Islah, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilirse de; 04.02.1948 tarih ve 1944/10 Esas-1948/3 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, bozma kararı her ne sebeple olursa olsun bozma kararından sonra ıslah yapılamayacağı-
8. HD. 24.05.2016 T. E: 2015/2052, K: 9060-
Davalılardan eski eş cevabında katılma alacağına konu edilen taşınmazın alımında kişisel malı niteliğinde bulunan aracın satışından elde edilen para ve babasının bankadan kullandığı kredi ile kendisine yardımda bulunduğunu ileri sürmüş bu husus tanık beyanları ile doğrulanmış olup ilgili banka kayıtları delil listesinde bildirildiğinden bankadan kayıtların getirtilip miktarın araştırılması, miktarı ve niteliği itibariyle davalıya verilebilecek nitelikte olup olmadığının araştırılması; ayrıca gerkirse davalıdan HMK 31. maddesi çerçevesinde açıklama istenilerek, aracın trafik sicilinden sicil kaydı ve satış belgelerinin getirtilerek, aracın satış ve alacak talebine konu taşınmazın alım tarihleri karşılaştırılarak aracın satışından elde edilen paranın taşınmazın alınmasında kullanılmasının hayatın olağan akışına uygun olup olmadığı değerlendirilip; gerek davalının babası tarafından yapılan yardımın gerekse aracın satışından elde edilen paranın taşınmazın alınmasında kullanıldığı sabit kabul edildiği takdirde, TMK. mad. 230/3 uyarınca davacı yararına denkleştirme yapılacağı düşünülmesi; hesaplama yapılması için bilirkişi raporu alınması ve gerçekleşecek sonuca göre bu aşamada sadece alacaktan davalı eski eşin sorumlu olabileceği gözetilerek karar verilmesi gerektiği- Borçlu eşin malvarlığının ya da terekesinin tasfiye borcunu karşılamaya yetip yetmediği; ancak alacağın tahsili sürecinin sonunda belli olacağından; üçüncü kişinin mal rejiminin tasfiyesine ilişkin kararın verildiği aşamada borçtan sorumlu tutulmasının doğru olmayacağı- Mahkemece, yapılan araştırma ve inceleme neticesinde davacının katılma alacağı tespit edilmesi halinde, alacaktan davalı eşin sorumluluğuna hükmedilmesi; eşden kazandırma veya devralan üçüncü kişi konumundaki diğer davalı hakkındaki alacak talebi hakkında HMK. mad. 167 uyarınca üçüncü kişiye karşı açılan dava hakkında ayırma kararı verilerek davanın ayrı bir esasa kaydının sağlanması; bu davada eski eşe karşı açılan katılma alacağı davası sonucunun ve alacağa karar verilmiş ise, eşden tahsil edilebilme durumunun HMK. mad. 165/1 gereğince “bekletici sorun” yapılması, eş hakkındaki alacak davasının kesinleşmesi ve davalı eşten alacağın tahsil edilememesi halinde üçüncü kişi diğer davalının sorumluluğu doğacağı düşünülmeden yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Tarafların 1972 yılında evlendikleri, davacı eşin önceleri çalışmadığı, davalı eşin 1969 yılında İsveç'e yerleştiği ve çalışmaya başladığı, davacının eşinin yanına İsveç'e ancak 1976 yılında gelerek çalışmaya başladığı; 939/1016 hissenin davacı eşin çalışmaya başlamasından kısa bir süre sonra 1978 yılında davalı adına satın alındığı ve davalı eşinde çok daha öncesinden çalışmaya başlayarak gelir sağladığı; davalı eşin TKM'nin 152. maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü de göz önüne alındığında davalı eşin yapabileceği katkının davacı eşe göre fazla olduğu; dosyaya getirtilen tarafların gelirleri ile ilgili belgelerden tarafların tasarruf miktarı ve katkı oranın belirlenmesi konusunda yeterli veri olmadığı; o halde mahkemece, taşınmazın 939/1016 hissesi yönünden, davacının davalıya oranla daha az katkısı olduğu benimsenip, TMK m. 4 ve TBK m. 50 uyarınca, davacının bu hisseye yönelik katkı payı oranının hakkaniyet ilkesi uyarınca takdir edilmesi, takdir edilecek bu oran ile 939/1016 hissenin dava tarihindeki değerinin çarpılması suretiule davacının katkı payı alacağı yönünde bir karar verilmesi gerektiği-
