Değer artış payı alacağı, artık değere katılma alacağı ve mehir alacağı isteği-
Tasfiyeye konu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydı 2011 yılında oluşmuş ise de; taşınmazın taraflar arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde 1995 yılında esas olarak davalının emekli ikramiyesinin üzerine davalı tarafından bir miktar para konulması suretiyle kooperatif yoluyla edinildiği anlaşılmış olup,    edinilmiş mallara katılma rejiminin yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden sonra kooperatife para ödendiğine ilişkin dosyada bir delil mevcut olmadığından, dava konusu taşınmazın tapu kaydının 2011 yılında oluşmuş olmasının edinilmiş mal olduğunu göstermeyeceği- Taşınmazın mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinildiğinin, davalının kişisel malı olduğunun, edinme bedelinin esas olarak davalının gelirinden karşılandığının, davacının az da olsa katkısının bulunduğunun kabulü gerekeceğinden, hakkaniyete göre %50 olarak takdir edilmiş ise de bu katkı oranının fahiş olduğu- Katkı payı alacağı davalarında alacak hesabına esas alınacak taşınmazın değerinin, dava tarihindeki değer olduğu, keşif tarihindeki değerin esas alınmasının isabetsiz olduğu-
Taşınmazların satımından gelen para ile alınmış olan meskenle ilgili olarak, devredilen dava dışı taşınmazın devir tarihindeki,  diğer taşınmazın satın alım tarihindeki sürüm bedelleri ile kooperatifi üyelik hakkının devri tarihindeki ve meskenin alım tarihi itibariyle sürüm değerleri belirlenip bedellerin birbirini karşılayıp karşılamadığının ayrı ayrı tespit edilmesi gerektiği- Devredilen kök taşınmazların davaya konu taşınmazların bedelinin tamamını karşıladığı tespit edilmesi halinde; kök taşınmazlar yönünden katkı payı araştırması yapılıp, davacının kök taşınmazlardaki katkı oranı tespit edilerek, yapılan bu katkının son olarak alınan talebe konu taşınmazlarda değer artış payı alacağı oluşturacağı göz önüne alınarak hesaplama yaptırılması; bedeller dava konusu taşınmazları kısmen karşılıyor ise kısmen karşılayan kök taşınmazlardan gelen miktarın değer artış payı alacağı oluşturacağı ve taşınmazların edinilmesi için kullanılan kalan miktarın ise aksi iddia ve ispatlanamadığına göre edinilmiş mallardan karşılandığının kabulü ile bu miktar yönünden davacı lehine artık değere katılma alacağı oluşturacağının göz önünde tutulması gerektiği-
Tarafların boşandıktan sonra yeniden evlenmelerinin, ilk evliliklerine ilişkin mal rejiminin tasfiyesine engel teşkil etmeyeceği-
Katkı payı alacağı, katılma alacağı ve eşya alacağı isteği-
Davalı eşin edinilmiş malına ilişkin borcun bir kısmı bu eşin kişisel malından karşılanmış olduğundan, kişisel mallardan karşılanan miktarın, malın alım tarihindeki değeri içindeki oranı bulunarak, bu oranın malın tasfiye tarihindeki sürüm değeri ile çarpılması ve belirlenen miktarı TMK. mad. 230/1 uyarınca davalının denkleştirme alacağı (edinilmiş malın borcu) olarak malın tasfiye tarihindeki sürüm değerinden düşümü gerektiği- Malın kredi ile ödenen ve iki döneme yayılan kredi borcu ödeme tablosu dosya içinde mevcut olduğundan; öncelikle, mal rejiminin sona erdiği tarihte henüz vadesi gelmediği için ödenmemiş kredi borç miktarının (taksit sayısı-100 adet), toplam kredi borcuna (toplam taksit sayısı 120) oranının, taşınmazın tasfiye tarihindeki (karara en yakın) sürüm(rayiç) değeri ile çarpılmasıyla borç miktarı belirlenmesi, bu miktarın da davalı yararına denkleştirilmesi suretiyle düşümünün yapılması, diğer