Mahkemece yapılması gereken parsel üzerindeki yapıların inşa tarihinin belirlenebilmesi için ilgili resmi kurumlara müzekkere yazılarak inşaatın varsa başlangıç, sürdürülüş ve bitişine ilişkin belgeler ile elektrik, su ve telefon aboneliklerinin başlangıç tarihlerinin belirlenmesi ondan sonra dosyanın uzman inşaat mühendisi ve hesap hukukçu bilirkişisine tevdi edilerek dava konusu parsel üzerinden yapıların inşaat başlangıç ve bitiş tarihinin belirlenmesi için rapor istenmesi ve bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek oluşa göre bir karar verilmesi gerektiği-
Somut olaya gelince; birleşen davaya konu 1 nolu dükkanın tamamı ile 2 nolu dükkanın 1/2 hissesi davalının babası tarafından tapuda satış gösterilmek suretiyle davalıya devredildiği; davalı taraf devirlerin bedelsiz olarak yapıldığını savunmuş olup, tanık sıfatıyla dinlenen babası davalıyı doğruladığı; dosya kapsamı ve toplanan delillerden ispat yükü altında olan davacı tarafın, dükkanların davalının babası tarafından yapılan devrinde satış bedelinin ödendiğine ilişkin bir ispatı bulunmadığı; hal böyleyken, söz konusu taşınmazların davalının kişisel malı olduğunun kabulü ile davacı lehine 1 nolu dükkanın tamamı ve 2 nolu dükkanın 20.08.2003'te edinilen hissesi yönünden mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkı doğmayacağından davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece, aracın bedelinin davacı-davalının annesi tarafından ödenerek alınması ve bedelsiz olarak davalıya devredilmesi nedeniyle davacı-davalının kişisel malı olduğundan davanın reddine karar verilmiş ise de; dosya kapsamından anne ve davacı-davalı arasında yapılan devre ilişkin olarak yeterli araştırma yapılmadan sadece tanık beyanları ile yetinilerek hüküm tesis edildiği; davacı tarafın, aracın devredilmesinden önce davalının annesinin SGK borcunun ödendiğini ve aracın bu şekilde devrinin sağlandığını ileri sürdüğü ve delil listesinde de bu hususu belirttiği; mahkemece yapılması gereken, iddia edildiği şekilde yapılan bir ödeme varsa aracın devrinin bağış olamayacağının ve dolayısıyla davacı lehine katılma alacağı hakkı doğacağından, davanın taraflarınca davacı-davalı E.T.'in annesinin SGK borcunun olup olmadığı, var ise borcun aracın alındığı tarihlerde kapatılıp kapatılmadığının tespiti için varsa ödeme kayıtlarının ilgili kurumlardan temin edilerek araştırma yapılması, sonrasında tüm delillerle birlikte değerlendirerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Katkı payı alacak isteği-
Talebe konu araç, evlenme tarihinden önce satın alınarak davalı eş adına tescil edilmiş olduğundan, evlilik birliği içinde edinilmiş bir mal varlığı bulunmadığı gibi, evlilik birliği içinde bu araca bir katkı yapıldığı da iddia edilmemiş olup, davacının iddiası genel hükümlere dayalı (TBK. mad. 19 vd.) olup, mal rejiminin tasfiyesi kapsamında bir talep niteliğinde olmadığı ve bu durumda, davada aİle mahkemesi görevli olmayıp, uyuşmazlığın çözüm yerinin asliye hukuk mahkemesi olduğu (HMK. mad. 2)- Görev kamu düzeni ile ilgili dava şartı olduğundan (HMK mad. 114/c), iddia ve savunma olarak ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemece resen göz önünde bulundurulacağı (HMK mad. 115/1)-
Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona erdiği, sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM m. 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu-Tasfiyeye konu taşınmazlar ve motosiklet, eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde davalı eş adına tescil edilmiş, araç ise eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu tarihde satın alınarak, davalı eş adına tescil edildiği, mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümlerin uygulanacağı-
