İzin ücretini ödenmesine dair belgenin incelenmesinde, davalı işverenin tek taraflı olarak düzenlediği bir belge olduğu, işçinin imzasını taşımadığı gibi davacı tarafından içeriğinin de doğrulanmadığı, Belgenin içeriğinden, bir kısım ödemenin “çıkış izin hakkı bedeli” olarak yatırıldığı, bir kısmının ise ücretli izin hakkı olarak ödendiği, yatırılan miktarlara bakıldığında ise, bazı ödemelerin bir yıllık izin ücreti değerini karşılamaktan uzak rakamlar olduğu, davacının, "bu ücretlerinin, özelikle şantiyelerin kapanması sonrasında çıkış primi olarak kendilerine ödendiğine" yönelik iddiası da gözönüne alındığında, bu ödemelerin yıllık ücretli izin karşılığı olduğunun kabul edilemeyeceği- Söz konusu ödeme belgesi yeniden değerlendirilerek, bu ödemelerin hesabında, ara dönemlerin yıllık izin gibi değerlendirilip değerlendirilmediği, yıllık izin süresini tam olarak karşılayıp karşılamadığı, özellikle 2006/12 ayı için, izin karşılığı ödeme yapıldıktan sonra, 2007/1 dönemi için 13,86 USD ödemenin hangi yılın iznine mahsuben yapıldığının açıklığa kavuşturulması ve yıllık izin ücreti yönünden yeniden değerlendirme yapılması gerektiği-
5747 sayılı Kanun'a göre tüzelkişiliği sona eren belediyeden devren gelen işçinin ücretinde, işçinin yazılı rızası aranmaksızın yeni işveren olan Belediye tarafından encümen kararı ile indirim yapılmasının mümkün olmadığı, fark ücreti isteminin 5216 sayılı Kanun'un Ek 2. maddesi gözetilerek hüküm altına alınması gerekeceği-
Mahkemece feshin geçersizliğine karar verildiğinde, işçinin başvurusu üzerine işveren tarafından bir ay içinde işe başlatılmaz ise işçiye ödenmek üzere en az 4, en çok 8 aylık ücreti tutarında tazminatın belirlenmesi gerektiği- İş güvencesi niteliğindeki bu tazminatın işçinin kıdemi, fesih sebebi gibi olgular dikkate alınarak belirlenmesi gerektiği ve maddede belirtilen alt ve üst sınırların aşılamayacağı-
Davalılar arasında ki hizmet alım sözleşmesinden yardımcı işin alt işvene verildiği ve davalılar arasında asıl-alt işveren ilişkisi olduğu sabit olduğundan davacı alt işverenin işçisi olduğundan, işe iadeye bu işveren yönünden karar verilmesi gerektiği; feshin geçersizliğine bağlı işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücretinden ise davalıların birlikte sorumlu tutulmalarına karar verilmesi gerektiği-
İşçinin 1. dönem çalışması sonrasında verdiği istifa dilekçesinin gerçeği yansıtmadığı, işçinin iş sözleşmesi devam ederken istifa edip, dört gün sonra tekrar aynı yerde işe başlaması, hayatın olağan akışına aykırı olup davacı ve tanıklar tarafından çalışmanın kesintisiz olduğu iddia edilmiş olması karşısında, işyerinde boş kağıtlara imza attığı, bu durumun tanıklar tarafından doğrulandığı, ayrıca işçinin fazla çalışma ücreti ödenmediği için istifa ettiği ve tüm dönem için işçinin fazla çalışmasının olduğu ispat edilmiş olması karşısında, işçinin kıdem tazminatı talebinin kabulü gerekirken yazılı şekilde ret kararı verilmesi bozmayı gerektirdiği-
İşçinin işvereni şikâyet etmesi, aleyhine dava açması veya tanıklık yapması nedenlerine bağlı fesihlerin kötüniyete dayandığının kabul edilmesi gerektiği- "Kötüniyet tazminatının” ihbar sürelerine ait ücretin üç katı tutarında olacağı ve ayrıca ihbar tazminatının da ödeneceği-
İş sözleşmesinin istifa ile sona ermesi halinde işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanması mümkün olmadığı gibi, ihbar ve kıdem tazminatlarına da hak kazanılamayacağı-
Gelir koruma sigortası poliçesine dayalı olarak işsizlik teminat bedelinin tahsili istemine ilişkin tüketici konumundaki davacı tarafından açılan davanın çözümünde tüketici mahkemesinin görevli olduğu-
İşçilik alacakları ile tazminat talep edilen somut uyuşmazlıkta; davacının 28.08.2015 günlü dilekçesiyle davasını ikinci kez ıslah ederek, bir kısım dava konusu alacak miktarlarını arttırdığı, yine aynı dilekçe ile terditli talepte bulunarak, ikinci kez ıslahın kabul edilmemesi halinde verilen bu dilekçenin yeni bir dava dilekçesi gibi kabul edilerek, arttırdığı dava değeri üzerinden hüküm kurulmasını talep ettiği anlaşılmakla; aynı davada ikinci kez ıslah yoluna başvurulması mümkün olmadığından, bahse konu dilekçedeki ıslah isteminin reddine , terditli talebi hakkında ise, usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekeceği-
Kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, bakiye ücret alacağı, fazla çalışma ücreti, genel tatil ücreti ve hafta tatili alacaklarının istemiyle açılan davada, taraflar arasında genel tatil ve hafta tatili alacağının hesabı noktasında uyuşmazlık bulunduğu- Bozma ilamına uyularak bozma ilamının gerekleri doğrultusunda karar verilmek üzere bilirkişiden ek rapor alınmış ise de; bilirkişi ek raporunda sadece fazla mesai alacağı yönünden hesaplama yapıldığı, bozma ilamının 3.bendi gereğince genel tatil ve hafta tatillerinde vardiya çizelgeleri ve tanık beyanlarına göre yeniden hesaplama yapılmamasının isabetsiz olduğu-