yandan, edinilmiş mallara katılma rejiminin devam ettiği dönemde ödenen 20 adet taksitten 7 adedinin davalının kişisel mal grubundan karşılanmış olduğu toplanan delillerle sabit olmakla, bu ödemeye isabet eden bölümü yönünden de denkleştirme hesabı yapılarak davalı lehine düşüm yapılması ve bu şekilde hesaplanacak olan taşınmazın borç miktarı ile davalının belirtilen denkleştirme alacakları taşınmazına tasfiye tarihindeki sürüm değerinden düşüldükten sonra kalan miktarın, davacının artık değere katılma alacağı hesabında göz önüne alınacağı; eşler mal rejimi sözleşmesiyle farklı bir oran kararlaştırmadıklarından; TMK. mad. 236/1 gereğince, bu miktar içinde davacı eşin yarı pay oranında artık değere katılma alacağının mevcut olacağı-
Değere ilişkin rapor incelendiğinde maddi hata yapıldığı, gerçekte belirlenen değerler toplamının farklı olduğu anlaşıldığından, mahkemece, doğru toplam değerden borçlar çıktıktan sonra oluşacak artık değerin yarısı olan katılma alacağı yerine fazla katılma alacağına hükmedilmesinin isabetsiz olduğu- Taşınmazın edinme tarihinde tarafların sekiz yıllık evli oldukları, davacı-davalının SSK İl Müdürlüğü'nde memur olarak, davalı-davacının ise kendine ait alimunyum ve plastik doğrama işletmesi olduğu, her iki tarafında çalışarak gelir elde ettiği anlaşıldığından, davalı-davacının taşınmazın edinilmesinde katkısının olduğunun kabulü gerektiği- Eşlerin taşınmazın edinilmesine katkı oranlarını belirleyecek yeterli veri olmaması halinde, mahkemece TMK. mad. 4. ve TBK. mad. 50 uyarınca, hukuk ve hakkaniyete uygun bir katkı oranı takdir edilmesi, belirlenecek bu oranın taşınmazın tespit edilecek dava tarihindeki değeri ile çarpılması suretiyle katkı payının tespiti ile, talep miktarı da gözetilerek gerçekleşecek sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Davalı eşin kendisine devrinin sözleşmeye dayalı olduğunu, taşınmazın kendisinin kişisel malı niteliğinde olduğunu ileri sürmüş ise de; ileri sürülüş şekline göre davanın, edinilmiş mallara katılma rejimine dayalı artık değere katılma alacağı isteğine ilişkin olduğunun kabulü gerekeceği, kişisel mal savunması katılma alacağı davası içinde değerlendirilmesi gerekeceği, bu nedenle mahkemece davacının alacak talebinin genel hükümlere (Borçlar Kanunu'na) dayalı bir talep olduğu, mahkemenin bu sebeple görevsiz olduğuna ilişkin gerekçesi ve kararı yerinde olmadığı, aile hukukundan kaynaklanan bu davanın Aile Mahkemesi'nde bakılması gerektiği-
Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiş ve sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden, evlilik tarihinden 4721 s. TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 s. TKM. mad. 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli olduğu (TMK. mad. 202/1)-  Tapuda satış görünen işlemin bağış olduğu yani resmi işlemin muvazaalı yapıldığı yazılı belge ile kanıtlanamamış olup, TMK. mad. 222/son.maddesine göre davalı eş satın aldığı tasfiyeye konu taşınmazın kişisel malı olduğunu kanıtlayamadığından, tasfiyeye konu taşınmazın TMK. mad. 219 uyarınca edinilmiş mal olduğunun kabulü ile davacının artık değere katılma alacağının bulunduğunun kabulü gerektiği- Artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm(rayiç) değerleri esas alınacağı-
Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olup, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceğinden (HMK. mad. 26), talebe konu olmayan ziynet eşyaları yönünden de davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olacağı-