İşçinin işverene ait işyerlerinde çalıştırılabileceğini öngören işverene işyeri değişikliği yapma yetkisi veren kaydın hukuka aykırı olmadığı ancak geçerliliği için dürüstlük kuralına uygunluk bakımından denetime tabi tutulması gerektiği- İşyerinde yeterli sayıda işçinin bulunduğu ve davacı işçiye ihtiyacı olmadığının tespit edilmesi halinde, işçinin tazminatlarını ödememek amacıyla, gidememe ihtimali bulunan işyerine nakledilmek istendiği sonucunun ortaya çıkacağı, bu durumda; nakil yetkisinin dürüstlük kurallarına uygun kullanıldığı söylenemeyeceğinden, davalı işverence yapılan feshin haklı bir nedene dayanmadığı aksi halde feshin haklı nedene dayandığı kabul edilerek davacının ihbar ve kıdem tazminatı istemleri hakkında bir karar verilmesi gerektiği- 
Davacı işçinin, davalıya ait işyerinde mevsimlik işçi olarak çalıştığı, davacının, davalı işverene noter kanalı ile gönderdiği dilekçe içeriğinde "çağrılmadığı halde defalarca işe başlama konusunda başvuruda bulunduğunu" beyan ettiği anlaşılmakta ise de; söz konusu davalı işyerinde, sezonun başlayıp başlamadığı, mevsimlik çalışan işçilerin işe başlatılıp başlatılmadığının anlaşılamadığı, bu nedenle özellikle sezonun hangi tarihte başladığının net bir şekilde ortaya konulması gerektiği, davacının olumsuz cevaplandırılan işe başlama başvurusunun yapıldığı tarihte sezon başlamış ise, bu durum işverenin feshi olarak değerlendirilip davacının kıdem ve ihbar tazminat isteğinin değerlendirilmesi gerektiği- M.lik işçinin, 4857 s. İş Kanunu'nun yıllık ücretli izin hükümlerine dayanarak, yıllık ücretli izin kullanma veya buna dayanarak ücret alacağı isteminde bulunamayacağı-
Yıllık izin ücreti alacağının feshe bağlı alacaklardan olduğu, ancak iş sözleşmesinin feshi hâlinde yıllık izin hakkının ücrete dönüştüğü ve fesih şartının gerçekleşmesi ile birlikte kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretin, işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödenebileceği-  6111 s. K.  mad. 166/5 uyarınca, ihtiyaç fazlası olduğu belirlenerek devri yapılan işçilerin, yeni görev yerlerine bu hususun kendilerine tebliğinden itibaren beş iş günü içinde başlamalarının zorunlu olduğu, bu süre içinde işe başlamayan işçilerin iş sözleşmelerinin sona erdirileceğine dair hükümden belirtilen süre içinde işe başlayan işçiler yönünden iş sözleşmesi sona erdirilmeksizin iş sözleşmelerinin devredildiği sonucuna ulaşıldığı- Davacının, beş iş günü içerisinde yeni görev yerinde çalışmaya başlaması ile aranılan fesih şartı da gerçekleşmemiş olduğu- Davacının iş sözleşmesinin dava dışı idareye devredilmesi neticesinde iş sözleşmesinin hâlen devam ettiği anlaşıldığından, İş K. mad. 59 uyarınca, iş sözleşmesinin feshi ile talep edilebilecek yıllık izin ücretine hak kazanamayacağı-  6111 s. K.  mad. 166/6 ile devre konu işçiler bakımından devir tarihinden önce doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan devralan Kurum’un sorumlu tutulamayacağından bahsedilmiş ise de; iş sözleşmesi sona ermeyen davacının yıllık izin ücreti alacağı henüz doğmadığı, dolayısıyla dava konusu yıllık izin ücreti alacağının devir tarihinde doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken bir borç olmadığı anlaşıldığından bahsi geçen hükmün, eldeki davaya uygulanmasının mümkün olmadığı-
İşveren tarafından çalışana verilen kurumsal e-posta hesabının, işveren tarafından denetlenmesinin kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı ve haberleşme hürriyetini ihlal etmediği-
Bildirim sürelerine ilişkin İş Kanununun 17. maddesindeki kuralların nisbi emredici nitelikte olduğu- 'Taraflara bildirim' sürelerinin ortadan kaldırılamayacağı veya kısıtlanamayacağı-
Özel öğretim kurumlarda çalışan öğretmenler belirli süreli iş sözleşmeleriyle çalıştığı ve sözleşmenin yenilenmesinin sözleşmeyi belirsiz hale getirmeyeceği- Özel öğretim kurumlarında çalışan öğretmenler için ihbar tazminatından söz edilemeyeceği-
İşçinin, diğer bir çalışanına sataşması, işveren açısından haklı fesih sebebi olduğundan, kıdem ve ihbar tazminatlarının reddi gerektiği- Kısmi eda külli tespit istemli belirsiz alacak davasında, kısmi davada olduğu gibi, dava dilekçesi ile istenen miktar için dava; ıslah/talep artırımı dilekçesiyle artırılan miktar için ise, ıslah/talep artırım tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiği-
İşverenin tazminatların derhal ödeneceği sözünü vermek ve benzeri baskılarla işçiden yazılı istifa dilekçesi vermesini talep etmesi ve işçinin buna uyması halinde, gerçek bir istifa iradesinden söz edilemeyip, bu halde feshin işverence gerçekleştirildiğinin kabul edileceği- İşverenin baskı uygulaması sonucu düzenlenen istifa dilekçesine değer verilemeyeceği- Davacı işçinin sözleşmeyi, fazla mesai ücretlerinin ödenmemesi ve sigortasının asgari ücret üzerinden gösterilmesi gibi haklı sebeplerle feshettiği, yargılama sonucunda işçinin fazla mesai ücretine hak kazandığı, davacının sigorta primlerinin gerçek ücret üzerinden ödenmediği bu nedenle davacının iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiği sonucuna varıldığı- Kısmi direnme kararının temyiz edilmemesi durumu-
Baskıyla istifa dilekçesi sunduğunu öne süren davacı işçiyi "tazminatlarının ödeneceği" taahhüdünde bulunarak istifa ettirenin banka güvenlik amiri olması halinde, banka güvenlik amirinin davacıyı işten çıkarma ve tazminatlarının ödenmesine yönelik taahhütte bulunma yetkisinin bulunmaması sebebiyle ve ayrıca davacı işçiden belge alınırken iradesinin sakatlandığı da somut delillerle kanıtlanamıyorsa işçi lehine kıdem ve ihbar tazminatına hükmetmenin hatalı olacağı-
Gelir koruma sigortasından kaynaklanan tazminat istemi-