Takibe dayanak çekin konu edildiği davacılar tarafından davalı bankaya karşı açılmış bulunan menfi tespit davasında çeklerin bedelsiz kalıp kalmamasının iyi niyetli davalı banka yönünden çeklerin bir ödeme vasıtası olduğu sonucunu değiştirmeyeceği, dava konusu çekler dava dışı şirket tarafından davalı bankaya ciro ve teslim edildiğini, her iki davacı şirketin müşterek imza yetkisi tanıdıkları ve bu yöndeki kararın ticaret sicil gazetesinde yayınlandığı davacı şirketlerin üzerilerindeki keşide tarihi yaklaşmakta olan çeklerden doğacak borçlarından haksız şekilde kurtulmak çabasıyla şirketlerini münferit temsilden müşterek temsile dönüştürmüş oldukları,davacılar tarafından açılmış bulunan menfi tespit davasının gerekçesi doğrultusunda hükmün kesinleştiği-
İcra takibine dayanak ilamın borçlu lehine esastan bozulması üzerine takas talebine konu bir alacak bulunmadığı ve takas mahsup talebinin reddinin gerektiği-
Kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili talebiyle açılan davada yapılan yargılama sonucunda kamulaştırma bedelinin tespitine karar verildiği, ilk kararın verildiği tarihe kadar yasal faiz işletilmesine, daha önce depo edilen bedel dikkate alınarak davalılardan alınarak davacıya ödenmesine şeklinde hüküm kurulduğu-
Haksız rekabet nedeniyle maddi ve manevi tazminat davasına ilişkin ilamın ve ferilerinin takibe konulabilmesi için kesinleşmesinin gerekmediği-
Süresinde istinaf (süre tutum) dilekçesi, istinaf gerekçelerinin ise süresinden sonra verilmesi ve ilk derece mahkemesi kararında "kamu düzenine aykırılık" bulunmadığının tespit edilmesi durumunda, Bölge Adliye Mahkemesi'nin, HMK. mad. 353/1-b1 gereğince, istinaf isteminin esastan reddine karar vermesi gerektiği, usulden reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Mirasın reddine ilişkin ilamın, takibin kesinleşmesinden sonra alındığı anlaşılmakla, borçluların talebinin borca itiraz olarak nitelendirilmesi yerinde olmayıp, mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Dava dilekçesinde sehven esas numarasının hatalı olduğu, doğru dosya esas numarasının bildirilmiş olmasına rağmen mahkemece dikkate alınmamasının doğru olmadığı-
Takip konusu ilam hakkında tehiri icra kararı alındığı, ilamın bozulduğu, bozmadan sonra verilen karar ile takibe devam edildiği, borçlu Kuruma ....... tarihinde bozma sonrası verilen karara göre düzenlenen örnek 4-5 icra emrinin tebliğ edildiği görülmüş olduğu- 5502 sayılı Yasa'da, 6552 sayılı Yasa ile değişiklik yapıldığı, anılan Yasa'nın yürürlük tarihinin ise .......... olduğu, bu durumda Yasa'nın yürürlük tarihinden önce takip başlatıldığından ve bu tarihte de takip şartına ilişkin bir yasal düzenlenme olmadığından, şikayetin reddi gerekirken takibin iptaline karar verilmesi isabetsiz olduğu-
Taraflar arasındaki kira sözleşmesine göre; kira sözleşmesinin başlangıç tarihinden itibaren 5 yıl süreli olduğu, sözleşmenin yenilenmeyeceğinin kiracı tarafından bu 5 yıllık dönemin sona ermesinden 3 ay önce kiralayana yazılı olarak ihbar edilmeyecek olursa, işbu sözleşmenin ayrıca herhangi bir işleme ya da bildirime gerek olmaksızın aynı şartlarla ve süre ile kendiliğinden uzamış olacağı, kira sözleşmesinin başlangıç tarihinin kira bedelinin kiralayan adına havale edildiği tarih olduğunun kararlaştırıldığı, kira sözleşmesinin özel şartlarından 5.maddesinde; 'İş bu sözleşmenin başlangıç tarihi, kira bedelinin kiralayan adına havale edildiği tarihtir' düzenlemesine yer verildiği, kira sözleşmesinin 5. maddesine göre 5 yıllık kira süresinin başlangıç tarihinin belirlenmesi ve uyuşmazlığın çözümünün yargılamayı gerektirdiği, bu durumda; uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Hukuk Genel Kurulu onama kararı, davalı şirket vekili yanında birlikte daimi çalıştığı belirtilen kişiye tebliğ edildiğinden ve karar düzeltme istemi İİK. mad. 366/3'de öngörülen 10 günlük karar düzeltme süresi geçirildikten sonra yapıldığından, istemin süre yönünden reddi gerektiği-