Mal rejiminin boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona erdiği, sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM'nun m.170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu- Aile konutu, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu- Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümlerin uygulanacağı-
Kredi taksit ödemelerinin, mal rejiminin sona erdiği tarihte henüz vadesi gelmediği için ödenmemiş kredi borç miktarının, toplam kredi borcuna oranı bulunduktan sonra, bulunan bu kredi borç oranı ile , dava konusu taşınmaz için mal rejiminin geçerli olduğu dönemde ödenen peşinat miktarının taşınmazın satın alındığı tarihteki oranlaması yapılarak, bu oranın taşınmazın tasfiye tarihindeki (karara en yakın) sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmasıyla bulunacak alacak miktarı belirlenmesi için gerektiğinde yeni bilirkişi incelemesi yaptırılarak gerçekleşecek sonuca göre karar verilmesi gerekirken; mal rejimin geçerli olduğu dönemde ödenen peşinat ve kredi aidat ödemelerin oranlama yapılmadan 1/2'sine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Davacının değer artış payı ve kişisel mallara ilişkin alacak talepleri hakkında aile mahkemesi görevli olduğu- Mal rejimi eşlerden birinin ölümü sebebiyle sonlanmış ise; dava katılma borçlusu olan ölen eşin davacı dışındaki diğer mirasçılarına karşı açılacağı, mirasçılar arasında ergin olmayan ortak çocuklar varsa oluşan yarar çatışması sebebiyle kendilerine temsil kayyımı atanarak davada temsil edilmesi gerektiği, mirasbırakanın davada yer almayan diğer mirasçılarının zorunlu dava arkadaşı olarak usul ve yasaya uygun biçimde kendilerine dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğinin sağlanması, davaya katıldıkları ve bildirdikleri takdirde delilleri toplanmak suretiyle davaya devam edilmesi gerektiği-
Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı olduğu- Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK 229.m) ve denkleştirmeden (TMK 230.m) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK 219.m) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK 231.m) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkı olduğu (TMK 236/1.m)- Katılma alacağı Yasa'dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek olmadığı- Artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değerlerinin esas alınacağı- Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen malların onların paylı mülkiyetinde sayılacağı- Bir eşin bütün mallarının, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edileceği (TMK 222. m)-
Yargıtay'ın sapmaksızın devam eden uygulamalarına göre, mal rejiminin tasfiyesi ile alacak hakkında bir karar verilmesi için eşlerin arasındaki mal rejiminin sona ermesi gerektiği, başka bir anlatımla şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerektiği, bunun da mal rejiminni sona ermesi ile gerçekleşeceği-Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesiyle katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı davalarının görülebilirlik ön koşulu olduğu, mal rejimini sona erdiren boşanma davasının derdest olduğunun anlaşılması durumunda usul ekonomisi gereğince (6100 s.lı HMK'nun 30. m) bekletici mesele yapılması gerektiği-Tasfiye davasında, mal rejiminin sona ermemiş ve sona erdirecek davanın da henüz açılmamış olduğunun anlaşılması durumunda ise davanın "görülebilirlik ön koşul yokluğu" ndan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davalı-davacı, karşı dava dilekçesinde belirttiği aile konutu olduğunu iddia ettiği taşınmazın ½ payını talep edip, nispi harcını yatırdığından, bu talebin mal rejiminin tasfiyesine ilişkin olduğundan, davalı-davacı kadının mal rejiminin tasfiyesi hakkında boşanma hükmünün kesinleşmesi halinde görülebilir hale geleceği de gözetilerek, bu davadan tefrikine karar verilmesi gerekeceği -
Tarafların anlaşmalı olarak boşandıkları davada mal paylaşımına ilişkin taleplerinin kesinleşen hükümle karara bağlandığı gerekçesiyle eşler arasında mal rejiminden kaynaklanan katılma alacağı istemine ilişkin davanın "kesin hüküm" reddine karar verilmesi gerekeceği-
743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin (TKM) yürürlükte olduğu dönemde, eşler arasında yasal mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu (TKM 170 m), TKM'de, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme mevcut olmadığından, eşlerin bu dönemde edindikleri malvarlığının tasfiyesine ilişkin uyuşmazlığın, aynı kanunun 5.maddesi yollamasıyla Borçlar Kanunu'nun genel hükümleri göz önünde bulundurularak "katkı payı alacağı" hesaplama yöntemi kurallarına göre çözüme kavuşturulması gerektiği , çünkü Borçlar Kanunu, Medeni Kanunun tamamlayıcısı olarak kabul edilmiş olduğu (eBK 544, TBK 646 m), mal ayrılığı rejiminde; eşler kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa hakkına sahip bulunduğu ve mallarının idaresi kendisine ait olduğu (TKM 186/1 m), her birinin malları, geliri ve kendi kazançları yine kendilerine ait kişisel malları olduğu (TKM 189.m), kadın veya kocanın, mal rejiminin devamı sırasında diğerinin edindiği malvarlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteğinde bulunabilmesi için mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerektiği-
Mal rejiminin tasfiyesi sonucunda belirlenecek katılma alacağı, terekeye ait borç olup, mirasçıların miras paylaşımından önce ödenmesi gerekeceği; terekeye ait borç ödendikten sonra kalan miktarın , mirasçılar arasında miras payları oranında paylaştırılacağı, tereke borçlarından bu sıfatını kaybetmemiş tüm mirasçılar, kişisel olarak (4721 s.lı TMK 599/2 m) ve müteselsilen (TMK 641 m) sorumlu oldukları - Taraflar arasındaki mal rejiminin murisin 14.06.2012 tarihinde vefatı ile sona erdiğinden, sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli olduğu; (4722 sayılı Yasa'nın 10, TMK 202/1.m) tasfiyeye konu 16781 ada 2 parsel 4 nolu mesken eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 20.02.2007 tarihinde satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiş olduğundan, mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümlerin uygulanacağı (TMK 179.m) - TMK 225/1 gereği ölümle sona erdiği durumlarda tasfiyeyi engelleyen yasa maddesinin bulunmadığı-
Binanın bir kısmının mal ayrılığı rejiminin, bir kısmının da edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemlerde inşa edilmesi durumunda; öncelikle, mal ayrılığı rejiminin sona erdiği 01.01.2002 tarihi itibarıyla gelinen inşaat seviyesi oran olarak belirlendikten sonra, bu dönemdeki inşaat yapımına 743 sayılı TKM, Borçlar Kanunu'nun genel hükümleri ile Yargıtay ve Dairemizce kabul edilen "katkı payı alacağı" hesaplama yöntemi göz önünde bulundurularak her bir eşin gerçekleştirdiği katkı oranları ayrı ayrı tespit edilmesi gerekeceği, eşlerin mal ayrılığı rejimi dönemi için tespit edilen bu katkı oranları, 01.01.2002 tarihinde başlayacak olan edinilmiş mallara katılma rejimi dönemine, o eşin kişisel malı olarak geçirilerek, 4721 sayılı TMK'na göre belirlenecek olan değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacak miktarlarının tespitinde gözetileceği-