Mahkemece, davalının kişisel malı olan taşınmazın satış bedelinin dava konusu taşınmazın alım bedelini karşılayıp karşılamadığı araştırılmadan karar verilmesi doğru olmadığından, dava konusu taşınmazın alış tarihindeki değeri ile davalının kişisel malı olan taşınmazın satış bedeli ayrı ayrı belirlenerek, dava konusu taşınmazın davalının kişisel malı olan taşınmazın satım bedelinin tamamı ile alınıp alınmadığı, satım bedeli yetmiyor ise, yapılan katkı oranının tespit edilmeye çalışılması, bulunacak katkı oranı, dava konusu taşınmazın tasfiye tarihindeki (karara en yakın tarih) sürüm (rayiç) değeri ile çarpılarak, kişisel maldan tasfiyeye konu mala yapılan katkı miktarının hesaplanması, kalan kısmın ise aksi kanıtlanamadığından edinilmiş mal kabul edilerek bilirkişi incelemesi yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Ev hanımı olan davacının dava dışı Adıyaman'daki taşınmazın alımına katkıda bulunduğu da iddia ve ispat edilmediğine göre, Adıyaman'daki taşınmazın edinme tarihi itibari ile davalının kişisel malı olduğu, mahkemece, dava konusu taşınmaz nedeniyle hesaplanacak artık değere katılma alacağında davalının kişisel malı olan Adıyaman'daki taşınmazın satış bedeli ayrık tutulması gerekirken, bu husus gözardı edilerek yapılan hesaplamanın hükme esas alınmasının doğru olmadığı, mahkemece, bilirkişi raporunda taşınmazın edinilmesinde davalının kişisel malından yaptığı katkı dikkate alınarak yapılan hesaplamanın hükme esas alınması, faiz başlangıç tarihi olarak, tasfiye tarihi olarak kabul edilen bozmaya konu hükmün tarihi esas alınarak faize hükmedilmesi gerekeceği-
Ziynet eşyalarının toplam değeri olan 24.950-TL ile düğünde takılan 5.000-TL olmak üzere toplam 29.950-TL üzerinden yatırılması gereken harç miktarı 444,75-TL olduğuna ve davacı tarafından 450,00-TL harç yatırıldığına göre düğünde takılan 5.000-TL'nin de harcının yatırıldığının kabulü gerekeceği, buna göre dava dilekçesi ile talep edilen ve 26.07.2010 tarihinde harcı tamamlanan düğünde takılan 5.000-TL hakkında usulüne uygun açılmış bir dava bulunduğunun kabulü gerekeceği, bu haliyle, HMK 297/2.maddesi uyarınca anılan talep hakkında da karar verilmesi gerekeceği-
Mal rejiminin tasfiyesi ile alacak isteğine ilişkin davada; 395 parselin 59/80 hissesi Tapu Müdürlüğü'nde 29.04.2005 tarihinde 2031 yevmiye ile yapılan işlemle bilvekale A.T. tarafından davalı S.Ç.'e satıldığı; satış bedelinin tamamen ve peşinen alındığı; resmi işlem niteliğindeki söz konusu taşınmaz satış akdinin aksi davalı tanıklarının soyut ve diğer delillerle desteklenmeyen beyanları ile kanıtlanamadığı; kaldı ki bir an için 395 parselin 59/80 hissesinin 1993 yılında tapu harici yolla davalı tarafça satın alındığı kabul edilse dahi tarafların müşterek çocukları S.Ç. 15.05.2014 tarihli duruşmadaki ifadesinde “...dava konusu taşınmaz önceleri tarla olarak satın alındı, bu tarlanın ne zaman satın alındığını hatırlamıyorum, 1999 yılında babam ekonomik olarak sıkıntı yaşadı, evimize icra geldi, babam o tarlayı sattı, taşınmaz üzerinde henüz ev yoktu, babamın bu taşınmazı tekrar hangi tarihte satın aldığını hatırlamıyorum...” şeklinde beyanda bulunduğu; oluşan bu duruma göre 395 parselin 59/80 hissesinin eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu tarihte edinildiğinin kabulü ile davacı eşin artık değere katılma alacağının bulunduğunun kabulü gerekeceği-
Toplanan deliller ve tanık beyanlarından davacının tarlada çalışmak suretiyle 1677, 47 ve 1865 ada 254 parseller ile 59 DC 232 plakalı aracın edinilmesinde az da olsa bir miktar katkısının olduğunun kabulünün gerektiği, ne var ki, dosya kapsamında eşlerin taşınmazın edinilmesine katkı oranlarını belirleyecek yeterli veri olmadığının anlaşıldığı, mahkemece yapılması gereken TMK 4. ve TBK 50. madde uyarınca, hukuk ve hakkaniyete uygun bir katkı oranı takdir edilerek, bu oranın taşınmazlar ve aracın dava tarihi itibariyle değeri ile çarpılarak bulunacak miktar yönünden talep miktarı da gözetilerek kabule karar verilmesi gerekeceği-
