Katılma alacağı davasından reddedilen bölüm yönünden, mahkemece davalı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince nispi vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği-
Davacı, evlilik birliği içinde davalı adına edinilen aracın alımına kişisel malı niteliğindeki aracının satışından elde edilen para ile katkıda bulunduğunu, aracın kalan bedelinin ise, evlilik birliği içinde ödenen kredi ile karşılandığını bildirerek alacak talebinde bulunduğu, davacının talebi, hem değer artış payı alacağını (TMK m. 227), hem de artık değere katılma alacağını (TMK m. 236/1) içerdiği-Davacı tanık deliline dayanmadığından tanık dinlenmediği, davacının katkısının kaynağı olarak gösterdiği aracının değer artış payı alacağına konu davalı adına trafiğe kayıtlı aracın satın alınmasından daha sonra satıldığı kayıtlarla sabit olup, bu durumda, bildirdiği dosya kapsamındaki delillerle, davacının değer artış payı alacağına ilişkin katkısı ispatlanamadığından, mahkemece alacağa konu edilen aracın bütünüyle edinilmiş mal niteliğinde olduğu ve kredi borcunun da evlilik birliği içinde edinilmiş maldan ödenerek kapatıldığı kabul edilerek, hükme esas alınan bilirkişi raporundaki değerin yarısı olan katılma alacağına hükmedilmesi gerekeceği-
Dava konusu taşınmazın edinilmesinden (1) gün sonra davalının davalının esnaf kredisi aldığı ve bu miktarın taşınmazın alım bedelinin ödemesinde kullanıldığı hususu, davalı tanıklarının beyan ve özellikle davacının boşanma dava dilekçesindeki açıklamaları ile sabit olduğundan, mahkemece kullanılan bu kredinin taşınmazın satın alınmasında kullanıldığı ve tasfiye tarihi boşanma dava tarihinden sonra ödenmemiş taksitlerininde bulunduğu gözetilerek, ödenmemiş taksitlerin alım değerine oranlanması suretiyle bu oranın taşınmazın tasfiye tarihindeki (anındaki) sürüm (rayiç) değeriyle çarpılması suretiyle bulunacak miktarın TMK. mad. 230/2 uyarınca taşınmazın borcu kabul edilerek davalı yararına denkleştirilmesi ve düşümünün yapılması gerektiği-
Davacı dava dilekçesindeki açıklamalarında talebini katkı payı ve katılma alacağı olarak belirterek bunun tespitini ile katkı payı alacağı ve katılma alacağı olmak üzere toplam ... TL alacağın tahsilini talep ettiği, davacının dava dilekçesindeki anlatımlarıyla alacağını dava açtığı sırada belirleyemediği, ancak delillerin toplanması ya da bilirkişi incelemesi yaptırılması ya da hâkimin takdiri ile belirlenebilir hale gelebileceğinin anlaşıldığı, bu nedenlerle, davacının davasını dava açılmadan önce yürürlüğe giren HMK m. 107'de düzenlenen 'belirsiz alacak davası' niteliğinde olduğu, mal rejiminin tasfiyesi davalarının niteliği gereği belirsiz alacak davası olduğunun kabulü gerekeceği-
Mal rejiminin sona ermesinden sonra ancak tasfiyeden önce, edinilmiş mal grubuna ait mevcut bir mal; evlilik birliğine ilişkin giderler kapsamında diğer eşin rızası veya mahkeme kararıyla tüketilerek elden çıkarılmış olmadıkça, bu malın tasfiyede varmış gibi değerlendirilerek artık değere katılma alacağı hesabına dahil edilmesi gerektiği-
Artık değere katılma alacağı isteği-
8. HD. 02.02.2016 T. E: 2015/23659, K: 1752-
Evlilik birliğinin devamını sağlamak bakımından eşlerin karşılıklı sevgi, saygı, sadakat ve fedakarlık değerlerini esas alma görevlerinin olduğu; bu görevin herhangi bir maddi menfaat koşuluna bağlanmasının evlilik birliğinin amacına aykırı olduğu; davacının evlilik birliğinin devamını sağlamak ve davalıyı memnun etmek amacıyla taşınmazı davalı adına tescil ettirmiş olması veya sadakatsiz davranışını affettirebilmek için taşınmazın davalı adına  tescil edilmiş olmasının Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamasına göre tek başına davacının bağış iradesinin ortaya konulduğunu göstermeyeceği-
8. HD. 27.01.2016 T. E: 70, K: 1365-
8. HD. 27.01.2016 T. E: 2014/20319, K: 1363-