Borçlu eşin malvarlığının ya da terekesinin tasfiye borcunu karşılamaya yetip yetmediği ancak alacağın tahsili sürecinin sonunda belli olacağından; üçüncü kişinin mal rejiminin tasfiyesine ilişkin kararın verildiği aşamada borçtan sorumlu tutulmasının doğru olmayacağı; o halde, mahkemece, hesaplanan ve hükmedilen katılma alacağından davalı eşinin sorumluluğuna hükmedilmesi; eşten kazandırma veya devralan üçüncü kişi konumundaki diğer davalılar hakkındaki alacak talebi hakkında HMK 167. maddesi uyarınca üçüncü kişilere karşı açılan dava hakkında ayırma kararı verilerek davanın ayrı bir esasa kaydının sağlanması; bu davada eski eşe karşı açılan katılma alacağı davası sonucunun ve alacağa karar verilmiş ise, eşten tahsil edilebilme durumunun HMK.165/1. maddesi gereğince “bekletici sorun” yapılması, eş hakkındaki alacak davacının kesinleşmesi ve davalı eşten alacağın tahsil edilememesi halinde üçüncü kişi diğer davalıların sorumluluğu doğacağı düşünülmeden karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olacağı-
8. HD. 10.05.2016 T. E: 4798, K: 8618-
Katkı payı alacak isteği-
Katkı payı alacak isteği-
Toplanan delillerden, tarafların açıklamalarından, tanık beyanlarından ve tüm dosya kapsamından alacak talebine konu edilen taşınmazın 6.000 TL'si satın alınıp, davalı adına tapuya tescil edildiği; davacının o tarihte 2.250-TL olarak paraya çevrilen ziynet eşyalarının bozdurulmasından elde edilen bu para ile alım bedeline katkıda bulunduğu; o halde, dosya arasında bulunan usul ve yasa ile dosya kapsamına uygun hesaplama içeren 04.12.2013 tarihli hesap bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi davacının katkı oranı 225/600 olarak kabul edilip taşınmazın dava tarihinde belirlenen değeri olan 100.000 TL ile bu oranın çarpımı sonucu bulunan 37.500 TL için alacağın kabulüne karar verilmesi gerekirken; alımdaki katkı değeri 522,98 TL olarak gösterilen bilezikler nedeniyle ayrıca katkısının bulunduğu kabul edilmek suretiyle fazla alacağa hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Eşlerin, 14.08.1982 tarihinde evlendiği, 12.07.2012 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 20.09.2013 kesinleşmesiyle boşandıkları, mal rejiminin boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona erdiği, sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu- Mahkemece, davacı erkeğin özel alışkanlıkları nedeniyle kişisel harcamalarının fazla olduğu, bundan ayrı 743 sayılı TKM'nun 152. maddesi uyarınca aileyi geçindirme yükümlülüğü bulunduğu, bu nedenle tasarruf edeceği miktarın davalı kadına göre daha az oranda olabileceği göz önünde bulundurularak TMK'nun 4 ve TBK 50 -51. maddeleri uyarınca davacı lehine hukuk ve hakkaniyete uygun bir oran belirlenerek taşınmazın dava tarihi itibariyle değeri ile çarpılması sonucu tespit edilecek miktarca ve talep miktarı da gözetilerek davacı lehine alacağa hükmedilmesi gerekeceği-