Yabancı mahkeme kararının tanınmasına davacının hukuki yararının olmadığı anlaşıldığından, davacının alacak davasının dinlenebilmesi için yabancı mahkeme kararının tanınması veya tenfizine ihtiyaç kalmadığı; bir başka anlatımla, davanın dinlenebilmesi için tanıma/tenfiz ön koşulunun gerçekleşmesinin gerekmediği, mahkemece davanın dava şartı yokluğu sebebiyle reddinin hatalı olduğu sonucuna varıldığı, ne var ki, temyiz incelemesi sırasında bu husus gözden kaçırılarak yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verildiği görülmekle; davacının karar düzeltme talebinin kabulü ile, Dairemiz'in onama kararının kaldırılmasına karar verildiği, mahkemece yapılacak işin; davanın kaldığı yerden devam ettirilerek usuli işlemlerin yürütülmesi, davanın esasına girilip gerçekleşecek sonucuna göre karar vermek olması gerekeceği-
Katkı payı alacağı isteği-
8. HD. 13.06.2016 T. E: 2015/2697, K: 10326-
Dosya içeriği, toplanan deliller, tarafların yargılama aşamalarındaki beyanlarına göre evlilik birliği içerisinde mal rejiminin tasfiyesine dair taraflar arasında usulünce yapılmış bir sözleşme bulunmadığı gibi, bu yönde fiilen bir anlaşmanın olduğuna ilişkin iddia yahut savunmanın da bulunmadığı, mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde deliller toplanarak davacı-davalının değer artış payı ve katılma alacağı talebi hakkında karar verilmesi gerekeceği-
Dosya içeriği, toplanan deliller ve tanık beyanlarına göre, davacının gerek ailesinden kalan fındık bahçesinden, gerek başkalarına ait fındık bahçelerinde çalışması karşılığı gelirleri bulunmak suretiyle dava konusu edilen 8 ve 10 parsel sayılı taşınmazların satın alımına katkıda bulunduğu anlaşıldığına göre, davacı kadın lehine TMK 4 ve TBK 50. madde uyarınca, hukuk ve hakkaniyete uygun bir katkı oranı takdir edilip, talep miktarı da gözetilerek bu oranın iki arsanın tespit edilen dava tarihi itibariyle değerleri ile çarpılması sonucu davacı lehine alacağa hükmedilmesi gerektiği-
Mahkemece, zeminin değeri hariç sadece fındık bahçeleri ve bina yönünden katkı payı alacağına hükmedilmesi gerekirken, hazineye ait arsa yönünden de hesaplama yaptırılması ve bu parsel yönünden davacı lehine fazla alacağa hükmedilmesinin hatalı olduğu-
Talep, genel hükümlere dayalı olarak alacak niteliğinde olup, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin bulunmadığından, anılan istek bakımından 4787 sayılı Aile Mahkemeleri'nin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesi uyarınca Aile Mahkemesi'nin görevli bulunmadığı- Uyuşmazlığın, davalının parayı davacıya iade edip etmediği noktasında toplandığı, mahkemece, hüküm fıkrasında "fazlaya ilişkin talebin reddine" şeklinde karar verilmiş ise de gerekçe kısmında ilgili talep hakkında bir değerlendirme bulunmamakta, talebin hangi gerekçe ile reddedildiği anlaşılmadığından, bu durumun HMK 297/1-c maddesine aykırı olup bozmayı gerektirdiği-
Artık değere katılma alacağı isteği-
Mal rejiminin sona ermesinin, mal rejiminin tasfiyesiyle katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı davalarının görülebilirlik ön koşulu olduğu- Mal rejimini sona erdiren boşanma davasının derdest olduğunun anlaşılması durumunda, bu davanın usul ekonomisi gereğince bekletici mesele yapılması gerektiği-
Değer artış payı ve artık değere katılma alacağı istekleri-