Eşler, 1979 yılında tarihinde evlenmiş, 2010 yılında açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün kesinleşmesiyle boşanmış olup, mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiş olduğu (TMK mad. 225/son); sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden, TMK.nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 s. TKM mad. 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli olduğu (4722 s. K. mad. 10, TMK. mad. 202/1)- Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanacağı (TMK. mad. 179)- Tasfiyeye konu meskeni davalının 24.09.1993 tarihinde satış yoluyla edindiği, 11.02.2010 tarihinde üçüncü kişiye sattığı, davacı kadının aile mahkemesinde TMK. mad. 194'e dayalı tapu iptal tescil davasını açtığı, 15.12.2010 tarihinde davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, davalının 28.07.2010 tarihinde anılan davanın yargılaması esnasında tasfiyeye konu taşınmazı tekrar geri aldığı, bu oluşuma ve hayatın olağan akışına göre taşınmazın edinim tarihi itibariyle mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen taşınmaz olup davanın konusunu katkı payı alacağı oluşturduğu; mahkemece, tarafların çalıştıkları işyerlerinden gelirleri araştırılıp tespit edildikten sonra taşınmazın alımında davacının katkısının belirlenmesi, TKM. mad. 152 uyarınca davalı erkeğin evi geçindirme yükümlülüğünün de gözetilmesi, dava tarihi itibariyle saptanacak taşınmazın sürüm (rayiç) değeri üzerinden davacının katkı payı alacak miktarının belirlenmesi gerektiği-
Dava konusu bağ niteliğindeki taşınmazın tümüyle davalının geliri (emekli ikramiyesi) ile alındığı, diğer bir anlatımla arazi alımına davacının katkısı bulunmadığı; davacının katkısının sadece arazi satın alındıktan sonra üzerine yapılan yapılara bina yapımı ve kuyu açılmasına ilişkin olduğu halde; arazi bedelinden de davacıya katkı payı hesaplayan hesap bilirkişi raporu uyarınca davacı yararına fazla alacağa hükmedilmesinin hatalı olduğu- Binanın yapımında davalının kızından borç aldığı ve daha sonra ödediği 60 gram altınla tarafların gelirlerine ve buna bağlı olarak hesaplanan katkı oranına karşılık gelen miktardan daha fazla olarak katkı yaptığı halde, davacının katkı oranının bina yönünden de %40 oranında kabul edilmesi suretiyle davacı yararına fazla alacağa hükmedilmesinin hatalı olduğu- Katkı payı alacağına ilişkin davada, 743 s. TKM. mad. 170 uyarınca mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen mallardan kaynaklanan katkı payı alacağına, ıslahla artırılan miktar yönünden ıslah tarihinden; kalan bölüm için dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiği-
Davacı tarafın iddiası, mal rejiminin tasfiyesi ile tasfiye alacağı karşılığında öncelikle, tapunun yarı payının iptali ile adına tesciline, bu isteklerin yerinde görülmemesi durumunda, bedelinin davalılardan tahsiline karar verilmesi isteğine ilişkin olup, eşler arasındaki evlilik, yabancı mahkeme tarafından verilen boşanma kararının, aile mahkemesince verilen tanıma kararı ile sona erdiğinden, iddia ve savunma çerçevesinde taraf delilleri toplanıp oluşacak sonuca göre uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, eşlerin boşandıkları göz ardı edilerek davaların reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Maddi olayları ileri sürmenin taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemenin hakime ait olduğu- Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı olduğu- Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden ve denkleştirmeden elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkı olduğu- Katılma alacağının Yasa'dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek olmadığı- Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümlerin uygulanacağı- Üçüncü kişi aleyhine sonradan aynı Kanun'un 241.maddesine dayanılarak alacak davası açıldığında, 229. maddedeki kazandırma veya devir koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin yeniden araştırma konusu yapılmaması gerektiği-