Davacı kadının ziynet eşyalarının boşanma dava dosyasında iadesine karar verildiği gözönünde bulundurularak mükerrer tahsil olmasına sebebiyet olunmayacak şekilde, taşınmazın alınmasında kullanıldığından TMK 227. maddesi gereğinde oranlamanın yapılması; taşınmazın karar tarihine yakın tarihteki değerinin hesaplanması için yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak rapor alınması, daha sonra açıklanan nedenlerle denetime elverişli hesap yapılabilmesi için konusunda uzman bilirkişi ve bilirkişilerden hesap raporu alınarak karar verilmesi gerekeceği-
Davalının babası tarafından yapılan kredi ödemelerinin davalının kişisel malı olarak kabulü gerekeceği- Mahkemece, kredi sözleşmesi ve kredi borcu ödeme tablosunun ilgili bankadan getirtilerek, konut kredisinin mal rejiminin sona erdiği tarihten (boşanma dava tarihi) sonrasına sarkan bölümünün taşınmazın TMK 230/2. maddesi gereğince, edinilmiş malın borcu olarak düşümünün yapılması; kredi taksitlerinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar yapılan ödemelerin ise karşılıksız kazandırma olarak davalının babası tarafından ödendiği dikkate alınarak; TMK 230/1 . maddesi gereğince davalı yararına denkleştirme yapılması, taşınmazın karar tarihine yakın tarihteki değerinin hesaplanması için bilirkişiden ek rapor alınması, daha sonra açıklanan nedenlerle denetime elverişli hesap yapılabilmesi için konusunda uzman bilirkişi ve bilirkişilerden hesap raporu alınarak karar verilmesi gerekeceği-
Mal rejiminin sona erdiği 22.07.2008 tarihinde, tasfiyeye konu bağımsız bölüm davalı eşin mülkiyetinde olup tasfiyesi gereken malvarlığında olduğu-. Bağkur ve SGK idarelerinin yazılarından tasfiyeye konu taşınmazın satın alınması için TOKİ ile yapılan sözleşme ve ödemelerin yapıldığı tarihlerde ve bu tarihlerden önceki tarihlerde davacı eşin çalıştığı anlaşılmakla, mahkemece tasfiyeye konu 2 nolu bağımsız bölümün ödemelerinin bir kısmının 743 sayılı TKM döneminde, bir kısmının 4721 sayılı TMK'nun yürülüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden sonra yapıldığı gözönünde bulundurularak tasfiyenin buna göre yapılması ve davacının alacak miktarının belirlenmesi gerektiği-
TBK. mad. 149/1.maddesine göre, zamanaşımının, alacağın muaccel olmasıyla işlemeye başlayacağı; ve TBK. mad. 153/3. uyarınca, evlilik devam ettiği sürece, eşlerin diğerinden olan alacakları için zamanaşımı işlemeye başlamayacağı, başlamışsa da duracağı- Boşanma kararının kesinleştiği tarihte başlayan on yıllık zamanaşımı süresi, temyize konu davanın açıldığı tarih itibarıyla henüz dolmadığından, mahkemece iddia ve savunma çerçevesinde toplanacak taraf delillerine göre uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmesi gerektiği-
Davacının katılma alacağına mahsuben oturma hakkı tanınmasını talep ettiği taşınmazın, evlilik birliği devam ederken 03.02.2009 tarihinde satın alınarak 1/2 oranında davacı ve ölen eşi adlarına paylı mülkiyet şeklinde tescil edildiği ve halen tapu sicilinde aynı şekilde ve oranda kayıtlı olduğu, evlilik birliği devam ederken serbest iradeleriyle gerçekleştirdikleri bu paylaşımla, her bir payın o eşin kişisel mal grubuna terk edildiğinin kabul edilmesi gerekeceği, paylaşımdan sonra davalının payına, edinilmiş mal grubundan katkıda bulunduğunun davacı tarafça da iddia ve ispat edilmediği, açıklanan nedenlerle, taşınmazın ölen eş üzerine kayıtlı 1/2 payının murisin kişisel malı olduğundan davacının katılma alacağı bulunmadığı ve ayrıca davacının TMK'nun 652. maddesine göre de talepte bunulmadığından, davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-