Boşanma ile mal rejiminin sona ermesi nedeniyle tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkin davanın asliye hukuk mahkemesinde "aile mahkemesi" sıfatı ile görülmesi gerekeceği- Dava dilekçesinin içeriği ve yargılama aşamasındaki beyanlardan davacının isteğinin hangi malvarlığına ilişkin olduğu açık olmadığından hakimin davacıdan talebini açıklattırması gerekeceği-
Mal rejiminin tasfiyesi isteğine ilişkin davaların sonuçlandırılabilmesi için taraflar arasındaki evlilik birliğinin sona ermesi gerekeceğinden, taraflar arasında boşanma isteğine ilişkin davanın akibetinin araştırılması, dava derdest ise dava sonucunun beklenmesi ve dava dosyasının bekletici mesele yapılması gerekeceği-
Tarafların boşanmalarına ilişkin hükmün temyiz edilmemek suretiyle kesinleştiği, bu durumda kadının mal rejiminin tasfiyesine ilişkin talebinin incelenebilir hale geldiğinin gözetilmesi gerekeceği-
Davacının taşınmazın alınmasına ziynet eşyaları ve kişisel malı niteliğindeki aracın satışından elde edilen gelirle evlilik tarihinden sonra katkıda bulunduğunun kabulünün gerekeceği-
Evlilik birliği içerisinde yapıldığı anlaşılan ve davalının kişisel malı ile yapıldığı ileri sürülmeyen muhdesatın edinilmiş mal olduğu- Dava konusu şirketin edinilmiş mallara katılma rejimi döneminde dönem net zararları mahsup edildikten sonra şirketin sermayesi, geçmiş yıl kârları ile kâr yedekleri üzerinden davalının pay oranı dikkate alınarak davacının katılma alacağı belirlenmiş ise de, bahse konu dönem içerisinde her yıl için sermaye artırımı yapılıp yapılmadığı, kâr payının sermayeye ilave edilip-edilmediği, şirket bilançosuna göre, dağıtıma esas kârın mevcut bulunup-bulunmadığı,kâr payının yatırıma dönüştürülüp-dönüştürülmediği, sermaye artırımı yapılmış ise edinilmiş mallardan karşılanıp-karşılanmadığı usulüne uygun olarak araştırılmamış, şirket bilançosunun kâr dağıtımına esas olan aktif varlıkları belirlenmemiş, gerektiği takdirde konusunda uzman bilirkişi kurulundan denetime açık rapor alınarak mal rejiminin tasfiyesine esas alacak gereği gibi belirlenmemiş olduğundan kararın bozulması gerektiği-
Tarafların gelirleri ile alındığı anlaşılan evin alımında davacının % 60, davalının ise % 40 oranında katkıları olduğu, toplam payda üzerinde % 49 oranında tarafların kişisel mallarından gelen değer artışı meydana getirildiği, tadilat giderlerinin ise edinilmiş mal olmaları sebebiyle artık değer hesabında dikkate alınması gerekeceği-
Mal rejiminin boşanma sebebiyle tasfiyesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil, mümkün olmaz ise alacak isteğine ilişkin davaların çözüm yerinin Aile Mahkemesi olduğu- Aile Mahkemesi kurulmayan yerlerde ise Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemelerinde davanın Aile Mahkemesi sıfatı ile görülüp karara bağlanması gerektiği - Aile Mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken; bu husus gözden kaçırılarak Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla yargılamaya devam edilip yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Taşınmazın alımına katkıda bulunduğunu iddia eden davacının bu katkısına dayanarak ayın (mülkiyet) talep edemeyeceği, taraflar ilk boşanma davasının kesinleştiği tarihten sonra ikinci kez yeniden evlenmiş olup, TBK'nun 153/3. maddesi uyarınca evli kaldıkları tarihleri arasında zamanaşımının işlemeyeceği-
Katkı payı davasında, edinilmiş mallara katılma rejimi bakımından TMK'nun 5. maddesi yoluyla 6098 sayılı TBK'nun 146. maddesinde yer alan 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerekeceği-
Tarafların öncesinde 1/2'şer oranda maliki oldukları dava dışı parselin satıldığı, yaklaşık beş ay sonra dava konusu parselin satın alındığına göre, davacının önceden 1/2 oranında maliki olduğu dava dışı taşınmazın satımından hissesine düşen miktar ile dava konusu taşınmazın alımına katkıda bulunduğunun kabulü gerekeceği-