununun genel hükümlerine ilişkin olup, bu tür uyuşmazlıkların da çözüm yerinin de aile mahkemeleri olmadığı-